30 Mart 2001
Bu günlerde yoğun bir seçim havası var. Seçimle ilgili yoğun bir bilgi bombardımanına tabi oluyorum. Her kes adaylardan bahsedip duruyor. Kimleri geçmiş yönetimin başarısızlıklarından bahsederken, kimisi daha keskin ve daha sert bir şekilde eski yönetimin tamamen gitmesi taraftarı. Kimisi geçmiş yönetimin başarılarını anlatırken, kalmasının taraftarı. Öte yandan da ikinci bir ekip oluşmuş. Yoğun bir şekilde çalışıyor. Kimi yerde gizli, kimi yerde açık açık toplantılar yapıyor.
Yoğun bir seçim havası var ortalıkta. İşin güzel tarafı da bu seçim havası sayesinde kuruma daha çok sahip çıkılıyor. Kurum daha yoğun bir şekilde irdeleniyor. Üyeler kuruma daha çok bağlanıyor. Eski dostlar, yeni koalisyonlarda buluşuyor. Gruplar arası dayanışma ruhu canlanıyor.
İşin güzel tarafı da şu an aktif faaliyette bulunan alt kurullar, çalışan kollar, içinde de yoğun bir seçim muhabbeti var. Kısa bir süre önce de kenarda köşede küçük gruplar halinde yaşanan keskin tartışmalar artık internet'e bile taşındı.
Her iki taraf Internet'te kendini tanıtan birer web sayfası yapmış. Her iki taraf ta hazırladıkları internet sayfalarında kendi adaylarını tanıtıyor, kendi programlarını, yapmayı düşündükleri projeleri anlatıyor. Onun da ötesinde kendi taraftarlarına daha detaylı ve ilk elden bilgi vermek için, bilgilendirmek için, birer internet haberleşme listesi yapmış. İşin güzel tarafı da ortada konuşulmuş bir anlaşma olmamasına rağmen her iki taraf ta kendi tanıtımlarını, propagandalarını sakin ve centlimenlik ruhuyla yapmak için anlaşmış gibi. Kaba hareketler yok. Ortam gergin olmasına rağmen, büyük bir heyecan olmasına rağmen her iki taraf ta sakin bir şekilde çalışmalarına medeni bir tavırla devam ediyor.
Tecrübeli, eski üyelerin yorumuna göre eskiden ilk hafta 100 civarında meraklı gelirmiş ilk haftaya. Ancak genel kurulun salt çoğunluğu toplanmadığı için ikinci hafta kaç kişi gelirse gelsin seçimler yapılırmış. Ancak bu sefer ilk hafta bile 400 kişinin gelebileceğinden bahsediliyor. Ancak buna rağmen seçimler ikinci hafta, en az 700 civarında üyenin katılımıyla olacağını tahmin ediyor.
Yoğun bir seçim havası var Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneğinde. Seçim tarihi 31 Mart 2001 Cumartesi.
İki haftadır, aday olan her iki listeden de yoğun bir şekilde, e-maillerle bilgilendiriliyorum. Eski yönetimin devamı olan listedeki başkan adayı tanıdık bir sima. Üniversitedeki okul yıllarımda birkaç kez muhabbetimiz olmuştu. İyi bir insan Ali. Ekip de iyi bir ekibe benziyor. Ancak diğer rakip tayfa, da 6 yakın dostum var. 3 kişi benim de 95-96 yıllarında başkanlık yaptığım, İşletme ve Ekonomi Kulübünün başkanlarından. İki arkadaş da Boğaziçi Üniversitesi Spor Komitesi eski başkanlarından. Bir diğer arkadaş'ım da Prometheus Avrupa Kulübünün, İstanbul Şubesinden. Sıkı bir takım.
Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği aslında hiç de azımsanmayacak bir kurum. Son iki yıldır yapılan üyelik kampanyası sonucunda bu günkü üye sayısı 10 bine varmış durumda. Dernek Üniversite'nin yanında genişçe bir araziye kurulmuş bir küçük kampus adeta. İçinde iki tenis kortu, bir hizmet binası, bir de 4 katlı faaliyet binası yer alıyor. Faaliyet binasının içinde bir sinema salonu, bir sergi salonu, bir kafeterya, şık bir lokanta, bir spor salonu kurulmuş. Faaliyet Binasının önünde de bir havuz, ve havuzun etrafında genişçe bir faaliyet bahçesi bulunuyor.
Mezunlar Derneği'nin yönetim kurulu 7 asil ve 7 yedek üyeden oluşuyor. Ancak her ay düzenlenen birbirinden farklı 15'e yakın faaliyette çalışan 40'a yakın maaşlı profesyonel bir ekip çalışıyor. Maaşları da derneğin genel bütçesinden ödeniyor. Derneğin bütçesi ise her yıl üyelerin aidatlarından ve de üyelerin bağışlarında oluşuyor. Bahsettiğim internet üzerindeki tanıtım sayfalarını merak edenler aşağıdaki adreslerden ziyaret edebilirler: http://www.geocities.com/oncebogazici ve http://www.dunyadernegibumed.org/
Niye anlatıyorum size tüm bunları...
Bu günlerde canım çok sıkıntıda. Bir tarafta mezun olduğum üniversitenin mezunlar derneğindeki atmosferi. Diğer tarafta ise Batı Trakya'nın gerçeği... Kendime hangi soruyu sormam gerektiğini bilemiyorum artık...