Temmuz sonu üç günlük keşif gezisinde izlediğim Seçek Şenliği esnasında 31 Temmuz 1998Cuma gecesi çok hoş bir sürpürzle karşılaştığımı geçen haftaki yazımda da belirtmiştim.
Ruşenler köyünden 10 kişilik bir grup kız folklor gösterisi bulundu. Gösteriyi izlerken ilk çarpıcı gözlemim izlediğim oyunda ciddi anlamda bir koreografinin olduğuydu. Batı Trakya sınırları içinde ilk defa bir folklor gösterisinde koreografi vardı. Ben se bu topluluğu daha önce görmemiştim. Nasıl olur diye düşündüm?
Grubun Oynadığı oyunlar sırayla: Cezairi, al Fadimem, Gelin Gider, Hereke, Yemeni, Aşalım, Güvende, Menekşe, Bursa Sekmesi
Grup gösterisini tamamladığında yanlarına yaklaştıp bir reportaj talebinde bulundum. Gruba yaklaşır yaklaşmaz bir ses fırladı. «Mehmet Abi Merhaba!». İlk bakışta folklor kıyafetleri içinde tanıyamadım ama dikkatlice bakınca Boğaziçi Üniversitesinden tanıdığım Hatice'yi gördüm. «Bu işin içinde bir Boğaziçi'li parmağı var!» diye düşündüm.
Grubun gösterisini izledikten sonra kızlarla bir miktar anı fotoğrafı çektikten sonra grubu oluşturan kızlarla bir köşeye oturup sohbet etme fırsatımız oldu.
Hepsi onurlu, gururlu kızlar. Hepsi de Bursa'da liseyi bittirmişler. Aralarından biri lise 1'e bir diğeri Orta 3'e geçmiş durumda. 5'i yeni 7 si de üniversiteli. Kendi deyimleri ile de «sert, dağlı kızlar. Şehirliler gibi yumuşak değiller!»
Folklor Grubu Ayşe Kara Hüseyin (İstanbul Üniversitesi Hukuk 1), Fatma Bakkal (Galatasaray Üniversitesi İletişim 1), Zeynep Bakkal (Lise ), Fatma Kehaya (Uludağ Üniversitesi Hemşirelik 1), Saniye Kehaya (Marmara Üniversitesi Halkla İlişkiler 1), Zühre Kehaya (Orta Son), Hatice Derviş (Boğaziçi Üniversitesi Mütercim Tercümanlık 1), Zeynep Kehaya (Lise), Emine SarıMehmet (Lise Mezunu), Meliha DeliHasanoğlu (Galatasaray Üniversitesi İşletme 3) ten oluşmaktadır. Grubun ayrılmaz elemanlardan biri de Grubun Sunucusu Ayşe Kara (Lise Son).
«Nerden aklınıza folklor geldi?» sorusuna cevap parça parça tüm elemanlardan geldi: Grubun Beş elemanı, Ayşe KaraHüseyinoğlu, Fatma Bakkal, Saniye Kehaya, Hatice Derviş, Meliha DeliHasanoğlu daha önceleri liseli yıllarında folklor çalışmışlar. Dolayısıyla hepsinin liseden bir folklor temeli varmış. Lisedeyken aldıkları bu folklor bilgisini grubu kurduktan sonra gruba katılan diğer arkadaşlarına da aktarmışlar. yani grubun yarısı hocalık yapmış koreografi yapmış diğer yarısı da ilk defa öğrenmiş.
Fikir Seçek Azınlık Kültür ve Eğitim Derneği Başkanı Sn Hasan Bekirusta'dan çıkmış. Kızlar folklor grubunun elbiselerini diktirmiş. Kızlara da «Sizlere güveniyorum. Bize güzel bir folklor grubu çıkarın!» demiş. Kızlar da bu işi ciddiye alınca çalışmaya başlamışlar. Biraz adım çalışması biraz müzkli çalışma.
Grup ilk yola çıkarken kalabalık bir grupmuş, ancak sonra dan çalışmalara düzenli katılan kızlar, bilen arkadaşları tarafından seçilmiş. Dışarıda kaldıkları için üzülenler olmuş diyorlar ancak hemen de ekliyorlar. İyi bir gösteri sergileyebilmek için buna mecburduk. Nerdeyse her akşam çalıştık. Nerdeyse her akşam çabaladık.
