Fuar Organizatörü, Gezgin, Şiir, Yazı,
İskeçe, Boğaziçi, Antalya, İstanbul!
Önceki Ymaj
Sonraki Ymaj

SİTEDE ARA

 

 

 

 Agoras Fuarcylyk

 Agoras Fuarcylyk

 

SOSYAL MEDYA

Facebook'tan Takip EdinFollow us on TwitterBizi Linkedin'de takip edinBu siteyi favorilerinize ekleyin

Ali Kuman'dan'ın Alaturka'sı, Nodul'un Mektupları Ve Zavallı Hallerimiz

Bu yazıyı uzun zamandır yazmayı planlıyordum. Ali Kuman amcamız ve de Nodul amcamızın yaptığını takdir etmek amacıyla… Ancak son zamanlarda daha da bir zorunluluk oldu. GENÇ BAKIŞ'ın başladığı sıralarda Ali Kuman üstadımız bir ara ev işlerini bahane ederek, yazmamıştı. Dolayısıyla Genç bakış başladığı sıralarda Ali Kuman kayıptı. Dördüncü sırada yayınlatmayı planladığım yazımı da internet 'ten biraz geç gönderince yazı çıkmadı. O sayıda da Ali Kuman Alaturka ile yine yazdı. Dolayısıyla Batı Trakya'da gazete ve Dergi okuyan bir avuç okurumuz da ben Mehmet Dükkancı'nın Ali Kuman olabileceğine dair şüphelerini açık saçık beyan etmeye başlamışlar. Hatta bazıları yazım tarzımızın bir birine çok benzediğini söylediler. O ha yani ! Şunu açık seçik beyan etmek isterim ki, hepinizin bildiği Mehmet Dükkancı Ali Kuman değildir. Ali Kuman la alakası yoktur. Bir kökü belki Kuman, hatta belki de Peçenekler soyuna dayanabilir ama ne ben Ali Kuman'ı tanırım ne de O beni tanır.

Hatta benzeri bir açıklamayı Ali Kuman'ın da yapmasını rica edeceğim. Üstadım lütfen bir gün birlikte yan yana yayınlansın yazılarımız da sizin de dediğiniz gibi "bre gafiller” anlasınlar ki biz ayrı gayrı insanlarız. Lütfen yani, ne ben ne de siz bir birimizin adına, şanına, şerefine bulaşmayalım. Lütfen yani. Sonra biz yazılarımızla aynı kulvarda koşuyor olsak da hızlarımız farklı bakış açılarımız farklı, yaşantılarımız farklı.

ALİ KUMAN'DAN VA ALATURKA

Ali Kuman'ın Alaturka 'sı yayınlanmaya başladığından beri kendisini takip ediyorum. Yazılarını yani. Ali Kuman'dan ALATURKA köşesinde, farklı konularını kendi canlı ve dipdiri üslubu ile işliyor. Konuları arasında, Azınlık olarak yaşadığımız, olayların kendi içinde bulunan eşsiz kara mizahla dolu olayları çok tatlı bir dille anlatıyor. Anlatış tarzı bir merak uyandırıyor. Kim bu adam yahu ? Sonra da arada bir bizim toplumumuzun lider kadrolarına sataşıyor çaktırmadan, çaktırmadan. Çok tatlı bir uslupla, hani "anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az” misali. Bayağı bir insan da soruyor. Kim bu cüretkar adam yahu ? Arada bir moral veriyor doğru yapılan hareketlere. Aldıkları takdiri değerlendiren kişiler biraz böbürlenerek "kim bu yazar yahu?”, "gidip bir elini öpelim” diyor.

Ali Kuman kendisini gizliyor. Gizliliğini kendisine çok güçlü bir siper edinmiş. Hatta Ali Kuman bu siperle de böbürlenip duruyor. Kendini görünmez kılan bu siperin kendi tarafında durup diğer taraftakilerin kendisini keşfetme çabasıyla da tatlı tatlı dalga geçiyor. "Bre gafiller!” diye diye de insanları gaza getiriyor. Hatta "İskeçe'nin sünne Mahallesi imamına kadar meseleyi uzatıyor. Ali Kuman bu tarzıyla okuyucusunu bağlıyor. Bir Ali Kuman Hayranları ordusu yetiştiriyor. Ali Kuman'la ilgili öyle ilginç mitler, hikayeler duymaya başladım ki. Ali Kuman Rodop Dağlarında bir kalemşörler ordusu yetiştiriyormuş. Hatta Alaturka Köşesi aslında ALATURKA adında bir gazete için provaymış. Bir başka mit'te Ali Kuman aslında ikinci balkan savaşı sırasında balkanlarda dolaşan, halkı koruyan bir çete başıymış. Bütün Balkanlar ondan sorulurmuş. 250 tane kızanı varmış Bu hikayeleri 80 yaşında Gündemi okuyan, mürekkep yalamış, Peçenek boyundan bir amcadan dinledim. Ali Kuman kısa zamanda bu kadar ünlendi.

