Fuar Organizatörü, Gezgin, Şiir, Yazı,
İskeçe, Boğaziçi, Antalya, İstanbul!
Önceki Ymaj
Sonraki Ymaj

SİTEDE ARA

 

 

 

 Agoras Fuarcylyk

 Agoras Fuarcylyk

 

SOSYAL MEDYA

Facebook'tan Takip EdinFollow us on TwitterBizi Linkedin'de takip edinBu siteyi favorilerinize ekleyin

Taşradan Büyükşehire Göç

Göç Azınlık toplumuzun ezelden beri yaşadığı bir kavram. O kadar güçlü bir kavram ki nerdeyse her Batı Trakyalı'nın Türkiye'nin bir kasabasında, şehrinde ya da Almanya'nın bir kasabası veya şehrinde genellikle bir akrabası, kızı oğlu, kardeşi, yengesi, halası, dayısı, eniştesi, genelde bir akrabası vardır.

Batı Trakyalılar olarak yaşadığımız göç kavramını genellikle hep Batı Trakya Azınlık toplumu olarak buralarda yıllar boyu yaşadığımız baskılara veririz. Elimize nereye atsak, gözümüzü , ilgimizi hangi konuya yoğunlaştırsak mutlaka bir kısıtlama ile karşılaşıyoruz. Bu durumdan dolayı da genel olarak Göç deyince aklımıza hep baskılardan dolayı göç, baskıcı bir ortamdan kaçmak için göç etmek gelir.

Eminim ki bu durum yıllardır son derec ciddi bir gerçekti. Nitekim bu gün İstanbul, Bursa, İzmir gibi Türkiye'nin büyük kentlerine, İzmit, Yalova, Eskişehir gibi şehirlerine baktığımızda Batı Trakya'lıları Sosyal ve Ekonomik seviyelerine göre belli başlı semtlerde yoğunlaştığını görebiliriz. Zeytinburnu, Küçükçekmce, Bakırköy, Gaziosmanpaşa İstanbul'daki Batı Trakya'lıların yoğunlaştığı semtlere güzel birer örnek.

Ancak son yıllarda farklı göç türleri yaşıyoruz. Daha önceki yazılarımda da dolaylı olarak belirtmeye çalışmştım. Ancak bu kadar açık belirtme fırsatım olmadı hep. Belki anlattığım çerçeveler siz okuyucaların ilgisini başkaya yere çekmiştir. Koca Bekarlık sorunu, Evlilik Korkuları, Stajyer Batı Trakya'lılar gibi…

Bu göç sorunlarından biri 80'li yılların özellikle ikinci yarısından itibaren artan eğitim göçüdür. İskeçe Azınlık Lisesi ve de Celal Bayar liselerinde yaşanan Sınavla eleyip alma, sonra da Tombala yönteminin üstüne bir de 84 (yanılmıyorsam) yılında lise de ki Yunanca Kurul sistemi eklenince, orta ve lise seviyesindeki öğrencilerin büyük bir kısmı azınlık liselerini bırakıp Yunan Liselerine yönelmişti. Hatta ailelerin büyük bir kısmı da ilkokulu bittiren çocuklarını hemen Türkiye'ye ortaokula göndermeye başlamıştı. Amaç daha iyi bir eğitim daha aydınlık bir dünya idi…

Ancak bedeli ağır oldu. O dönemde orta ve liseyi bitiren arkadaşlarımızın büyük bir kısmı Yunanca öğrenemedi. Azınlık Toplumunun "kültürel dokusundan" uzak kaldı. Hatta ve hatta Batı Trakya'ya yabancılaştı. Yılın 3 ayını geçirdiği, aile ile hasret giderdiği bir turizm mekanlı oldu artık Batı Trakya. Bu nesil de bu tür bir yaşam kalıbına alıştı. Sonuçta da arkadaşlarımızın büyük bir kısmı Türkiye'de kaldı. Ya da ailesi Almanya'da olan arkadaşlar Almanya'ya ailelerin yanında şanslarını denemeye gittiler.

Eğitim Göçü dediğim olgu işte budur…Arada bir başka yazılarımın satır aralarında anlatmaya çalıştığım kavram da bu idi.

Bir de Başka bir kavram vardır. Taşradan Kent'e göç. Adına yabancı olduğumuz fakat yavaş yavaş gelişmiş belki de yıllardır süğren başka bir göç olgusu.

Geçen akşam İstanbul'daki Üniversitlerden birinde İşletme'den mezun olmuş liseden bir bayan arkadaşımla 5 yıl sonra buluşup sohbet etme fırsatımız oldu. İskeçe ve Gümülcine'de olamayacak kadar bir havada buluşup yemeğe gittik. (İskeçeGümülcine'de olsaydı herhalde ertesi sabah nişanlandılar diye dedikodusu çıkardı.)

