25 Temmuz 2000
Tebrikler yeni üniversiteliler... Kızanlar tebrikler!!!
Temmuz ayının ikinci haftası içinde YÖS 2000 sonuçları açıklandı. Çevremde çok da fazla sınava katılan insan olmamasına rağmen, bazı arkadaşlar, bazı arkadaşların kardeşleri vardı. Dolayısıyla bu yıl da kenarından köşesinden olsa da YÖS le ilgilendim yine de...
İlgilenirken, üniversiteye girişimi hatırladım... Güzel ama çok tatlı heyecanlardı... Bu yeni kazanan arkadaşlara dolayısıyla da ailelerine bir iki çift sözüm olsun istedim. Üniversite yıllarını son derece dolu dolu yaşamış bir insan olarak... Dolu dolu yaşamış olmanın faydasını da, zararını da görmüş bir insan olarak... Asıl hitap ettiğim gençler olduğu için anneler babalar da paylarını alsınlar, kendilerine göre yorumlayarak...
Tebrikler arkadaşlar... En güzel yıllarınızı yaşayacağınız bir döneme giriyorsunuz... Hem yaş itibarı ile hem de üniversite öğrenciliğinin getirdiği engin hoşgörü itibarı ile.
Size tavsiyem hayatınızın bu dönemini çok iyi değerlendirin. Çok ama çok iyi değerlendirin. Oturun şimdi daha yolun başındayken bir hesap kitap yapın ki, yıllar sonra üniversite bittiğinde sudan çıkmış bir balığa benzemeyin. Aman ben onu yaşamadım, bunu yaşamadım diye içinizde kuruntularınız kalmasın, yarım kalan buruk kalan bir bölüm kalmasın.
Ama bunun için size bir iki açıklama yapmama lazım. Herşeyden önce şunu analamanız lazım:
Üniversite sadece bir meslek okul değildir. Yani üniversite de size sadece bir meslek öğretilmiyor. Tabi ki işletme okuyan işletmeci olacak, tıp okuyan doktor olacak, Türk Dili ve edebiyatı okuyan öğretmen olcak, hukuk okuyan avkat olacak... Ama bütün mesele bu değil arkadaşlar... Bütün mesele sadece bir meslek sahibi olmak diye düşünüyorsanız, üniversiteli yıllarınızın sonunda sudan çıkmış bir balığa benzersiniz. Elinizde kapı gibi bir diploma olur, ama siz kendi hayatınızda ne yapacağını bilemeyen, son günlerde Teoman'ın dediği gibi "kayıp bir bavul olursunuz hava alanında...”
Üniversite insanın yaşamını geliştirebileceği, ufkunu açabileceği, dünya görüşünü genişletebileceği bir yaşam biçimidir. Evet yanlış duymadınız. Üniversitenin çok önemli ikinci boyutu da budur. Üniversite ortamı size bunları da sunuyor. Kültürünüzü, kendi kişiliğinizi geliştirebileceğiniz bir ortamdır. Bir zaman dilimidir. Bir fırsatlar dünyasıdır. Çok önemli bir mesele bu... Ufkunuzu açmak... Bilinçlenmek... Medeni cesaret kazanmak... Mantıklı düşünebilmek... Lagaluga değil de kendinizin de çevrenizin de işine yarayabilecek düşünceler üretebilmek... Mesleğiniz ne olursa olsun...
Ama şunu da unutmamak gerekir... Her şeyden önemlisi ders çalışmak... Bölümünüz ne olursa olsun.. Nereyi kazandıysanız kazanın...Artık lise bitti... Göreceksiniz, lisedeki matematik bilginiz, ilk dersteki ilk 25 dakikada bitecek.. Artık siz artık yepyeni şeyler öğreneceğiniz bir öğretim, eğitim kurumundasınız... Dolayısıyla oturup ders çalışmanız gerek... Sizi destekleyecek olan ailenizin, anne, babanıza karşı, size üniversitelerinde okuma fırsatı tanıyan ülkeye karşı en büyük sorumluluğunuzdur bu... Ders çalışmak... Okulunuzu bitirmek için sıkı sıkı sarılmak...
Ders çalışın diyorum ama unutmayın ki ders çalışmanın yanısıra sosyal hayat ta çok önemli üniversite ortamında... Sosyal hayatı biraz daha açmak istiyorum...
