Fuar Organizatörü, Gezgin, Şiir, Yazı,
İskeçe, Boğaziçi, Antalya, İstanbul!
Önceki Ymaj
Sonraki Ymaj

SİTEDE ARA

 

 

 

 Agoras Fuarcylyk

 Agoras Fuarcylyk

 

SOSYAL MEDYA

Facebook'tan Takip EdinFollow us on TwitterBizi Linkedin'de takip edinBu siteyi favorilerinize ekleyin

600 Yıllık Seçek Şenliğinden İzlenimler: Yaşayan Tarihi Geleneklerimiz

Delikanlılık yaş diliminden mezun olalı yıllar oldu. Ama içimdeki çocukla da barışığım doğrusu. Arada bir onu bastırıyorum. Arada bir de isteklerini yerine getriyorum. İşte yine böyle bir durumu yaşadım geçen hafta sonu. Artık üniversite de bittikten sonra babamın «Okulun bittirdikten sonra istediğini yap!» lafına gövenerek, belki de ilk defa Batı Trakya sınırları içinde ilk defa bir keşif gezisine çıktım. Biraz macera biraz eğlence düşüncesiyle.

GAT yürütme Kurulu Üyeleri arkadaşlarımdan Hüseyin Sadık'la beraber geçen yıl Şu anki GAT Başkanı Ozan Ahmetoğlu'nun tek başına gittiği Seçek Şenliklerini izlemeye gittik. Ama her nedense bu şenliği baştan sona kadar izleme hevesimiz isteğimiz vardı. Öyle bir gün bize yetmez diye düşündük. Karar alınmıştı.

Etkinliği düzenleyen çiçeği burnunda bir yıl önce kurulan Seçek Azınlık Kültür ve Eğitim Derneği Başkanı Sn Hasan Bekirusta'yı aradık. Kendisinden bizleri misafir etmesini istedik. «Seve seve!» deyince Cuma sabahı yollara düştük. Delikanlıyız ya Hüseyin de ben de ikimiz de arabasız olmamıza rağmen «gideriz!» dedik.

İskeçe'den KTEL'le Gümülcine'ye, Gümülci'neden yine KTEL'le Şapçı, oradan itiaberen de Baldırana, oradan da Şenliğin bu yıl yapıldığı Babalar Köyüne otostopla bizi alan HacıViran'lı Yusuf ağabey sayesinde vardık. (5 saatte!)

Köye vardığımızda Cuma günü etkinliklerin başı olan mevlit okunmuş , Cuma namazı kılınmıştı. Devamında da çevre kçylerden gelenler için etli pilav yemekleri dağıtılmıştı.

Şenliğin ilkgünkü, ilk bölümü Panayır Ağası'nın bulunduğu Babalar köyünde gerçekleşti. Seçek Panayırı ya da Şenliği Hasan bekirUsta'nın da dediğine göre geçmiş yıllarda, etkinliğe çıkan cıvar köylerden bir ağanın himayesinde gerçekleşirmiş. Bu ağa panayırın bütün masraflarını karşılarmış. Böylece'de panayırın kesin kes düzenlenmesini sağlarmış.

600 yılın üstünde bir gelenketen bashediliyor. Bu gelenekle ilgili Ruşenler, Babalar ve cıvar köylerden konuştuğum, yaşlılar, ortayaşlılar, ileri gençler, hakiki gençler ve de yeni gençlerin ağzından farklı rivayetler dinledik. Tüm bunları farklı bir yazı da aslında uzun uzun anlatmayı planlıyorum. Ancak iki rivayetten kısaca bahsetmek istiyorum.

Birinci rivaye'te göre 600 yıl önce bölgede'ki Bektaşi Dedeleri kendi aralarına şeyhlerini seçmek için bu yaylaya toplanmışlar. Seçim kritelerinden biri ve de en zorlarından biri de yağlı güreşmiş. Bu bağlamda da geçmişten bu güne bu güreş geleneği devam etmiş. Bir başka rivayete göre de bölgeyi fetheden İslam orduları bu fethi kendi aralarında kutlamak için bir şenlik düzenlemişler. Ve aralarında güreş tutmuşlar.
Her iki ihtimalleri destekleyen unsurlar var. her ikisi de doğru olabilir. Fakat bence konu daha derin bir araştırma gerekmektedir. Söz biraz sosyolog, edebiyatçı ve tarihçi arkadaşlara düşmektedir.

