6 Nisan 2001
Gazetemiz elinize ulaştığında İskeçe Türk Birliği'nin seçimleri gerçekleşmiş olacak. 8 Nisan Pazar günü belli olan yönetim kuruluna şimdiden başarılar diliyorum.
Ancak bu yönetim kurulu her kimlerden oluşuyorsa kendilerinin önemli bir görevde olduklarını unutmamaları gerekiyor. Önemli bir kurumun yönetiminde olduklarını unutmamaları gerekiyor.
İskeçe Türk Birliği 1923'te kurulmuş Batı Trakya Türk Azınlığının en eski en köklü kurumlarından birdir. Kurum 1923'te İskeçe Türk Gençler Yurdu olarak Kurulmuş, İkinci dünya savaşı yıllarında çalışmalarına zorla ara vermiştir. Devamında bir daha kurulurken de İskeçe Türk Birliği olarak kurulmuştur.
Yurtdışından Batı Trakya'yı ziyarete gelen muhtelif misafirlere, 1923'te kurulan bir kurumun içinde olduğunu söyleyince herkes duygulanıyor. Kolay değil Nerdeyse 78 yıllık bir kurum.
Ancak bu gün İskeçe Türk Birliği ilginç bir durumdadır. Hala sonuçlanmamış olan "İsmindeki Türk sıfatından dolayı kapatılma davası”, İskeçe Türk Birliğini Azınlığımızın Türk Kimliği konusunda verdiği uzun soluklu mücadelenin sembolü haline getirmiştir. Öyle ki, bu gün İskeçe Türk Birliği uluslararası kamuoyunda, Batı Trakya Türk Azınlığı ile ilgilenen kişi ve kurumların bildiği tanıdığı bir kurumdur. Yargıtay'dan Gümülcine İstinaf Mahkemesine bir daha görüşülmesi için gönderilen dava sonbahar'da görüşülecek. Konuya yurt dışından da yoğun bir ilgi var. Yeni seçilecek yönetim kurulu ve başkanın dikkatine önemle sunulur. İskeçe Türk Birliği davası önce yoğun bir ilgi ile karşılaşacağınızı tahmin ediyorum.
Bunun yanı sıra, İskeçe Türk Birliği İskeçe'mizde tek derneğimiz, tek birliğimizdir. Öğretmenler Birliğinin çatısı İskeçe Türk Birliği salonudur. Yüksek Tahsilliler Derneği de bir şube açmış olsa da henüz bu şubeyi harekete geçirememiştir. Oysa Gümülcine'de bir hayli çatı ve mekan vardır. En azından üç geniş çalışma mekanı salonu olan kurumumuz var Gümülcine'de. Oysa İskeçe Türk Birliği İskeçe'de tek çatıdır. Tek sivil toplum kuruluşudur. Tek odak noktasıdır. Başa gelecek yöneticilerin bunu bilerek yönetime sarılmaları gerekmektedir. Bunun bilincinde olarak davranmak zorundadır.
Her kim başta olacaksa, halkla, üyelerle kaynaşarak faaliyetlerine devam etmek zorundadır. Kırıcı değil, yapıcı olmak zorundadır. Herkesin hatası, eksiği muhakkak vardır. Haklı ya da haksız, yöneticiler eleştirildiği takdirde, eleştiriye karalayıcı bir tepkiyle cevap vermek yerine, gelen eleştirileri, yapılan faaliyetlerin bir aynası olarak algılamak zorundadırlar.
İskeçe Türk Birliğinde şu anda Kütüphane, dikiş nakış, folklor ve müzik çalışmaları sürmektedir. Ancak bunun yanı sıra, geçmiş yıllarda başarılı faaliyetler sergileyen Gençlik kolu maalesef sönmüştür. Bizim kuşağın da içinden yetiştiği Gençlik Kolu çalışmaları bir daha başlatılmalıdır. Gençlere güven duyulmalıdır. Gençlerin önerilerine kulak verilmelidir. "Ağzı daha süt kokan” kızanların mutlaka hepimizden de fazla bildiği bir iki şey vardır.
Gençliğimizin yozlaştığını iddia ettiğimiz ve bundan dolayı duyduğumuz rahatsızlığı sık sık dile getirdiğimiz bu günlerde lise gençlerin örgütlenmesine değer vermek zorundayız. İskeçe Türk Birliği bu örgütlenmeyi daha önce kendi bünyesinde korumuş, büyütmüş bir kurumdur.
Bunun yan ısıra da İskeçe Türk Birliğinin içinde de tiyatro çalışmaları, şiir edebiyat etkinlikleri görmek bir çok İskeçe'li sanat severin arzusudur. Sanat ve kültür alanında çalışmaların desteklenmesi, bir çok gencimizin sanata ilgisini arttıracaktır.
Yeni yönetime beklentilerimi daha detaylandırarak uzatabilirim. Liseli delikanlılık yıllarımda, gençlik kolu çalışmalarına yoğun bir şekilde katılmış bir insan olarak anlatacak çok şey var. Ancak anlatmam önemli değil. Önemli olan, üyelerin isteklerini ve dileklerini dinleyen, bu istek ve dileklerden Türk Kültürüne, İskeçe ürk halkına yararlı faaliyetler yapabilen bir yönetim kurulunun başta olması...