Uzunu uzun konuşup arkadaşların dedikodularını yaptıktan sonra, konu "" ve "". Konularına geldi. Bu arkadaştan biraz bahsedeyim. Türkçe Yunanca, İnglizce, Almanca'sı olan, bu arkadaş şu anda İstanbul'da Türkiye'nin 3 büyük dış Ticaret Şirketlerinden birinde Dış ticaret uzman yardımcısı olarak çalışıyor. Güney Avrupa bölgesine bakıyor. Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz. Maaşını soramadım ama tahminim en az 1500 dolar alıyordur.

Neden İstanbul'da kaldın ? Memleket'te iş bulma şansın çok yüksekti deyince ilginç bir cevap aldım. Sizlerle paylaşmak istiyorum."İstanbul beni çekiyor. İstanbulda sonsuz olanaklar var. İstanbul'da çalıştığın şirkette 1 yıl çalıştıktan sonra iş değiştirebiliyorsun. Kimse bunu ayıplamıyor. Çalıştığın işin türünden sıkıldığında da sektör değiştirebiliyorsun. Her iş değiştirdiğinde de genellikle daha iyi bir maaşla iş bulabiliyorsun! İskeçe'de kalıp da ne yapayım? Muhasebecilik ? Beni sarmadı! Dış ticaret? Nereye kadar? İstanbul'un olanaklarını İskeçe'de bulamıyorsun!

Ulus'ta üç bekar bayan arkadaş kalıyoruz. Lüxümüz yerinde. İskeçe'de yada Gümülcine'de üç bayan beraber kalmayı denersen ilk ayda adın çıkar. Mümkün değil. Oranın yaşamı ile buranın yaşamı arasında dağlar kadar fark var.
Akşamları sinemaya gidiyoruz sözlümle! aynı şeyi İskeçe'de düşünemiyorum bile."

Bu arada ""'e gelince hepinizi hayal kırıklığına uğratacağım. o bir Selanik göçmeni. Neyse yine de Selanik. Ama işin kötü terafı söz konusu arkadaş memleketin erkeklerinden hayal kırıklığına uğramış durumda. "İncelik, nezaket yok siz memleketin erkeklerinde…" diyor

Muhabbetimizden bir bölümünü sizlerle paylaşmamın amacı size üçüncü bir göç olgusunun ipuçlarını vermekti. Biz Batı Trakya'lılar bir de taşradan kente göç yaşıyoruz. Hep varmış. Doktorlarımızın dişhekimlerimizi bir kısmı da aynı sebepten dolayı memleketten kente göç etmişler. Baskılardan kaçmak a var temelinde tabi ki. Ancak bir de büyük şehirde daha iyi iş bulma imkanları, olanakları da var. Kariyer yapma isteği de var. İş hayatında yükselme isteği de var. Ama bu insanlar genelde büyük şehirlerde sivriliyorlar. Yaşadıkları ortamda geldikleri köyün havasını bırakıp birer kentli oluyorlar. Kendi köylüleri tarafından yadırgansalar bile.

Bu tür değerli, insan kaynağı da, insan topluluğu da Türk vatandaşına geçip Kentli oluyorlar. İstanbul'lu değil. Bu tür insanlar basklıların farklı bir boyutunu yaşıyorlar. Gelişememe, dar çerevelerde kalma sıkıntısını yaşıyorlar. Bundan dolayı da köyde kalıp "kocasının koyduğu sınırlar arasında" ev hanımı olmak istemiyorlar.

Yıllarca aldıkları kaliteli eğitimin kendilerine kattığı değeri Batı Trakya'da harcamak istemiyorlar. Bundan dolayı da Batı Trakyalı'lık kimliklerinin yanısıra bir de kentli kimliği alıyorlar. Kentli oluyorlar. Tahmin ediyorum ki Londra'da, Bonn'da, Roterdam'da, Sidneyde, İsanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, İzmit'te, Eskişehir'de bir sürü bu gruba giren Batı Trakyalı'lar var.
Okulların bittiği, ve mezuniyet gününün yaklaştığı, tek tük iş tekliflerinin gelmeye başladığı bir zamanda şöyle bir etrafıma bakıyorum da son yıllarda üniversite'den mezun olup ta memlekete dönmek isteyip te, yunancası olmasına rağmen dönemiyen insanların sayısı hiç te azımsanacak değil.

Eğitim Problemlerimizi değerlendirirken süreci değil, sonucu düşünmek gerekir. Şu andaki eğtim probemlerimze çıkardığımız sonuç-çözüm Batı Trakya'dan göç'ü destekliyor. Önüne ne kadar engel çıkarılsa da…

© 2011 Mehmet Dükkancy. Tüm haklary saklydyr. | Yasal Uyary | Yleti?im