Birinci günkü etkinlikler arasında güreşler önemli bir yer tuttu. Güreşler zaten bu güne kalmış ana etkinlik. Küçük orta, büyük orta ve de büyük gruplarında toplanan güreşçiler kura sonucu belirlenen rakipleriyle güreştiler. Güreşler esnasında dikkatimi çeken yağlı güreş geleneklerine dikkat edilmesiydi. Arka Kısmında SEÇEK AZINLIK KÜLTÜR VE EĞİTİM DERNEĞİ yazan kıspetler, kazan içine boşaltılan yağ, güreşçilerin sunumundaki ahenk, bazı tecrübeli güreşçilerin çalımları ve de göreşler başlarken yapılan Cazgırlık, uyulan geleneklerden ilk akla gelenlerdir.


Birinci günü güreşler tamamlandıktan sonra gece etkinliği asıl kayda değer bir etkinlikti. Kısa ve öz ama kayda değer. Kendilerini «sert», «dağ kızları» olarak tanımlayan tümü lise mezunu, bir kısmı yeni üniversiteli, 10 kişiden oluşan Folklor grubu bahsetmeye değer bir etkinlikte bulundu. 15 dakika süren bir folklor gösterisi sundular. Şahsen inanılmaz bir olay olarak karşıladık. Dağ başında tamemen kendi insyatifleri ile ve çiçeği burnunda Seçek Azınlık Kültür ve Eğitim Derneği'nin içten ve maddi desteği ile 1 ay içinde hoş bir koreografi ile sunulan çalışmayı son derece takdir ettim.

Bana «İstenince en iyisi bile olur!» düşündürdü. istek, heves, destek, olunca iletişim olunca, gençlere saygı, geçmişten gelen değer yargılarımıza saygı olunca, oluyormuş. Hepimize, tüm kuruluşlarımıza örnek olmasını diliyorum. Bu konuya da zaten ayrıca değinmeyi düşünüyorum.

Etkinliğin ikinci günü sabah vakti Dernek Genel Sekreteri Sn Muharrem Caferoğlu ile birlikte Ruşenler köyünün yakınındaki Seyit Ali Sultan'ın Türbesini ziyarete gittik. Son derece güzel bir alana yayılmış bir binalar topluluğu Seyit Ali Sultan Tekkesi. Geçmiş zamanlarda misafirlerin kalabileceği Paşalar Konağı, adak kurbanların kesildiği Salhane, etlerin pişirildiği Aşhane, Seyit Ali Sultan'ın Türbesi, diğer yakın silah arkadaşlarının, yanıbaşındaki mezarları, İki rekat Allah rızası için namaz kılınabilecek küçük bir Mescit, Bektaşi geleneğindeki sohbetlerin, buluşmaların yapıldığı çok eski bir Cemevi, özel bir hikayesi olan 6 asırlık Dut ağacından oluşan bir alan. Bize Tekkeyi gezdiren Sn Muharrem Caferoğlu aynı zamanda tekkeyi restore etmeye karar vermiş cıvar köy halkının kurduğu Restorasyon komisyonu'nun da Başkanı. Mimari ve malzeme desteği aradıklarını, maddi ve manevi destek aradıklarını belirtiyor Muharrem Bey. Osmanlının bölgeyi fethedişinden bu yana Türk Kültürünün en canlı olarak yaşadığı Kurumlardan bir de bu tekke diyor. restorasyon için Yunan Kurumlarından teklifler aldıklarını ancak Kültürel Özellklerinin kaybolabileceği korkusuyla yanaşmadıklarını, mümkünse azınlık içinden destek aradıklarını belirtiyor Muhharrem bey


