14 Aralık 2000
Geçen hafta sonu Pazar Günü Gümülcine KKE Yerel il örgütü, Azınlığımızın eğitim sorunlarıyla ilgili bir panel düzenledi. Panelle ilgili haberi sayfalarımızda bulabilirsiniz. Panelin ardından eğitim sorunlarımızdan çözülmemiş olanları bir toparlama ihtiyacı hissettim. Tabi çok boyutlu problemleri bir tek köşe yazısına toparlamak mümkün değildir. Ancak yine de hatırlatıcı olması mahiyetinde, bir toparlamaya gitme ihtiyacını hissettim. KKE Rodop ilinin etkinliği güzeldi. Ancak biraz eksik kaldı. Hani benim kendi beklentim bu sorunlara biraz daha elle tutulur yaklaşıp, daha elle tutulur çözüm önerilerini gündeme getirip tartışmaktı.
Şöyle bir düşündükçe aklıma gelen çözülmemiş problemleri kısa kısa bir hatırlatmak istiyorum.
İlkokul öncesi Anaokulları başlı başına bir sorun. Her ne kadar Yunan Yönetimi anaokulu açtığını, ve tek tük Türk öğrencilerin bu ana okullarına gelmeye başladığını iddia etse de, başlı başına bir sorun olmaya devam etmektedir. Kısa sohbetlerde bulunduğum birkaç ana okulu dönemindeki öğrenci velisi, Türk öğretmen olmadıkça anaokullarına oğlumu, kızımı göndermem diyor. Hatta SÖPA'lı öğretmen olsa da göndermem diyenler de var. "Allah korusun! Kızımı Yılbaşında Kalanda şarkıları söylemesini, her kliseden geçtiğimizde de stavros yapmasını istemiyorum” diyor bir başka veli. Hakikaten de şu ana kadar anaokul seviyesinde Türkçe ve Yunanca öğretmenlerin olduğu bir program düşünülmüş, ya da tartışılmış değil Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri tarafından. Bundan dolayıdır ki Ana okul ciddi bir sorun. Ve hiç daha ciddi ciddi konuşulmuş bir konu da değil henüz!
Geçen hafta içinde nihayet azınlık ilkokullarımız çağdaş Yunanca kitaplarına da kavuştu! Çağdaş ve yenilikçi kitaplar diyorum. Çünkü o kadar çok emek ve para harcanarak Frangudaki Programı olarak bilinen araştırma programı sonucunda oluşturulan kitaplar bunlar. Türk Azınlık çocuklarına hitaben, Yunanca'yı ikinci dil olarak öğrendikleri bilinci ile hazırlanmış kitaplar. Hayırlı uğurlu olsun diyorum. İnşallah hatasız hazırlanmıştır. İnşallah, problemsiz hazırlanmıştır bu kitaplar. İnşallah ta öğrenci velilerinin tepkisini çekmez bu kitaplar. Kitapların gelmesi vesilesi ile, Türk azınlık çocuklarının Yunanca öğrenme süreci de kolaylılaşmış oldu.
İlkokul eğitimi seviyesinde Türkçe ve Yunanca kitap sorunu şimdilik çözülmüş görünüyor. Binalar konusunda da ciddi bir sıkıntı henüz gündemde değil. Son yıllarda devletin ayırdığı bütçeden yararlanıp okulu tamir edilen köylüler durumdan son derece memnun. Ancak bu devletin bir sadakası değildi! Mecburiyeti idi! Bir sadaka verdik diye övünülecek bir durum da değil!
İlkokul eğitiminde ise ciddi sıkıntı olan iki konu var. Resim, Jimnastik, İngilizce, teknik işler, Müzik gibi derslerin eklenmesi ile, Türkçe derslerinden gitgide daha çok zaman çalınıyor. Gitgide daha çok zaman kırpılıyor. Bu da üzerinde durulması gerekilen bir sorun! Neden Yunanca'lardan kırpılmıyor da Türkçelerden kırpılıyor? Ders Programının işeriği ciddi bir sorun.
İkinci önemli sorun ise SÖPA mezunu öğretmenler. İşini hakkı ile yaptığı için, halkın takdirini son derece kazanmış saygın SÖPA mezunu öğretmenler de var. Sözüm onlara değil! Ama evine gelen bir Türk musluk işçisine "Ben Daskalos'luk yapıyorum Miiyonotiko Dimotiko okulunda!” diyen Türkçe öğretmeninin, öğretmenliğinden de, genel ahlakından da şüphe ederim. Çocukların defterlerine "Bu gün dersimiz Türkçe” yazdıracağına "Bu gün Ters Türkçe!” yazdıran öğretmen ne kadar Türkçe biliyor? "Müdür bey öğrnecim, çişisini altısına yapmış salalım gitsin evisine!” diyen öğretmenin Türkçesi de SÖPA Türkçesidir! Azınlığımızın Türkçesi değil! Bu kadar tepki duyulan bir ortamda, aylık 500.000 drahmi ile "Kiriyos!” olduğunu zanneden, "Trapezaya her gidişlerinde Kiriyos gibi Danyo” aldığını savunan bu SÖPA mezunu öğretmenler ciddi bir vicdan sıkıntısı yaşamıyorlarsa, bunun temelinde, SÖPA daki eğitim anlayışı da yatmaktadır!
