28 Şubat 2001
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur zaman içinde Türk Birliklerimiz resmi iken, Türk olmak ayıp değilken bizim memlekette çok güzel bayram eğlenceleri yapılırmış.
Vakit o vakit ki, kimsenin cebinde cep telefonu yokmuş. Hatta evlerdeki sabit normal telefonlar bile zor bulunurmuş. Kimse internet nedir bilmezmiş. Web sayfası, chat yapmak, mailleşmek nedir kimsecikler bilmezmiş. Hani bugün hepimizin seyretmekten gına geldiği Televizyona bile bazı daha büyük ağabeyler, "resimli radyo” dermiş.
O dönemin yakışıklı delikanlıları, "yere bakan yürek yakan” hatunları ziyarete giderken babalarının arabalarını öyle kolay kolay alamazlarmış. Alamazlarmış çünkü çoğunun babalarında araba yokmuş. Eh biraz durumu iyi olanların birer motoru varmış. Motor dediğim de öyle "papaki” falan değilmiş. Hani siz gençlerinin pek yetişmediği, ağır gürültülü Zundap, motorlar varmış. Bu motorların üstünde yakışıklı, uzun yakalı ağabeyler üşümesin diye de deriden pardösüler giyerlermiş.
O dönemlerde kafeterya nedir bilinmezmiş. Öyle ben bu akşam kız arkadaşımla, erkek arkadaşımla, sevgilimle kahve içmeye gideceğim deyip evden çıkılmazmış. Evin gül gibi hatunları, gönüllerini yakan delikanlıları, mahallelerdeki piyasalarda ancak görebilirlermiş. Hele parti yapmak nedir hiç bilinmezmiş.
Hah işte bu vakitlerde çok güzel de eğlenceler yapılırmış. Bu dönemlerde İskeçe Türk Birliği'nin Gümülcine Türk Gençler Birliğinin çatısı altında Aile Geceleri yapılırmış. Bu aile gecelerinde de Birliklerin folklor grupları birer gösteri sunarmış. Sanat müziğinden seçme türküleri, azıcık ta olsa çalışmış, amatör korolar söylermiş. Gecenin hatırası niyetine birer çekiş yapılırmış! Hatta bazen müzik hocalarının yetiştirdiği, lise öğrencilerinin koroları sahne alırmış. Amatör öğrenci grupları sahneye çıkar, profesyonel sanatçılara taş çatlatacak güzellikte şarkı söylerlermiş.
Öyle bir vakitti ki... Öyle günler di ki... Galip ağabey akordeon çalardı. Henüz politikaya fazla bulaşmamıştı. Hani Grup Değişim var ya, o gençler daha yeni yetme delikanlılardı. Arada bir fıkralar söylenirdi. Küçük küçük skeçler yapılırdı. Birliklerde çalışan gençler bu aile gecelerini organize ederlerdi. Bu aile geceleri yılda iki defa yapılacağı için hazırlıklarında büyük emekler harcanırdı. Gençler halk oyunları, korolarda çalışır, kendi becerilerini sergilerlerdi. Hem dostlar birlikte eğlenir hem de dayanışma havası yaşanırdı. Bunun daha da güzeli bu gecelere, belediye başkanları, valiler gelir, birliklerimize şeref verirlerdi. Her şey bir tarafa, bu eğlencelerden de birliklere küçük bir miktar da olsa bir gelir kalırdı.
Hoştu, bir hoştu o günler!
Tabi biz yeni yetme kızanlar olarak hep şikayet ederdik analar babalar geliyor diye... Biz hep gençlik partiler yapmak isterdik. Sadece gençler gelsin isterdik. Gençlik partileri de yaptıydık daha sonraki yıllar. Ancak üzücü ki, bu sonraki yıllarda Aile Geceleri, yapılmaz oldu. Unutuldu gitti. Uzun zaman önce de yapılmadı. Neden bilmiyorum? Unutldu gitti? Pek arayıp soran da olmuyor? Yepyeni fikirlerle güzel organizasyonlarla ortaya çıkanlar da olmuyor.
Şimdi genç dostum üzülüyorum... Bir iki defa sizin yeni, modern, post-modern daha doğrusu postu modern eğlencelerinize geldim. Beğenmedim doğrusu... Eğlenmek herkesin hakkı. Ama insanın eğlencesi de insan kültürünün aynasıdır. Yunanca'nın Arabeski, Türkçe'nin arabeski, Yabancı müziğin Techno-arabeskini dinliyorsunuz. Ve bununla eğleniyorsunuz...
Üzülüyorum.
Nende bu kadar içi boşaldı bu eğlencelerin. Üzülüyorum! Ama umutluyum, çünkü:
"...
her şey kendi dilince konuşur
karanlık örtse de üstünü
gecede devam eder renk
ağcın dalında rüzgarda
her şey kendi rengince konuşur!'*
Hadi hadi! Size mutlu bayramlar! İyi eğlenceler!
* Yeşil, Can Yücel