Nede olsa biz ve daha nice dağılmış dostların köklü ve yıllardır binlerce kavgaya rağmöen kopmayandostuğu İskeçe Azınlık Lisesi'ne 88 yılına dayanıyor. Söylemesi kolay görünse de aradan 10 yıl geçmiş. Tam on yıl Tam on yıl önce bir araya gelmiş ve sıkı bir dostluğun temelini atmıştık. Hem de lisemizin öğrenci sayısının azalmaya başladığı o yıllarda
O yıllarda ki, aniden lisede sınıf geçme sistemi değişmişti. Artık yıl içinde okuduğumuz Türkçe Fizik, Kimya, Matematik dersleri'ni yıl sonunda Yunanca olarak tanımadığımız bir kurula verecektik. Demişlerdi ki o yıllarda bütün özel okullarda sınıf geçme sistemi değişmiş, biz de bu yeni sisteme dahilmişiz. Fakat her ne hikmetse sistemin uygulanış biçiminden diğer özel okulların pek bir rahatsız olduğunu duymamıştım hiç bir zaman. Sonuçta iki ya da üç yıl içinde lisemizin 100 kişiye yakın bölümü 22'ye düşmüştü.
İşte o 22 kişik liseden mezun olanlardan biri de benim. Lise 1 de 9 kişi, lise 2'de 4, lise son da da 3 kişi kalmıştık (!) Ondan dır ki mesleğim dışı olmasına rağmen "Azınlık Eğitimi" her zaman ilgi odaklarımdan biri olmuştur. Çünkü ben de bu ilginç sistemin bir ürünüyüm. Bütün başarılarım ve başarısızlıllarımla
İşte o yıllardan birinde lise 2 de olduğumuz 1988 başlarında bütün lise kayanşamaya başalamıştık. Gençliğin havasında, biraz doğum günü partileri, biraz aşklarımız sevdalarımız, biraz az kalmış olmanın bie yüklediği "Özel olma" misyonu biraraya gelmiştik. Kocaman bir Grubumuzu olmuştu. Lise 3ten Mehmet (1), Özer, Feyzullah, Gülten, Nurten, Lise2'den Ben Mehmet (2), Nurten, Hatice, Kıymet, Lise1'den Berrin, Hülya, Nalan, Gülay, Gülser, Reyhan, Nihal(?), İsmet, Hikmet, Raif, Hüseyin (çakır!), Oktay, Orhan ve daha hatırlayamadığım diğer arkadaşlar
Tabi bu arada da bizim dostluğumuzun oluşmasına katkıda bulunan hocamız Yorgo'yu da dahil etmeliyim bu gruba. Bu güzel dostluk ağının oluşmasında onun da çok büyük bir katlkısı vardı. Zaten devam eden yıllarımızda o lisden ayrıldı, başka bir lisye tain oldu, biz de ayrıldık. Fakat birçoğumuzun Yorgo'yla dostluğu hala devam etmektedir.
İşte bu yıllarda biz o dönemin gariban liselileri bayağı bir eğlenmiştik. Aslında İskeçe Azınlık Lisesi öğrencileri olarak toplumda hissedilir bir saygınlığımız vardı. Ne de olsa bizim azınlığın lisesini ayakta tutan, Gümülcine de o yıllarda olduğu gibi kapattırtmıyan gençlerdik. Bu bakımdan ayrı bir havamız vardı. O yıllarda yıl içinde 5 tane sabah gezimiz vardı. Çıkardı lise 3'ler izin isterlerdi, taleplerini bildirirlerdi, Müdürümüz Hamdi Bey' de gerekl diplomatik manevralarını yaptıktan sonra bizi ikna edemiyeceğini görünce gezimiz onaylanırdı. Gezinin tadını çıkaran orta bölüm öğrencileri başka bir havada biz liseliler başka bir havada idik. Gider bir café'ye otururduk. Bazen hocaları da aldığımız olurdu sonra da "geyik" muhabetine dalardık.
Geziler de yetmeyince artık doğum günlerimizi bahane ederek doğum günleri partileri düzenlerdik. Hatta bir çoğumuzun ilk platonik aşkları da o zamanlar başlamıştı. Ama bu 10 yıl öncesini hatırlayınca o yıllarda çok güzel dostlukların temelini attığımızı görüyorum.
