Fuar Organizatörü, Gezgin, Şiir, Yazı,
İskeçe, Boğaziçi, Antalya, İstanbul!
Önceki Ymaj
Sonraki Ymaj

SİTEDE ARA

 

 

 

 Agoras Fuarcylyk

 Agoras Fuarcylyk

 

SOSYAL MEDYA

Facebook'tan Takip EdinFollow us on TwitterBizi Linkedin'de takip edinBu siteyi favorilerinize ekleyin

Dünya İnsan Hakları Günü

 9 Aralık 2000

Geçtiğimiz Pazar günü dünya insan hakları günü idi.

Dünya'nın dört bir yanında İnsan Hakları ile ilgili çalışmalar yapan kuruluşlar, İnsan Hakları günü vesilesi ile çeşitli bildiriler yayınladırlar. Çeşitli etkinlikler düzenlediler. Bunlardan bir tanesi de eski adıyla Amerikan Helsinki Watch, yeni adıyla Human Rights Watch her yılın sonunda yayınladığı yıllık raporunu yayınladı.

2001 Raporu adıyla yayınlanan raporda, 2000 yılı içinde dünyanın dört bir bölgesinde, her ülkede yaşanan insan hakları sorunlarına kısaca değinildi. Rapor aslında bir anket. Çünkü her ülkede yaşanan belli başlı sorunlar sadece 3-4 sayfa içinde anlatılıyor. Burada amaç okuyucuya her ülkede yaşanan insan hakları sorunları ile ilgili kısa kısa bilgi vermek.

Çünkü üzücü ama işin gerçeğinde tüm ülkeler, en batılı en gelişmiş ülkelerden en az gelişmiş ülkelere kadar, dünyanın batısında da doğusunda da bütün ülkelerde insan hakları ihlalleri yaşanmaktadır. İşin üzücü tarafı da din, dil fark etmiyor. Maalesef her ülkede insan hakları ihlalleri yaşanmaktadır. Her ülkede farklı alanlarda ihlaller.

Bu doğrultuda, Human Rights Watch'ın Müdürü Keneth Rood, "Dünya'da yaşanan insan hakları ihlallerinin önüne geçip acil çözümler üretecek uluslararası bir kurum bulunmamaktadır. Acil çözüm bekleyen bir dizi problemleri çözüme kavuşturmak için güçlü bir uluslararası kuruma ihtiyaç duymaktayız” demektedir.

Raporun Yunanistan bölümünde de raporun büyük bir bölümünde Yunanistan'da yaşanan diğer insan hakları ihlallerine yer verilmektedir. Azınlığımızla ilgili olarak da kısaca, İskeçe Seçilmiş Müftüsü Mehmet Emin Aga'nın mahkemelerine, ve bir insan hakları savunucusu olarak Aysel Zeybek'e yapılan sınır kapısındaki olaylardan bahsedilmektedir.

Yani Amerikalıların en çarpıcı buldukları 2 örnekten, 2 sorundan bahsedilmektedir. Bu durum, azınlığımızın başka sorunları olmadığı anlamına gelmemektedir tabi ki. Üzücüdür ama azınlığımızın sorunlarından bir kısmı uzun zamandır çözüm beklemektedir.

Vakıf Yönetim kurulları hala seçilmiş değil. Müftülük Sorunu çözülmüş değil. Eğitim sorunlarımızın büyük bir kısmı hala çözülmüş değil! Vatandaşlık bekleyen 100'lerce vatansız hala vatandaşlığını alabilmiş değil! Bölgemizde yaşanan Irkçı yaklaşımlar henüz sönmüş değil!

Kanun önünde eşitlik sloganları ile konuşan politikacıları duydukça insan seviniyor, umutlanıyor. Acaba hakikaten de güzel günlere ulaşıyoruz mu diye düşünüp seviniyor. Ancak gerçeğe azıcık kulak verdiğimizde, gizliden gizliye devam eden bir Irkçılığın, ayırımcılığın hala köşe başında beklediğini hissedebiliyoruz.

Unutulmamalı ki, azınlık hakları da, insan haklarının bir parçasıdır. Azınlık haklarının ihlalleri de, insan haklarının ihlalleri anlamına gelmektedir.

SİZİ YANLIŞ TANIYORDUM!

Hafta sonu misafir ettiğim bir araştırmacı misafirim vardı. Misafirim üniversitede bir yüksek lisans tezi için azınlığımızdan izlenimler toplamaya gelmiş. Çok derin, çok detaylı, çok geniş çaplı bir araştırma olmadığı için sadece 3 gün boyunca birkaç yetkili, birkaç genç ile görüşüp İskeçe ve Gümülcine'de yaptığı gezilerden izlenimler topladı.

Giderken bir değerlendirme yapan misafirim, "Atina'dan burası çok ama çok farklı görünüyor! Ön yargılarla geldim. Ancak buradan giderken, birçok konuda siz Yunanistan'da yaşayan Türkleri ne kadar yanlış tanıdığımızın farkına vardım!” dedi.

Doğrudur, biz kendimizi yansıtmıyoruz, anlatmıyoruz Atina'ya, Yunanistan kamuoyuna. Atina basını da geçmişten gelen politikalara dayanarak, son 30 yıldır azınlığımızı bir öcü olarak tanıtıp duruyor. Biz ise buna karşı pek bir şey yapamıyoruz.

Kurumlarımız çeşitli olaylarla ilgili olarak basın bültenleri, kınamalar yayınlıyorlar. Ama sadece Türkçe yayınlıyorlar. Bu Kınamaların bir kısmını da İskeçe ve Gümülcine'deki Yunan yerel basını ilginç buldukça tercüme edip yayınlıyor. Ancak çoğu zaman da kendi yorumlarını da katarak.

Oysa bu bizim işimiz. Memnun olmadığımız, itiraz ettiğimiz konularda tepkimizi sadece Türkçe değil, Yunanca hatta İngilizce de yayınlamalıyız. Eğer ki derdimiz, Yunan kamuoyuna da kendimizi anlatmaksa, yaşadığımız baskılara, yada yanlış uygulamalara tepkimizi Yunan Kamuoyuna'da anlatmak istiyorsak, o zaman kendimizi Yunanca da anlatmalıyız.

En azından bu işi doğru yapalım. En azından sesimizi doğru çıkaralım.

En azından diyorum çünkü sorunlarımızın çözümleri için, politika önerecek, çözüm önerecek bir hareket göremiyorum meydanda...

Yeni Kurulmuş olan Uluslararası Batı Trakya Kurultayı Genel Sekreteryasının dikkatine sunulur!

© 2011 Mehmet Dükkancy. Tüm haklary saklydyr. | Yasal Uyary | Yleti?im