11 Mart 2001
Bir vakit biraz da siyasi sebeplerden dolayı Batı Trakya Türk toplumun mensuplarından sayılı kişilerin evinde telefon bulunurdu. Milletvekilleri, esnaflar, öğretmenler, kurum başkanları. Telefon bağlatmak önemli bir işti. Teflon sahibi olmak haberleşme imkanlarından yararlanmaktan öte toplumsal bir statü göstergesiydi adeta.
Ancak son 20 yıl içinde teknolojinin hızla gelişmesi sonucunda, siyaset te payını aldı bu gelişmeden bu etkilenmeden. Avrupa ülkelerinde nüfüsun yarısı bir telefon sahibi iken Batı Trakya Türk toplumu içinde telefonlu ev sayısının azlığı hiçbir siyasi aynı zamanda da ticari zihniyete uygun değildi. Hiçbir mantığa dayandırılarak bunun açıklaması yapılamıyordu.
İşte bu teknolojik gelişmenin yanı sıra, siyasi baskılar sonrası da telefonlar bir siyasi baskı aracı olmaktan çıktı ve herkese verilmeye başlandı. Tabi OTE'nin de özelleştirilmesi, teknolojiye bağlı olarak ticari mantığın da değişmesi etkili oldu. Bir zamanlar telefon bağlatmak için zamanın parasıyla 80.000 drh yattırmak gerekirken, bu gün 12000 drahmiye eve telefon bağlanabiliyor. Hatta ikinci telefonu OTE bedava bağlıyor.
Telefon derken cep telefonlarını da unutmamak gerek. Bundan 7-8 yıl önce cep telefonu büyük bir teknolojik aşama olarak anlatılırdı. Hatta işin meraklıları bu cep telefonlarının nasıl çalıştığını da merak eder araştırırlardı. Hatta zaman zaman uydu antenleri, çanak antenleri de bu muhabbetlere dahil edilirdi. Cep telefonları ilk çıktığında cep telefonu hizmeti veren Panafon, Telestet, Comoote, Türkcell, Telsim gibi şirketler, her iki ülkede de toplumun %3'üne hitap ettiklerini söylüyorlardı. Yani kaymak tabakaya ait bir prestij aracı oldu cep telefonları da. Ancka bu statü sembolünün ömür de kısa oldu. Aradan 6-7 yıl geçtikten sonra cep telefonları her iki ülkede de toplumun neredeyse yarısına ulaşmıştı.
Benzeri örenkeler internet alanında da geçerli. 1992 yılında Internet akademik bir haberleşme aracıyken çok kısa bir süre sonra internet bir eğlence aracına dönüştü. Artık eskisi gibi sadece akademik bir araç olmaktan çıktı. Bu gün evlerinde televizyon seyretmekten sıkılan gençler, geceleri internete bağlanıp, dostyalrı ile geyik muhabbeti yapabiliyorlar, mektup arkadaşlığı kurabiliyorlar, oyun oynayabiliyorlar ve daha bir sürü olanaktan yararlanabiliyorlar. Kimisi para karşılığında kimisi ise bedava.
1996 yılında ilk Batı Trakya listesi internette kurulduğunda internette Batı Trakya'lı internet kullanıcısı sayısı 10 kişi civarındaydı. Oysa bu gün Batı Trakya ile ilgili ister siyasi ister öğrenci muhabbeti olsun, 5-6 liste bulunmaktadır. Bu listelerde internet kullanan batı Trakyalıların sayısı da 150 üstünde. Bu rakam da git gide artıyor. Aynı şekilde 1998 yılında Batı Trakya Türk Azınlığı ile ilgili bir tek web sayfası varken bu gün bir arama motorunda, "Trakya”, "Thraki”, "Thrace” kelimeleri ile arama yaptığınızda karşınıza bir hayli web sayfası çıkabiliyor.
Internet, bilgisayar aracılığı ile kullanılıyor. 1995 yılında ilk bilgisayarımı aldığımda iskeçe'de benden iki ay önce bir arkadaşın daha bilgisayara aldığını duymuştum. Ancak bu gün şöyle bir etrafıma baktığımda bir hayli lise üniversite öğrencisinin bilgisayar sahibi olduğunu görüyorum. Hatta işin daha da güzel tarafı bir hayli genç te bilgisayar konusunda tahmin ettiğimden de daha bilgili..
Teknoloji inanılmaz bir hızla gelişiyor. Teknoloji inanılmaz bir hızla da, biraz siyasi anlamda özgürlük, biraz da ticari anlamda da girişimcilik sonucunda güncel hayatımıza da giriyor.
Ancak unutulmaması gereken bir nokta var. Teknoloji ne kadar ilerlese de, hayatımıza ne kadar girse de önemli olan içeriktir. Telefonla gönülleri ne kadar mutlu ettiğimizdir. Internet'le Batı Trakya hakkında ne kadar yazıp çizdiğimizdir. Bilgisyarla ne kadar güzellikler ürettiğimizdir önemli olan.
Acaba biz yeni teknolojik olanakları, imkanları ne amaçla, nasıl kullanabiliyoruz? İstediğimizi içeriği doldurabiliyor muyuz? Yoksa teknoloji mi hayatımızı dolduruyor?