Şubat'ın son günlerinde İstanbul'da Posta Kutumda sarı bir zarf buldum. Alışıla gelmiş, GÜNDEM Gazetesinin yanısıra da böyle bir zarf görmek beni şaşırttı. Üstelik göderenlerin ismine baktım, tanıdık gelmedi. Baştan kim olduklarını da anlayamadım doğrusu
Açtım baktım. Baktım ve hem çok şaşırdım hem de çok sevindim...
Sarı zarf'ın içinden "Çocuk Dünyası" adında bir çocuk dergisi gördüm. Ama bu çocuk dergisinin başka bir özelliği vardı. Bu dergi hakikaten de çocuklar tarafından çıkarılıyordu. Yani öğretmen olan büyükler tarafından değil de hakikaten çocuklar tarafından yaynlanan amatörce bir dergi idi
Sevinmemin iki sebebi vardı: İlk sebebi de bu deneme çocuk dergisinin bana neden geldiğini merak ednelere de cavp verecek bir hikayedir: Ramazan bayramından sonraki hafta bir gün Gümülcine'de idim. Öğlen işim bitmemiş, öğleden sonra işimi bitirip, arkadaşlarımla görüştükten sonra saat 5 gibi İskeçe'ye gitmeye karar vermiştim. Öğlen yemeğini de ŞAFAK Dergisinin oralarda dostlarımın bana tavsiye ettikleri bir dönercide yiyordum. Dönercide ısmarladığım dönerimi yudumlarken bir grup orta okul öğrencisi geldi. Benim masamda sadece yer olduğundan şöyle bir baktılar "oturabilirmiyiz?" sorarcasına Yer gösterdim oturdular. Onlarda birer yarım ekmek söyleyip dönerlerini yudumlamaya başladılar. Derken bir iki soruda tanıştık Her nedense merak ettim, gazete okuyorlar mı diye sordum. "Okuyoruz" dediler, "Hatta biz kendi çocuk dergimizi bile yayınlamayı kafamıza koyduk, onun için çalışıyoruz!" dediler. Bayağı bir şaşırdım. "Bu yaşta?" mı diye sordum kendi kendime. Ancak yine de sonucu görmeden birşey demek istemedim. Fakat onlara bir teklifte bulundum. Pul parası dahil, bir sayıyı satacakları masraflarını çıkarıp verdim. Üstüne de ekledim" İlk Sayıdan bana da bir tane gönderin!" dedim. GENÇ BAKIŞ'I okuyup okumadıklarını sorunca, bir tanesi hemen ismimi çaktı. "Duymuştum. Bir yerden hatırlıyorum!" dedi
Aradan bir ay kadar bir süre geçtikten sonra dergi elime geçti.
"Beğenirsem tanıtırım!" sözüm vardı, bu genç gazetecilere Hakikaten beğendiğim için de tanıtıyorum.
Deriyi çıkaran takım (canavarlar takımı) Veysel Balcı, Rıdvan Semereci, Mustafa KaraHüseyin, Adnan Semereci, Muzaffer Perende, Bilgisayar ve Grafikten sorumlu olan Ali Kerem'den oluşuyor Doğrusu bu parlak çocukları nerdeyse hiç tanımadığımıdan dolayı işiliklerine hiç bir şey diyemeyeceğim. Ancak emin olun ki son derece duygulandım çıkardıkları dergiden.
On sayfadan oluşan "Çocuk Dünyası" nın konuları arasında neler neler yok "Bunları Biliyormuydunuz", köşesinde genel kültür içerikli kısa bilgiler, "Hayvanlar Alemi" köşesinde üç hayvanın kısa tanıtımları, "Gıdı Gıdı" köşesinde kısa espriler, "Peygamberimizin Hayatı" köşesinde başlığı ile ilgili bir dizi yazının ilk bölümü, "Tutumlu muyuz?" Köşesinde kısa bir test, Spor köşesinde ise21. ve 22. haftanın karşılaşmaları ve lig'teki son puan durumu, ayrıca da bir şiir bahçesi köşesi'ni bulabilirsiniz.
Son derece kaliteli bir ilk adım olarak gördüğüm bu çocuk girişimini başlatan bütün ekibe, ve kednilerine geçici olarak destek olan HÜR HAKKA DAVET Dergisine tebriklerimi iletirim.
Eminim yazının bu noktasına kadar okuyup, yazımdan sıkılmamış, ve hanüz gazeteyi "yırtıp atmamış" bazı meraklılar ne alaka şimdi bu konu Batı Trakyadaki sorunlarımız dizisi ile? diye düşünüp duruyorlardır.
Hemen belirteyim. Bu girişim bir çok anlamda desteklenecek bir girişim. Düşünün bir kere, bu kadar çok eğitim sıkıntımızın olduğu bir ortamda 5-6 arkadaş kafa kafaya veriyorlar, ve hep beraber bir dergi çıkaralım diyorlar eğlencesine Maksat çıkarmış olmak. Hatta öyle güçlü bir mesaj veriyorlar ki hepimize Diyorlar ki başlarken bölümünde: "Biz çocuklar, bu güne kadar hep büyükler tarafından çıkarılan dergileri biz çocuklarında çıkarabileceğine karar verdik Çocuklar için her şey küçük yaşta başlar ve zamanla büyür ve gelişir. Böylece sizler de zamanla böyle bir dergi çıkarabilirsiniz " Bu mesajları aslında kendi yaşıtlarına veriyorlar
Ama ne güçlü bir mesaj
Biz de kızanlarda yapabiliriz. Ağzımız süt koksa da siz büyüklerin yaptığı işleri yapabiliriz. Hatta öyle bir yaparız ki bizim dışımızdaki başka gençlere de güzel bir örnek olur
Öyle ki ilerde bu işin başka meraklısı da çıkar
Hep te çıkmıştır. Her zaman da çıkmıştır. 1990'lı yılların başında iki yaşıt kız İskeçe Azınlık Lisesi Ortaokul öğrencisi iken bir okul gazetesi çıkarmayı denemişlerdi. İki üç say çıkmıştı. O da çoğunlukla el yazısıyla. Eminim ki daha niceleri olmuştur zaman zaman.
Ama malesef, Batı Trakya'nın eğitim sorunlarını kara kara düşünen, bu düşünceler arasında boğulup giden, bu düşünme esnasında çevresindeki böyle kayda değer umutları göremeyen, ve de nasıl da olamıyorsa bu eğitim sorunlarına çözümler bulamayan büyükler hiç bir zaman bu tür çocuk hareketlerini, gençlik hareketlerini desteklemiyorlar. Öyle ya Zamane kızanlar ne anlar ki memleket meselelerinden. Zamane kızanları ne anlar ki memeleket sorunlarından.
Ama diğer taraftan da bakıyorsunuz ki, artık zamane kızanlar, analarının anlamadığı bilgisayarları kullanıyorlar. Internette YÖS sınavı ile ilgili muhabbet edecekleri abilerini bile bulabiliyorlar. Hatta bazı daha büyük kızanlar, internette Batı Trakya ile ilgili sayfalar, dergiler hazırlıyorlar. Hatta bazı daha büyük kızanlar, internette Batı Trakya'dan gazeteler bile yayınlıyorlar.
Korkulur bu kızanlardan Korkun da bu kızanlardan !