Doğrusu ilk başlarda Ali Kuman'ı bende merak ettim. Ancak artık merak etmiyorum. Çünkü bizim ki gibi her bir gelişmeyi, yeni fikri, olumlu eleştiriyi, yol göstermeyi tersinden alan bir toplumda böyle bir Ali Kuman'dan'ın çıkıp bir dizi fikrini rahatça söylemesini, söylerken de kendi stilini geliştirerek söylemesini takdir ediyor. Hatta tebrik ediyorum. Kendi içimizde toplum olarak yeterince gelişmediğimizden belirli konularda kendini okutmanın, insanları düşündürmenin daha güzel bir yöntemi olduğunu düşünemiyorum. Bu bağlamda Ali Kuman çok güzel bir rolü üstlenmiş. O bizim içimizde kalan duygulara depreştirerek bize "Ey gafiller! İnsafa gelin!” diyor.

NODUL VE MEKTUPLARI

Şafak Dergisini Okumayanlar Bilmez. Bilmemekle de ne kaçırdıklarını da bilmezler. Neyse onlar da resmi olarak dergiyi okumamak için ellerinden geleni yaparken, gayri resmi olarak ta olsa bize itiraf etmeden de olsa arada bir en azından NODUL'a baksınlar. NODUL'da Almanya'dan yazan başka bir fırlama amcamız. NODUL'da kendi yöntemiyle. Okuyucularından geldiğini söylediği mektuplarla toplumumuzun çeşitli garibe yaralarına parmak basıyor. NODUL'un ilk çıkışı yanlış hatırlamıyorsam bir yaz tatili esnasında memleketimizde gördüğü, amansız rehavet ortamını anlattığı manzaradan yakındığı yazısıdır. O yazıda bir küfretmediği kalmıştı. Bariz isyan kokan, Zavallı Batı Trakya tablosuna figanı ile başladı her şey. Sonra ona mektuplar geldi. O da her mektubu ardına yapıştırdığı cevabıyla, yorumuyla yayınlamaya başladı.

Adı sanı belli değil. Tavır aynı. O da kendi etrafında bir görünmez siper kurdu. Bir kısım eleştirdiği amcalarımız, kendisini köşe başında dövmek için NODUL'a tezgah kurarken NODUL çoktan kendisini ayarlamıştı bile. NODUL'da benzeri bir misyonla kendisine gelen Mektupları cevaplıyor. Bu gelen mektuplar kendisinin iddia ettiği gibi yazılı gelmemiş, kulaktan dolma, yerel basından uydurma olsa da bizim diyeceğimiz hiçbir şey yok. Nodul ördüğü hikaye de, ki şahsen takdir ettiğim bir hikaye, mektuplarını cevaplamaya devam ediyor. Mektuplarını cevaplarken de güncel konulara değinip Ali Kuman'dan farklı bir şekilde daha ileriye giderek tavsiyelerde bulunuyor. Bu tür tavsiyelere yeni fikirler toplum olarak son derece ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Hatta keşke bu tür fikirleri toplum olarak yazılı basında bir birimizin fikrini eleştirerek tartışacak bir olgunluğa gelsek diyorum. Bu bakıma da NODUL'un bu tarzını takdir ediyorum.

NODUL'da ALİ KUMAN'DAN da toplumuz basınının birer mürekkep yalamış, yalayan misyoneri. Bu tür misyonerlere felaket ihtiyacımız var. Kendilerine genel tavsiyem, kendi etraflarına ördükleri bu sipere aman devam etsinler. Kendileri hakkında aman bir ipucu vermesinler. Bu etraflarına yaydıkları gergin, gizemli, sihirli hava bizi, okuyucularını diri tutsun. Size ihtiyacımız var.

Önceki yazılarımdan birinde yeni dernek kurma fikirlerinden bahsediyordum. Şimdi bir fikir daha eklemek istiyorum. .
YAZIN MİSYONERLERİ HAYRANLARI KULÜBÜ.

© 2011 Mehmet Dükkancy. Tüm haklary saklydyr. | Yasal Uyary | Yleti?im