Arkadaşlar fırsatınız olursa gezin. Bol bol gezin... Üniversitelerin tümünde bir haftalık tatillerde ucuza bir hayli ucuza öğrenci turları vardır. İşte bu turlara katılın... Bodrum, Antlaya, Maramaris gibi bol bol gezin. Hatta bütçeniz iyi olursa Yunanistanı da göremdiyseniz mutlaka görün.. Mutlaka bir Atina, Selanik görün... Bunun yanısıra da mutlaka bir İstanbuldan geçin, Mutlaka bir Anakara'yı da görün.
Fırsatınız oldukça tatillere gidin... Daha sonraları yaşlar geçince gidip görmeniz zor olacak yerleri gidip bir görün.
Hangi üniversite de hangi bölümde olursanız olun sosyal faliyetlere katılın. İlginizi çeken paneler konferanslar izleyin. Bilginizi arttırın. Sevdiğiniz sanatçıların konserlerine mutlaka en az bir kere gidin. Bütün büyük şehirlerde festivaller vardır. Tiyatro, müzik, caz, sinema, festivallerine kesin katılıp izleyin... Başta kitap fuarları olmak üzere fuarlara katılın...
Öğrenci kulüplerine katılın. Üniversitenizde mutlaka öğrenci kulüpleri, toplulukları, vardır. Zevkinize hitap eden ilginizi çeken konularda mutlaka bir kulübe katılın... En azından etkinliklerine gidin... Zamanınız, keyfiniz varsa aktif olarak çalışmayı da deneyin. Kimbilir belki de o heyecanla günün birinde kendinizi bu kulüplerin birinde yönetim kurulu üyesi, yada başkan olarak da görebilirsiniz. İşletme kulübü, radyo topluluğu, münazara kulübü sinema topluluğu, tiyatro grubu, edebiyat topluluğu, şiir grubu, folklor kulübü, hikaye grubu, gezi kulübü, çağdaş dans kulübü, müzik kulübü, Türk Sanat Müziği Grubu, rock müziği korosu, vokal dersleri, solfej dersleri, gibi bir etkinliğe mutlaka katılın... Güzel sanatlara olan ilginiz varsa, hangi dalda olursa olsun mutlaka katılın...
Memlekete dönmeyi düşünüyorsanız GAT'a üye olun. Genç Akademisyenler Topluluğu içinde etkinliklere katılın. Memleketimizde olan biteni anlamaya çalışın. Memleketimizdeki yaşam düzenini anlamay çabalayın.
Eğer spora meraklıysanız, meraklı olduğunuz dalda üniversitenizin, fakültenizin bir spor kulübünde oynayın. Ya da en azından atletizim takımına katılın. Eğer iyi bir sporcuysanız emin olun ki gün gelir üniversiteler arası bir turnuva ile üniversitenizin formasını giyme gururunu taşırsınız... Ama kahve kenarlarında tavla, OK oynayarak göbek büyütüp, ense kalınlaştırarak beyin sporu yapıyoruz diye kendinizi avutmayın! İçkili memleket muhabbeterinden de pek medet ummayın!
Okuyun arkadaşlar... Bol bol kitap okuyun. Bol bol dergi okuyun. Gazete okuyun. Gündemi takip edin. Okuduklarınızı da arkadaşlarınızla paylaşın. Gerekirse tartışın. En önemlisi de fikir üretmeyi deneyin. Bildiğiniz konuarda fikir üreten bir insan olmak için çabalayın. Yeni fikrler üreten bir insan olmak için çaba gösterin. Eleştirin. Gerektiğinde eleştiren bir insan olun. Karalayan değil, laf salatası yapan da değil. Eleştirebilen, eleştirel düşünebilen, yapıcı eleştiriler ortaya koyan gelişmeye açık bir insan olmak için çabalayın. Ama samimi olun. Eleştirilerinizde ürettiğiniz düşüncelerde samimi olun.
Geyik olsun diye sadece küçük çevrenizde kendi egonuzu tatmin etmek için değil, topluma bir değer yargısı katmak ya da var olan bir değer yargısını geliştirmek için, düşünce üreten bir insan olun.
Bir de en önemlisi Batı Trakyayı unutmayın. Memeketimizi unutmayın. Unutmayın ki size buralarda ihtiyaç var. Düşünen, söz sahibi, düşünce sahibi insanlara bu memleketin ihityacı var. Ancak hr ne kadar büyük kent insanı olmayı öğrenseniz de, köy, kasaba kökeninizi yadırgamayın. Dönme yi düşünseniz arzulasanız da olmazsa da bulunduğunuz yerden Batı Trakya ile ilgilenin..
Bu memleketin size, genç dimağlara her zamandan fazla şimdi daha da ihitiyacı var.