11 Temmuz 2000
Ben Avkat değilim... Avkatlık ile ilgili bir eğitim görmedim. Avkatlık eğtimi görmiş değerli arkadaşlarım ve abilerim ile hukuk alanında yarışmam mümkün değil... Aklımdan öyle bir şey de geçirmiyorum. Bu yazımda amacım kimseye hiç bir avkat abime konuyla ilgilli bilgiçlik taslamakta değil...
Ancak bildiğiniz gibi Batı Trakya'da Helsinki Yunanistan Gözlemciliği ve Azınlık Hakları Yunanistan Grubu Batı Trakya Ofisi görevlisi olarak katıldığımız toplantılar, takip etiğim konularla cebelleşirken her ne kadar konu ile ilgili bir akademik birikimim olmasa da pratiğin getirdiği bir sezi, bir bakış açısı gelişti zamanla...
Her kim olursa olsun işinin içinde pişiyor her zaman...
Konu insan hakları olunca bazen konu ile ilgili gelişmeler anında elimizde oluyor. İşte aynı şekilde bu hafta gazetemizde haberini okuyacağınız Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin iki kararı ile ilgili basın bültenleri günü gününe elimizde oldu...
Özellikle Cihat Çingur'un davası ile ilgili kısa bir iki yorum yapmak istiyorum.
Daha basit dille... Nedir Yunanistan'ının mahkum edilmesi? Bu karar neden Önemlidir ? Neden Azınlığımızın diğer davaları ile son derece yakından ilgilidir? Askıda bekleyen, hatta yıllarca beklenilen diğer davaları neden yakından ilgilendirmektedir?
Herşeyden önce bu dava neyin davasıdır: Burada ne yargılanmaktadır.
Yunanistan Yüksek Mahkemesi, 4 yıl 6 ay boyunca bir mahkemeyi görüşemediği için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yunanistan'ı maddi manevi tazminat davası ödemeye mahkum etmiştir.
Zaten yeni öğrendiğim kadarıyla da Yunanistan'ın Ceza Hukuku'nun 515. maddesine göre Yunanistan Yüskek Mahkemesi ancak çok istisnai durumlarda 1 defaya mahsus olmak üzere bir davayı erteleme hakkına sahiptir.
Yaşım küçük olduğundan ben o günleri pek hatırlamıyorum... Ancak öğrendiğim kadarıyla Müftülükler konusunda da iki mahkeme askıda beklemektedir. Rahmetli Sadık Ahmet'in Meço Cemali'nin tayini ile ilgili ve de Ahmet Faikoğlu'nun Mehmet Şinkoğlu'nun tayini ile ilgili iki mahkemenin varlığından haberim oldu, Cihat Çingur'un mahkemesinden hemen sonra...
Öyle ye bu iki mahkeme de Yunanistan Yüksek Mahkemesinde 10 yıla yakındır görüşülmüyormuş... Hatta 6-7 kez ertelendiği de söyleniyo...
O zaman tüm bu duyduklarım doğru ise, Cihat Çingur'un Yunanistan aleyhine açmış olduğu mahkeme bize şu mesajı veriyor... İç hukuku tüketmeden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidildiği takdirde, yine benzeri bir sonuç çıkacaktır... Çünkü Cihat Çingur 4 yıl 6 ay mahkemesinin görüşülmediği için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yunanistanı maddi manevi tazminata mahkum etmiştir...
Öbür tarafta ise 10 yıldır bekleyen 2 ayrı dava var...
Üstelik Cihat Çingur Avrupa İnsan Hakları mahkemesine iç hukuku tüketmeden önce başvurmuştur...
İç hukuku tüketmeden...
Yunanistan mahkemelerinin son kararlarını beklemeden...
İlkokul çocuğuna da sorsanız size 10 yılın 4 buçuk yıldan daha uzun bir süre olduğunu söyleyecektir. Bu durumda acaba dava sahipleri Avrupa İnsan Hakaları Mahkemesine başvurmayı düşünüyorlar mı ? Her iki davayı takip eden avkatlarımız konu ile ilgili bir etkinliğe girmeyi düşünüyolar mı ?
Daha önce de dediğim gibi... Ben Avkat değilim. Sadece İnsan Hakları gözlemciliği yapan bir sade vatandaş olarak düşünüyorum... Her hangi bir sıfat sahibi olarak değil de düşünen bir insan olarak düşündükçe bu sorular geliyor aklıma... Sizinle de paylaşmak istedim...
Mahkemelerin basın bültenlerini ve dava dosyalarını okurken, fransızcasına bir göz atarken, Azınlığımızın üyelerinden bahsedilirken, Yunan Vatandaşı Türk Müslüman Azınlığı mensubu gibi deyimler geçiyordu bu söz konusu resmi belgelerde...
Dikkatimi çekti... Sadece bir kısaca değinmek istedim...