Öğleden sonra da Babalar köyünden olan Aga'nın evine alayla gidildi. Aganın Evinin bahçesinde davullar çaldılar. Aga köy halkını bahçede meyve suları, şekerler'le, davulcuları da bahşişlerle karşıladı. Devamında da Aga'nın evinde dua edildi. Dua edildikten sonra da topluca evden tekbirle çıkıldı. Devamında da alayla Aga'nın evinden Seçek yaylasına arablarla çıkıldı. Yaylaya Derneğin Başkan Yardımcısı Abdi Pincal Bey'le çıkarken, geçmişteki katırların, atların yerini artık, modern ve şık arabalar aldığının farkına vardık. Ama olsun şık arabalarla bile olsa geçmişten gelen o güzel halay faslını yaşadık. Seçek yaylasına varınca da Arabalardan inildi ve yaylaya hep beraber topluca halayla girdik. Önde davulcular arkada bizler Seçek yaylasına girdik.

Şenliğin ikinci gününden itiabern de Türki'den üç konuğumuz oldu. Gelenksel Türk Sporları Federasyon Başkanı Sn Alper Yazoğlu, Kırkpınar 638. Ağası Ayhan Sezer, Tercüman Eski Genel Yayın Yönetmenlerinden dünyadaki en ünlü Türk Spor yazarlarından Ali Gümüş. Misafirler iki gün boyunca da sohbet edip Kırkpınar ile Seçek etkinlikleri arasındaki benzerliği ve farklılıkları çğrenme fırsatı buldular.


Etkinliğin üçüncü günü de güreşlerin son günü idi. Aynı zamanda da misafirlerin en fazla uğradığı gündü. Katılan misafirler arasında Doğu Makedonya ve Trakya Bölge Genel Sekreteri, Rodopi ve Evros İllerinin Valilileri, yerel belediye başkanlarının yanısıra da Batı Trakya Türk Azınlık Danışma Kurulu Başkanı ve Rodop Pasok Milletvekili Galip Galip, Synaspismos Milletvekili Mustafa Mustafa, GTGB Başkanı Rıdvan Hatipoğlu, İTB Başkanı Sabriye K. Delioğlu, Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif. BTAYTD Genel Sekreteri Reşit Salim, GAT Başkanı Ozan Ahemtoğlu etkinliğe katılanlar arasındaydı. Bu ara hakkaten kayda değer bir diğer nokta da bu yıl ilk defa İTB girişimi ile daha İskeçe'den GTGB'nin girişimi ile de daha Gümülcine'den Otobüslerle gelinmesi idi.

Hasan Bekirusta'nın dediğine göre de bu yıl geçmiş yıllara göre Tüm Batı Trakya'lı kurumların başkanlarının ve de yönetcilerinin katılımıyla etkinlik hakkaten Tüm azınlığımızı kapsayan bir etkinlik haline gelmiş bulunmaktaydı.

Aslında yaşanan üç günü bir köşe yazısına sığdırmak o kadar zor ki... Ancak bu satırlar arasına sadece kısa bir tanıtım sığdırabildim. Yöre de gördüğüm misafirperverlik, dostluk, sohbet ve hoşgörü bu kadar kısa tutulacak kadar yüzeysel değildi. Bu yazıyı bir başlangış olarak da görebilirsiniz. Batı Trakya'lıyı kendi evinde tanımaya başlamanın bir başlangıcı.

İster Ruşenlerde, İster Babalarda, İster Seçek'te 600 yılı aşkın bir kültür ve gelenek canlıdır. Bu geleneğin kültürel, mimari ve sosyal açıdan kayda geçmesi gerektiğinin düşüncesindeyim. Öyle ya Gazeteci kimliğimle konuşmaların notları tutarken, daha iyi pozlar için çimlere yatıp trakterlere tımanırken, daha Atina'lardan gelen Yunanlı araştırmacılar, gazetecilerle tanışma fırsatı buldum. El araştırıyor bizse susmayı tercih ediyoruz. Kendi kültürümüzü başkaları tarafından bana anlatılmasını tatsız bulduğum için genç araştırmacıları, gazetecileri, mimarları, sosyologları, folklor, edebiyat ve kültür araştırmacılarını göreve davet ediyorum.

İtiraf edeyim. Gönlüm Seçek'te, Babalarda, Ruşenlerde kaldı.

© 2011 Mehmet Dükkancy. Tüm haklary saklydyr. | Yasal Uyary | Yleti?im