Fuar Organizatörü, Gezgin, Şiir, Yazı,
İskeçe, Boğaziçi, Antalya, İstanbul!
Önceki Ymaj
Sonraki Ymaj

SİTEDE ARA

 

 

 

 Agoras Fuarcylyk

 Agoras Fuarcylyk

 

SOSYAL MEDYA

Facebook'tan Takip EdinFollow us on TwitterBizi Linkedin'de takip edinBu siteyi favorilerinize ekleyin

Tartışma & Münazara Kültürü

Hepimiz tartışmayı çok iyi biliriz. Kavganın virtüözü sayılrız. Sonuçta Akdeniz insanlarıyız. Kanımız kaynamaktadır. Biraz iklim biraz da genetik olarak heyecanlı insanlarız genelde Türk toplumu da Yunan Toplumu'da. Bundan dolayıdır ki her iki ülkenin seçimleri her zaman renkli geçerdi. Papandreu ve Özal'ın hayatta olduğu dünemlerde iki ülkede de her seçim döneminde ulusal bazda olsun, yerel bazda olsun seçim kavgaları hep revaçtadır. Bir yere kadar bağırıp çağıranları seyretmek de hoşumuza gidiyor.

Fakat bu tür tartışmaların sonucunda sorunlarımızın çözülmediğini görürüz genllikle. Durum bu olunca da çoğu zaman politikacılar insanları hele hele de gençleri son derece sıkar. Çünkü kavga edenler genellikle de çözüm üretemiyenlerdir. Çözüm üretemeyince de kavga etmek, doğal olarak gelişen bir tavırdır. Küfretmek te öyledir. Söylemek istediğini söyleyemeyen, söyleyebilme yeteneğini geliştiremeyen insanlar küfretmeye başlarlar. Belki de en güzel örneğini Mayıs Ayı içinde Nikos Raptis Derneğinin yaptığı ve gazetemizin Genel Yayn Yönetmein Hülya Emin'in katıldığı mesşhur paneldi…

Lafı nereler sürükledim… Oysa size Tartışmanın adabından bahsetmek istiyorum. "Münazara", "Tartışma", ingilizcesi "Debate" olan bir kavramdan.

19 Mayı 1998 Salı günü Ankara'daydım. 22 Üniversitenin Münazara Takımlarının katıldığı 1. Türkiye Üniversitelerarası Münazara Turnuvası'nın finalinden bahsetmek istiyorum. Boğaziçi Üniversitesinin en aktif öğrenci kulüplerinden biri olan İşletme ve Ekonomi Kulübü'nünü düzenlediği Turnuvanın Final Maçı, 19 Mayıs 1998 tarihinde şu anda Cumhuriyet Müzesi olarak kulanılan Ulus'taki Eski Meclis salonunda gerçekleşti. Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyeti ilan ettiği o eski ilkokul binasında. İşte bu mekanda 90'lı yılların sonunda Türk Gençliği çağdaş ve uluslararası yöntemlerle tartışma geleneğini Türkiye'de başlatmak için düzenlediği Münazara Turnuvasının Finalinde karşı karşıya geldi.

Nedir bu münazara, biraz ondan bahsedelim. "Herkesin Söyleyecek bir sözü var. Önemli olan nasıl söylediğindir!" İşte münazara'nın temelinde yatan temel düşünce. Ne olursa olsun herkesin bir fikri vardır. Karşı da olsa. Önemli olan nasıl söylediğindir.

İşte Münazara ya da "Debate" dediğimiz kavram budur. Düşünceni, doğru, düzgün bir şekilde savunabilmektir temelinde. Düşüncelerimizi savunabilmeyi geliştiren bir tekniktir, münazara yarışmaları, turnuvaları. Bunun için de dünyada yaygın olan bir iki yöntem vardır. Bunlardan bir tanesi akademik araştırma gereken bir yöntemdir. Diğeri de en fazla yaygın olan uluslararası format da İngiliz Parlamenter Sistem Yöntemi dir.

Bu yöntemde ikişer kişilik takımlardan oluşan 4 takım vardır. Ve her takımın bir rolu, farklı bir dorumluluğu vardır. Açılış Hükümeti, Açılış Muhalefeti, Kapanış Hükümeti, Kapanış Muhalefeti. Açılış Hükümetinin ilk konuşmacısı Başbakan'dır. Açılış Muhalefeti'nin ilk konuşmacısı da Ana Muhalefet partisi'nin Lideridir.

Münazara'nın başlamasından 15 dakika önce, konu, bir konu havuzundan kurayla çekilerek belirlenir. Bu 15 dakika içinde taraflar konu ile ilgili düşüncelerini toparlarlar nasıl savuncakalarını, ne tür tezleri ortaya atacaklarını, olası antitezleri nasıl çürüteceklerini düşünürler. Ve tüm bunlar da herkes için geçerli olan bir kerelik, 7 dakika içinde.

Münazara başladığında da her kesin bir rolu vardır. Açılış Hükümetinin ilk konuşmacısı Başbakan, konunun çerçevesini belirler. Hangi konuda tartışacakalarını belirler.

7 dakikalık zaman sürecinin ilk bir dakikası ve son bir dakikası haricinde ki 1.' ile 6.' arasında karşı tarafın Bilgi Noktası Hakkı vardır. Konuşmacı her kim ise Bilgi Noktası için söz isteyen karşı takımdan en azından ikisine söz vermek durumundadır. Dinleyen karşı takımlar da en azından iki defa söz istemek durumundadır. Bu söz hakkı süresi 30 saniyedir. Bu 30 saniyede kısa bir soru sorabilir ya da kısa bir cevap verebilir açıklama yapabilirisiniz. 30 sn dolarsa cümlenizi bitirip oturmanız gerekmektedir. Devamında da konuşmacı konuşmasına devam eder. Konuşması bittikten sonra da oturur. Söz karşı takıma geçer.

