Fuar Organizatörü, Gezgin, Şiir, Yazı,
İskeçe, Boğaziçi, Antalya, İstanbul!
Önceki Ymaj
Sonraki Ymaj

SİTEDE ARA

 

 

 

 Agoras Fuarcylyk

 Agoras Fuarcylyk

 

SOSYAL MEDYA

Facebook'tan Takip EdinFollow us on TwitterBizi Linkedin'de takip edinBu siteyi favorilerinize ekleyin

Olumlu Gelişmeler

 17 Mart 2001

Bu hafta sonu dış işleri bakanı sayın Yorgo Papandreu'nun Batı Trakya'ya gelmesi vesilesiyle bütün basın camiası, hafta sonunu, hatta nerdeyse tüm haftayı yoğun bir koşuşturma içinde geçirdik. Yorgo Papandreu' hem dış işleri bakanı olarak hem de ılımlı kişiliği ile bölgemizi yakından ilgilendiren çağdaş Yunanistan siyasetçilerinden biri.

1995 yılında Milli Eğitim Bakanı iken, Yunan üniversitelerine aday Batı Trakya Türk azınlık mensubu gençler için uygulamaya koyduğu % 0.5 lik baraj, azınlık içinde Papandreu'ya bir sempati kazandırmıştı. Bir taraftan da şaşkınlık. Bu binde başlık özel kontenjana son derece art niyetli bakan ve bunun yan etkilerinden bahsedenler o gündür bu gündür hala var. Ancak daha o günlerden bir sempati var Yorgo Papandreu'ya.

İki yıl önce, Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan Öcalan krizi ve ardından dönemin Dış İşleri Bakanı Pangalos'un istifasından sonra Dış İşleri Bakanlığına Yorgo Papandreu getirildiğinde azınlık içinde son derece hoş karşılanmıştır. Genç bakan'ın önünde, yıllardır biriken bir hayli sorun vardı.

İki ülke arasında yaşanan iki yıkıcı ve öldürücü depremler sonrası yakınlaşma aslında iki ülke arasındaki ilişkiler için de bir depremdi bir bakıma. İki ülke arasında yıllardan beri kemikleşmiş sorunları çözmek yerine, daha güncel ve daha pratik bir dizi sorunların çözülmesi ile iki ülkenin daha da yakınlaşacağının farkına varıldı.

İki yıl boyunca izlediği Türkiye ile yakınlaşma politikasına baktığımızda son derece sevindirici bir tablo ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu zaman dilimi içinde iki ülke arasında ticari, ekonomik, kültürel, tarımsal, turistik alanda bir dizi ikili anlaşmalar imzalandı. Türkiye'nin uzun yıldır, Avrupa Birliğine katılması için veto koyan Yunanistan bu dönemde vetosunu geri çekti. Helsinki'de yapılan Avrupa Birliği zirvesinde Türkiye Avrupa Birliği'ne üye aday statüsüne alındı.

Bu arada iki ülke arasında yaşanan bu olumlu ve ılımlı iklim, sadece siyasi seviyede değil, yerel yönetimler seviyesinde, hatta sivil toplum seviyesinde de görülmeye başlandı. Aşırı Yunan Milliyetçilerin hayıflanarak arada bir itiraz etmelerine rağmen son iki yıl içinde Gümülcine ve İskeçe'de Türkiye'den gelen çeşitli müzik gruplarını ağırlamamız mümkün oldu.

Azınlık sorunlarına bakacak olursak, elle tutulur, birkaç gelişme oldu. İlkokul kitapları nihayet yıllardan sonra geldi. 19. Madde iptal edildi. 19. madde dolayısıyla vatansız kalanların bir kısmına vatandaşlık verilmeye başlandı. Günlük hayatımıza Türkiye'den gelen Türk ulusal basını da girdi.

Yerel yönetimlerde ise uzun süren çalışmalar sonrası geçtiğimiz Cumartesi gecesi Doğu ve Batı Trakya Belediyeler Ağı protokolü imzalandı.

Bütün bu olumlu, ılımlı ortam her şeyden önce iki tarafa da güven kazandırdı, kazandırmaya da devam ediyor. Bu açıdan Hem Yorgo Papandreu'yu hem de İsmail Cem'i iki ülkenin dış işleri bakanlarını tebrik etmek gerek.

Fakat bu durumun bu şekilde seyrederken, azınlığımız içinde de bir yanılgı gelişmeye başladı. "Her şey düzeldi! İki Ülke arasında ilişkiler düzeldi. Dolayısıyla da Batı Trakya Türk Azınlığının sorunları da çözüldü.”

Bütün bu olumlu gelişmeler, son derece sevindirici ve umut verici olmasına rağmen azınlığımızın sorunlarında köklü çözümlerle karşılaşmadık henüz. Başta Azınlığımızın Türk Kimliğinin tanınmaması, İskeçe Türk Birliği'nin kapatılma davasının hala askıda olması, Vakıflar sorunun hala güncelliğini koruması, Müftülük sorununun hala devam ettirilmesi, azınlık eğitiminin her seviyesinde devam eden sıkıntılar, eksiklikler, çözüm bekleyen sorunlar arasında.

Bir de yıllardan beri bölgemizde, hizmet yapmış ve bu olumlu gelişmelerden hayıflanan bir dizi yerel yönetim kadrosundaki memurların yarattığı ufak çaplı ama tehlikeli sorunları da göz ardı etmemek gerek.

Türk Yunan dostluğuna inanan ve gerçekleşmesini gönülden isteyenlerdenim. Bunu sadece siyasi bir slogan olarak, ya da sadece bir makalede bir cümle olarak da kullanmıyorum. Ancak köklü bir çözüm, karşılıklı saygı, sevgi ve anlayışla, samimiyetle ve de köklü sorunların üzerine cesaretle giderek gerçekleşebilecektir.

Bölgemizin gerçekten de gelişmesini, kalkınmasını istiyorsak bunu ancak bu şekilde başarabiliriz..

© 2011 Mehmet Dükkancy. Tüm haklary saklydyr. | Yasal Uyary | Yleti?im