19 Şubat 2001
Evet değerli arkadaşlar, değerli okuyucular. İstifa ediyorum. Bu iş böyle gitmezdi zaten... Biraz daha geç olacaktı belki ama, şartlar değişti ve bir süre sonra değil ama şimdi istifa etmeye karar verdim. Bu istifa dilekçesi ile kulüpten ayrılmaya karar verdim. Bu kadarı yeter der artar bana...
Artık Koca Bekarlar Kulübünden istifa ediyorum...
Geçen hafta gazetemizde arkadaşlar kısaca bahsetmişler. Gündem Gazetesi' de bir fire verdi! Bekarlıktan fire verdi! Ama gazetede bir küçük yanlış ifade var. Koca Bekarlar Kulübünün fikir babası ben değilim. İsmi bende kalasın, genç doktor bir arkadaşla, bir Şubat tatilinde bir kafeterya'da sohbet ederken ortaya çıkan müşterek bir fikirdi Koca Bekarlar Kulübü...
Biraz şaka karışık 98 baharında Koca Bekarlar Kulübünden bahsedince büyük bir ilgi ile karşılaştım. Meğerse, önemli bir soruna değinmişim. 98 baharı, yaz ayları boyunca bekarlığa, evliliğe dair bir sürü laf dinledim. Evliliği iyi gidenler, kötü gidenler, evlilikten korkanlar, evlilik konusunda kararsız kalanlar. Sevgili ilişkilerinden memnun olmayanlar. Başarılı bir sevgili ilişkisinden sonra evlenip de aradığını bulamayanlar. Evlilik konusunda cahillik. Müşterek bir yaşama dair kaygılar sıkıntılar. Uygun bir eş nasıl nerde bulunur diye kaygılananlar. Birden kendimi sürüp giden, hafif tonlarda olan bir tartışmanın göbeğinde buldum.
Koca bekarlar kulübü diye bahsederken aslında ilk amacım, üniversite eğitimini sürdürürken, yaşı ilerlemiş olduğundan, 27'lere kadar evlenememiş, bekar kalmış gençlerden bahsetmekti. Çünkü bizim Batı Trakya Müslüman Türk toplumunun pek de alışık olmadığı bir kavramdı 27 yaşından sonra bekar kalmak. Belki de ilk defa, üniversite eğitimini tamamlamış, askerliğini tamamlamış, 27-35 yaşlarında bir genç topluluk oluşmuştu toplumun bünyesinde.
İşin bir garip tarafı da bu eğitim seviyesi yüksek olan genç insanlar evlenme konusunda kaygılar yaşıyorlardı. Öyle ya, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi kozmopolit bir çevrede yaşadıktan sonra, İskeçe, Gümülcine ve hatta köylerinin toplumsal dokusuna uyum sağlamak zor oluyordu.
Bir başka kaygı daha vardı bu gençlerde. Çoğu okul yıllarında büyük masraflara katlandığından, elde kayda değer bir birikim yoktu. Kimsinin evi yok, kimisinin arabası yok, kimisinin de düzeni tam olarak oturamamıştı. Diğer taraftan da farklı bir anlayışa sahip olduklarından dolayı da eş seçmek gitgide daha da zor olmuştu.
Aslında bu tür sorunlar dünyanın her tarafında, gelişmiş toplumlarda mevcut sorunlardır. Amerika'da, Avrupa'da 35 yaşına varmış ve hala bekar kalmış, bir sevgilisi bile olmayan insanların sayısı azımsanmayacak derecede.
Gelişmiş toplumlarda, hatta büyük şehirlerde insanların bir de iş alanında kariyer yapmaları eklenince, uygun bir eş bulmak, içinden çıkılmaz bir sorun haline geliyordu.
İşte bu sorunun bizde de, farklı şekillerde de var olduğunu anlatmaktı amacım. Ancak Koca Bekarlar Kulübü, anlaşılan kulağa ilginç ve hoş gelen bir kavram olarak bir hayli konuşuldu, tartışıldı. Hatta bu Koca Bekarlar Kulübü ifadesine başka başka anlamlar yükleyenler de çıktı. İşi kurnazlığa çekenler de oldu. Ama o kendi yorumları. Benim düşüncem değildi!
Koca Bekarlık, yada daha net bir ifadeyle, yüksek eğitim dolayısıyla 30 yaş civarında olanların evliliğe dair yaşadığı sorun bizim de Batı Trakya Müslüman Türk toplumu olarak yaşadığımız bir sorun.
Bu sorunlar içinde boğuşan ve arkada bıraktığım Koca Bekarlar Kulübü üyelerine bir önerim var...