Böylece, bir hükümet bir muhalefet yöntemiyle herkesin 7 dakikalık konuşma süresiyle tartışma 1 saat içinde tamamlanmaktadır. En sonunda da maçı baştan sona kadar izleyen jüi üeleri de maç sonunda 10 dakika boyunca tartışmacıları, konuşma yöntemleri, seslerinin tonu, rengi, tavırları, mimikleri, konu ile ilgileri hakkında, konuyu nasıl savundukları kriterlerine dayanarak notlar verirler.

Bu münazara yönteminde Hükümet olmak ya da muhalefet olmak gibi bir derdiniz yok. Avantajlı herhangi bir konum da yok. Sonuçta jüri bulunduğunuz konu ile ilgili olarak nasıl tartıştığınıza bakar. Ne tartıştığınızda ve hangi tarafta olduğunuza değil.

İşin en güzel tarafı da… Bazen hiç inanmadığınız görüşleri tarışmak zorunda kalıyorsunuz. Hiç taraf olmadığınız bakış açılarını savunuyorsunuz. Böylece de karşı tarafın bakış açısını daha rahat algılıyorsunuz. Karşı tarafın yerine koyabiliyorsunuz kendinizi.

İşte münazara kavramı dediğimiz kavram budur. Şimdi senin bu olayla ne alakan var diyeceksiniz. Münazara kavramı Boğaziçi üniversitesi ve Marmara Üniversitesinde ilk geliştiği sıralarda Boğaziçinde kurulan ilk deneme takımında bulunmuştum. İki deneme maçında da üniversitemi temsil etme gururunu yaşamıştım. Yıl 1994-95. Ertesi yıl İşletme Kulübünde Yönetim Kuruluna seçilip, yönetici sorumluluklarım artınca, Takımın kaptanlığını yapmış ve ilk akademik formatta yapılan 4 takımlık turnuvanın gelişmesine katkıda bulunmuştum. O ilk yıllarda Boğaziçi, Marmara, Bilkent ve ODTÜ, takımları ile yapılan münazara liglerinde Boğaziçi Üniversitesi birinci olmuştu. Bu birinciliklerin sonucunda 1997 yılbaşında Boğaziçi Takımı, Güney Afrkia'da yapılan, 1998 Yılbaşında da Atina'da yapılan Uluslararası Üniversitelerarası 17. ve 18. Münazara Turnuvalarına katıldı…

Güney Afrika'ya giden Münazar Takımımız bu İngiliz Parlamenter Sistemini öğrenip bu yıl Türkiye'deki diğer üniversitelere öğretti. Bunun sonucunda da bu yıl ilk defa bu İngiliz parlamenter Sistem'le 1. Türkiye Üniversiteler Arası Münazara Turnuvası 24 Üniversiteden toplam 48 takımın katılımıyla gerçekleşti. Bu münazara'nın finali de 19 Mayıs 1998 tarihinde Ankara'da Eski Meclis 'te gerçekleşti.

İlk takımın hala okuldaki Üyesi, ve de eski İşletme ve Ekonomi Kulübü Başkanı olarak Kulübümün davetlisi olarak Ankaradaydım. Bu satırlardan Kulüp yetkilileri adına Başkan Fatih Uysal'a ve Turnuvanın gelişmesinde sonsuz emeği geçen Ülfet Banu Baykent'e ilk önce teşekür eder, sonra da bu çağdaş değeri diğer üniversiteleri yaydıkları için kendilerini tebrik ederim.

Bize ne yahu? Ne alakası var diyenler vardır mutlaka… Anlatmakta amacım şudur: Biz Batı Trakya'lılar olarak çoğu zaman derdimizi kendimize anlatamıyoruz. Derdimizi kendi kendimizle münazara edemiyoruz. Kendi dertlerimizi kendimiz tezler ve antitezlerler çözemiyoruz… Birden O eski Meclis'teki finalde Batı Trakya'daki halimizi düşündüm. Bu münazara kültürünü Batı Trakya'ya Batı Trakya'lılara taşımak gerekiyor diye düşündüm. Sizinle paylaşmak istedim.

Kızmasın bazı vaizlerimiz ama vaaz verirken cemaati uyutmamayı, sesin değişimleri ile bağırmadan insanların ilgisini nasıl dinç tutmalarını öğrenmeleri açısından faydalı olacaktır diye düşündüm. Bunun yanısıra panellerde soru sormayı, Söz alırken monolog yapmamayı, diyalog yapmayı öğrenmemiz açısından faydalı olaaktır diye düşündüm.

Uluslararası bu formatı öğrenince belki bazen konuşurken nerde susmayı, eleştirirken nerede karalamamayı, bir fikri ortaya atarken gelebilecek tepkilere cevaplarımızı hazırlamayı da düşünürüz. Hatta belki de bazen küçük gördüklerimizin bile sesini yükseltmesine destek olmayı da …

Önemli olan nasıl söylediğimizdir. Önemli olan kendimizi nasıl dinlettiğimizdir. Önemli olan konuşurken, dinlerken düşünmeyi öğrenmemizdir. Ne de olsa Batı Trakyalılar olarak heryerde söyleyecek o kadar çok şeyimiz var ki…

© 2011 Mehmet Dükkancy. Tüm haklary saklydyr. | Yasal Uyary | Yleti?im