İlk çalışmalarını köyün okulunda yapmışlar. Köyün okulunda çalışmalar devam ederken köy halkı meraklanmış. İzlemeye gelmek istemiş. Ancak baştan kendileri de biraz sıkıldıklarından ve kendilerini hazır hissedemediklerinden dolayı çalışmalar kapalı kalmış. Ancak Ruşenler halkı «yeter artık görelim çalışmalarınızı» diye diretmeye başlayınca ve de artık grup bir olgunluk seviyesine gelince köy meydanında çalışmaya başlamışlar.
Köy halkı nasıl mı Karşılamış. Büyük bir destek olmuş. Köy halkı dostlar, aileler ilk eleştirmenleri olmuş. İlk gözlemcileri olmuş.
Adımlar ve müzikle ilgili ilk çalışmalar tamamlanınca da son 5 gün içinde de koreografiyi yapmışlar. İlk önce kağıt üstünde sonra da pratikte.
«Zorlanmadık!» diyor Hatice çünkü yarımız koreografiden anlıyorduk. Oturup beraberce hazırlanınca becerdik, yapabildik. Son güne kadar da çalışmışlar. Son gün bile. çalışmışlar.
Tabi muhabbetimiz devam ederken artık iletişim bir noktadan sonra resmi reportaj dilinden çıkıp daha dostane bir havaya büründü. Biz şehirlilere «Siz Yumuşaksınız! bile dediler. Sebep te kendilerini son derece gururla dağlı ve sert kızlar olarak tanımlıyorlar. Dobra konuşuyorlar. «Kırıtmıyorlar!» anlamsız «nazları» sevmiyorlar! Konuşurken karşılarındakinden de aynı dobralığı bekliyorlar. Doğal olarak biz de alındık ve geri kalan zaman diliminde son derece dobra konuştuk, davrandık.
Aralarından başka sanat dallarına da meraklı olanlar var. Ayşe KaraHüseyinoğlu dostlar arasında saz çalıp söylüyor. Ayrıca şiirle de ilgilenenler var. Hatice Derviş , Ayşe Kara Hüseyünoğlu ve de Ayşe Kara şiirle de uğraşıyorlar. Ne kadar çabaladıysak da zaman dilimleri elverişli olmadı ve şiirlerini gösteremediler. Ama biz yine de ŞAFAK Dergisine göndermelerini salık verdik.
Muhabbet ilerledikçe Hatice Derviş bu grubun bazı elemanları olarak aynı zamanda Ruşenlerdeki Cemevinin Sema Grubunu da oluşturduklarını söyledi. Neden sema gösterisi yapmadılklarını sorunca da buna henüz hazır hissetmediklerini söylediler.
Önemli bir detay daha hepsi Bektaşi Pomak Türklerinden. Enfes bir aksanla çok tatlı bir Türkçe konuşuyorlar. Dost ve cana yakın insanlar.
Böyle bir tablo ile karşılaşınca da doğal olarak «Gelecek nasıl gelecek ?» diye sorduk. Belki de en çok üzüldüğümüz cevabı bu nokta da aldık. Çoğu Yunanca bilmiyorlar. Hepsi Bursa'da okumuş. Çoğunun ailesi de Türkiye'ye yerleşmiş, Türkiye'de yaşamayı planlıyor. Dolayısıyla kızların da pek bir seçeneği yok gibi. Böyle güzel organize olmuş, iyi bir performans sergileyen topluluğun gelecekte yok olup gitme tehlikesi var.
Eğitim göçü'nün yarattığı kesin beyin göçü, Yunanca bilmemeleri, bana hep «ne tesadüf! Hep işlediğim konular bir daha, bir daha gündeme geliyor!» dedirtti. Grubun dağılmamasını ve daha nice gösterilere daha da iyi bir şekilde organize olarak katılmasını diliyorum.
Bu ara da diğer Batı Trakya Türk Azınlığı'nın Kuruluşlarının da kendilerini çeşitli etkinliklere davet etmesini salık veriyoruz.
Kolay gele gururlu sert dağlı kızlar!