Öğretmen sorunu ciddi bir sorun! Belki rakam çok ama kalite erdeyse hiç yok! Bu öğretmenlerin Türkçe dil bilgisi seviyeleri hakkında bir sınav yapılsa, bir çoğu öğretmen bu sınavı geçmez!
Ha bir de Yunanlı öğretmenlere gelelim! Sınıfta adam gibi Yunanca öğreteceğine okulda ayrı Yunan, ayrı Türk tuvaletine ihtiyaç duyan ırkçı niyetli öğretmenlerin bir Türk ilkokulunda ne işleri var? Gitsinler bir Yunan okulunda öğretmenlik yapsınlar! Dolayısıyla Türk öğrenci ile de karşılaşmasınlar. Küçük çocuklara da milli kimlik dersi vermek zorunda kalmasınlar!
Geçelim Orta Lise eğitimi sorunlarına!
Hala liselerimizin yeni binaları yok! Bu akademik yılın da yarısına yanaşıyoruz! Gelecek Eylül ayında, kura usulü azınlık ortaokullarında uygulanmazsa, öğrenciler nereye sığacak? Nerede ders yapılacak? Nerede ders verilecek? Bu çocuklar hangi bahçelerde okuyacak? Acil yeni binalara ihtiyacımız var. Bu konuda da maalesef şimdilik Azınlık okulları ile ilgili çevrelerde pek bir ses duyulmuyor. Eylül Ayında panik çözümler aramak yerine neden şimdiden bir dizi çözüm üzerinde durulmuyor? Daha önce de aklıma gelen bir düşüncemi bir daha tekrar edeyim! Lozan Antlaşmasında azınlığımızın gücü yetmediğinde Yunanistan devletinden yardım istenebilineceğinden bahsediliyor. Yunan devletinden en azından İskeçe Muzaffer Salihoğlu Azınlık Lisesi için yeni bir mekan, yeni bir bina istesek olmaz mı? Neden olmasın? Bütün sistemi ile yeni bir okul değil! Bahçesi ile, spor tesisleri ile, sosyal tesisleri ile yani bir bina istesek!
Celal Bayar lisesinin de arsasına yeni ek sınıflar yapılması için bir proje yapılsa?
Orta ve Lise eğitiminde ikinci bir sorun da yeni öğretmenlerin sorunu! Emekliye ayrılmaya yanaşmış hocalarımızın yerini alacak genç öğretmenler var. Bu genç yeni öğretmenler neden atanamıyor? Sistem nerede tıkanıyor? Nerede bir yamukluk var? Peki bu öğretmen adayları atanmalarını takip ediyorlar mı? Öğretmenlik yapmak için ön hazırlıklarını yapıyorlar mı?
Ciddi bir başka sorun da orta ve lise seviyesi Türkçe Kitapları! Hakikaten bu konu nerede tıkandı? 2001 yılında da hala ortaokul çocuklarının zekası ile dalga geçilmeye devam edilecek mi? Hala insan oğlu aya basmamış mı olacak? Internet bu kadar almış yürümüşken, Mars'ın haritası internet'te yayınlanırken, TürkSat 2A, yada Eurasiasat uydusu'nun fırlatılışı Türk Telekom, ve ALCATEL SPACE şirketinin Web sayfalarından Arian Space'in 137. uçuşu olarak naklen yayına verilirken, evdeki bücürler de bu naklen yayını izlerken biz hala aya yolculuk masallarından mı bahsedeceğiz?
Hadi Yeni kitaplar TURKSAT 2Adan bahsetmesin! Ama yeni kitaplar gelsin artık!
4. ve son nokta da Üniversite eğitimi. Bu alanda da bir dizi eski sorunlar ve bir dizi yeni sorunlar yumağı devam ediyor. Her nedense, Yunan Üniversitelerinde okuyan öğrenciler için herkes bir şeyler düşünür doğru ve yanlış. Ama maalesef ki bu konuda da ciddi bir gözlem, araştırma, inceleme yapamadık bir çok konuda olduğu gibi. Olsun da yorumlarız diye düşünüyoruz. Ancak görünen o ki, Yunan Üniversitelerine girebilen gençlerin büyük bir kısmı eksik bir orta eğitim sisteminden geçtiklerinden dolayı, üniversitelerde zorlanıyorlar.
Ancak genel bir başka gözlem de eskiden Türkiye'deki YÖS sınavına 500 civarında Batı Trakya'lı öğrenci başvururken artık bu sayı gitgide azalmaya başlıyor. YÖS adayları da genellikle orta ve lise eğitimini Türkiye'de tamamlayan öğrencilerden oluşuyor. Genellikle diyorum. Tümü demiyorum!
Sorunlar listesi uzayıp gidiyor. Başta da belirttiğim gibi tek bir yazıya sığacak sorunlar değil. Sadece güncelliğini yitirmeyen sorunlar yumağından bir tad! Çözüm bekleyen sorunlar! İnsanımızın her gün yaşadığı sorunlar! Toplumumuzun geleceğini ilgilendiren sorunlar!