26 Ağustos 2000
Ağustos'un son günleri'ne girdik. Koca bir yazı yarıladık, sıcakları atlattık yavaş yavaş yaz sonuna varmaya başladık. Henüz daha Ağustos aslında... Tütün vakti. Çiftçi'lerimizin tütünle yoğun uğraştıkları, hatta bazen kahveye bile çıkacak zaman bulamadıkları bir vakit. Ama işte tam da berekt vakti bu günler.
Koca bir yazı aşıyoruz. Bu yaz içinde de kayda değer gelişmeler oldu. YÖS sınavı gerçekleşti. Sonuçları da geldi. Kazananlar, kazanamayanlar, kazandıklarından memun olmayanlar... Yeni telaşlar. Tatlı telaşlar.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da bir başka tatlı telaşlar da yaşandı. Düğünler oldu bu yaz da. Yeni evler kuruldu. Kızlar alındı Almanya'ya... Hatta doğumlar oldu. Yeni çocuklar dünyaya geldi. Yeni mutluluk pınarları açıldı. Yeni telşalar açıldı. Tatlı telaşlar.
Deniz'e gittik sık sık kimimiz. Çadır kurduk. Sohbet ettik. Serinlik aradık.
Siyasetçilerimiz de arada hepimiz gibi tatile çıktı. Ama siyaset tatile çıkmadı. Gazeteler, gazeteciler de...
Güzel etkinlikler, şenlikler yapıldı. Seçek'te, Ketenlik'te. Kültürel değerlerimize, sahip çıkan güzel etkinlikler. Kimilerimizi sevindirdi. Kimilerini de çok üzdü. Özellikle yerel Yunan Basını ki hala tartışarak gündemde tutmaya devam ediyorlar.
Bu ara İnsan Hakları ve Azınlık Hakları alanlarında çalışan uzman kurumlardan yıllık raporların basına açıklanması da yaz başına denk geldi. Sayfalarca insan hakları ve azınlık hakları ihlalerinden bahseden bu raporlar her nedense ne ulusal Yunan basınında ne de Türk basınında pek de yer almadı. Görmemezlikten gelindi... Gelinsin sağlık olsun... Yeter ki okuyamsı gerekenlerin eline geçsin bu raporlar.
Sonbar geliyor dostlar. Koca bir yaz daha bitmedi. Ama bitmeden size bir iki hatırlatmada bulunmak geçti aklımdan. Birkaç hafta sonra ağlanmaya sızlanmaya başlamadan size bahsetmek istediğim konular var.
Son bahar her neden se hep bir dizi tartışmaların yapıldığı bir başlangıç mevsimi...
En şidettle tartışılan konuların başında da eğitim geliyor. Çünkü sonbahar'da okullar açılacak. Gencecik dimalar ilkokul sıralarıyla tanışacak. Tanışacak ama nasıl tanışacak.
Yıllardır, kanser gibi toplumumuzu içten içe kemiren sorunlarımızın en başından gelen eğitim sorunu sancıları başlıyacak yine. Merak ediyorum acaba bu yıl birazcık da olsa bir şey değişecek mi?
Örneğin bu yıl kura olmadan bütün azınlık ortaokul adayları ortaokullarımıza kayıt yapabilecekler mi?
Ortaokul ve lise öğrencileri nihayet .çağdaş kitaplarına kavuşacaklar mı?
Nihayet daha birkaç genç ve güçlü, dinamik zihinlere sahip yeni hocalar tayin olacak mı ortaokul ve liselerimize? Yoksa bu yıl da bürokrasi çarklarında hem hocalar hem de öğrenciler ezilecek mi?
Azınlık orta ve lise öğrencilerimiz adam gibi hem Yunanca'yı hem de Türkçe'yi öğrenebilecekmi? Her iki dili de özgüvenle adam gibi kullanabilecek seviyeye gelebilecek mi öğrenciler?
Geçen yıl nihayet Yunanca da olsun, Türkçe'de olsun ilkokullar yeni kitaplara kavuştular. Ama Yunanca öğretmenleri bütün ilkokullarımızda adam gibi Yunanca öğretmek için çalışacaklar mı? Azınlık dilimiz olan Türkçe'yi adam gibi konuşabilen, adam gibi yazabilen öğretmenler tayin olacak mı ilkokullarımıza? Yoksa yıllarca iddia edildiği gibi kendisine bile faydası olamayan, Türkçe bir mektup yazmaktan aciz öğretmenler mi öğretmenlik yapacaklar ilkokullarımızda?
Aslında bunlar her yıl yerel basınımızda tekrarlanan yazılar... Okumak bile insanımızı sıkıyor. Problem, problem, problem...
İşin daha da sevindirici ama can sıkıcı özelliği de var.
Yunanlı akademisyenler bu konularda hep araştırma çalışma yapıyor. Biz azınlığımızın kurumları malesef ciddi bir çalışma içine giremiyor. Neden?
Oysa çeşitli üniversitelerden sosyoloji, eğitim bilimleri, hukuk, siyaset bilimi, gibi bölümlerden mezun insanlar var Batı Trakya'mızda iş arayan, tayin bekleyen. Kendi alanlarında iş bulamadıpından dolayı da tütüncülük yapan, bakalcılık yapan gençler var.
Acaba bu yıl kurumlarımız bu yıl sadece şikayet etme dışında, birer bildiri yayınlama dışında, akıl verme dışında bir etkinlik yapacaklar mı? Bir etkinlik yapmayı düşünüyorlar mı?
Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği, Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği, SÖPA Mezunları Dernekleri, MMM Derneği bu konularda herhangi bir çalışma yapmayı düşünüyorlar mı acaba?
Ya siyasetçilerimiz?
Toplumumuzun en genç kurumlarından biri olan Genç Akademisyenler Topluluğu eğitim alanında acaba bir etkinlik yapmayı düşünüyor mu? Geçmiş yıllarda güzel paneller düzenleyerek belli başlı sorunlara dikkat çeken Genç Akademisyenler Topluluğu acaba bu yıl da yeni bir etkinlik düzenlemeyi düşünüyor mu?
İşte Eylül girmeden önce Eylül'e dair düşünceler... Nasıl olsa yakında daha da canlı tartışmaya başlayacak herkes. Ancak dileğim, boşa giden tartışmalar yerine, kalıcı ve çözüm arayan, çözüm getiren tartışmalar olması. Çünkü artık fikir zamanı. Artık düşünce zamanı. Yeni fikirlerle toplumun sıkıntılarına, problemlerine çözüm bulma zamanı. Yoksa herkesin kuru muhabbete karnı tok!