Hatta bir dizi değerler de yaratmıştık kendimize. Tartışıyorduk. O delikanlı aklımız, dar dünya görüşümüz, görgü eksikliğimize, tecrübe fukaralığımıza rağmen tartışıyorduk. Hatta öyle bir tartışıyorduk ki
Bir nokta dan sonra da Azınlık Lisesi Öğrenci Derneği Kurmayı bile düşünmüştük. Zamanın İskeçe Türk Birliği Başkanı Sn Kadir Yunusoğlu'nun fikrini bile almıştık. (Yaşlarımızın ortalaması 16 altında idi!!!) Devamında da bazı gerçeklerin farkına varınca vazgeçmiştik. Vazgeçmiştik ama o yıllarda İskeçe Türk Birliği Gençlik Yürütmr Kurulu'nun kuruluşunda çalışmıştık. Hatta ilk panelimizi vermiştik. "Ozon Sorunu!"
Öğrenci derneğini kuramamıştık, ancak buna rağmen bu fikirler bazılarımızı devamında yeni bir Kurumun kurulmasına ilk tohumlar oluşturmuştu. Ne ilginçtir ki Genç Akademisyenler Topluluğu nun kurucularına bakıldığında İskeçe'lilerin çoğunluğu İskeçe Azınlık Lisesi mezunudur.
Bundan dır ki İstanbul'da son üç yıldır buluşan lisemizin ilk mezunlarının bir araya gelip bir mezunlar derneği kuracağından hep umutlandık. Bu hayalimizin bu güne kadar gerçekleşmesini henüz daha göremezsek de çoğumuz hala umutluyuz.
O yıllardan bu günlere canlı olarak iki olay bıraktık.
Birincisi, kurmayı planladığımız İskeçe Azınlık Lisesi Öğrenci Derneği'nin amblemi. Amblemin de ortak bir fikir olduğunu belirtmeliyim. (Amblem) Üç rengi vardı. Kırmızı, Mavi Beyaz. Türkiye ve Yunanistan'ın Bayrak renkleri. Amblemde ilk dikkat çeken de bir barış İşareti ve bir de bir Mum'dur. Barış işareti Barış istediğimizin, mum da toplumda, azınlık ve çoğunluk içinde aydınlık istediğimizin simgesi. Bütün bu anlamları yardan geometrik şekillerde aslında 4 harften oluşuyordu. İ. A. O. L.(=İskeçe Azınlık Ortaokulu ve Lisesi). Amblemi iki hafta'lık bir düşünme sürecinde tasarladıktan sonra bir terziye diktirdik. Diktirdiğimi amblemlerimizi de kolumuza dikmiştik. Böylece kapanmaya mahkum edilen bir lisenin varlığına öğrencileri olarak bir değer katmıştık. Onurlu bir değer. İşin en ilginci de ne biliyormusunuz, kendi kendimize.. Fırlama, için içine sığmayan kişiliklerimizle Tek başımıza düşünerek Yaratıcı düşüncelere üreterek
İkincisi de bir birimize bir söz vermiştik. 9 Eylül 1999 tarihinde yani yüz yılımızın en fazla dokuzlu tarihinde 09-09-1999, akşam saat 09:00'da yıllardır buluşma noktası olan İskeçe Şehir Meydanında Saat kulesinin altında buluşma sözü vermiştik Birbirimizin hayatının nereye doğru akarsa aksın birbirimizi unutmamak için. Çünkü biz onurlu, gururlu şen şakrak bir dönemdik.
İAL bize direnmyi öğretti. Azınlığın yapısını daha lisede iken öğrenmeye başlamamızı öğretti. Dostluğu öğretti. Problemlerimizi aşmak için gruplaşmamız, örgütlenmemiz gerektiğini, ve eziklik lakırdısı üreteceğimize çözüm üretmeyi öğretti. Kızsak ta, birbirimize küfretsek de, yollarımız ayrılsa da birbirimizi sevmeyi öğretti Kimimize az kimimize çok.
İAL'deki kişiliğimizin yoğrulduğu yıllarda, üstümüzde emeği olan bütün hocalarımıza teşekkür ediyor, aramızda olmayanlara da tanrıdan rahmet diliyorum.
Umarım hepimiz 09:09:1999 akşamı saat 09:00daki randevuda saat kulesinin altında, eşimiz, çocuklarımızla, bekarlar nişanlıları, sözlüleri, sevgilileri, hala koca bekar olanlarda kilişikleriyle orada buluşacağız!