3 Kasım 1998 Pazar
Geçen hafta boyunca televizyonda çeşitli kanlların haber bültenlerinde Varşova'da AGİT Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Topluluğunun Değerlendirme Toplantısı'nın yapıldığını dinledik.
AGİT Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı sonucunda imzalanan uluslararası sözleşme ile oluşturulmuş bir topluluktur. Sözleşmeyi imzalayan ülkelerde yaşanan insan hakları ihlallerinden bahsedilen bu toplantıda azınlığımız da Helsinki Yunanistan Gözelmciliği ve de Amerikan Helsinki Watch tarafından çeşitli metinlerde ve de konu başlıkları altında dile getirildi
Yunanistan Helsinki Gözlemcili'ğinin yayınladığı raporları Batı Trakya Ofisi geçen hafta sonlarında, ilgili kurumlara, Milletvekillerine ve de basına dağıttı.
Dağıtılan basın bülteninde hepimizin aslında bildiği belki de hayatımızın bir parçası olan olaylardan bashediliyor.
Abdülhalim Dede'nin Işık Radyosu ile ilgili yaşadığı macera ifade özgürlüğü kısıtlaması alanında yaşadığı sıkınıtılar arasındadır. Bunun yanısıra da 10 Ekim 1998 Cumartesi akşamı İskeçe'nin yasak bölgesinde Hürrüyet Haber Ajansı Muhabiri Lütfü Karakaş'ın adaylardan Mücahit Dükkancı ile kısa bir süre göz altına alınması yasak bölgenin aslında hala geçerli olduğunun bir göstergesidir. Bunun yanısıra da bir gazeteci'nin çalışması kısıtlanması da ifade özgürlüğü kısıtlanması anlamına gelmektedir.
AGİT Raporunun yanısıra yeri gelmişken Hürrüyet Haber Ajansı Muhabiri Lütfü Karakaş'ın yaşadığı serüvenin yankılarına biraz daha aktarmaya devam edeyim. Seçimlerin bitmesinden sonra IFEX Uluslararası İfade Özgürlüğü Kurumu tarafından da internetteki dünya çapındaki listesinde yayınlandı. Devamında da aynı konuyu Fransız Haber Ajansı da gündeme getridi. Bu iki kurumun haberi gündemde tutmasından sonra da Sınır Tanımayan Gazeteciler Kurumu da Kamu Düzeni Bakanı Romeos'a bir mektup yazarak yasak bölgeyi sorgulayıp bir gazetecinin çalışmasının kısıtlanaması istine dikkat çekti İşin daha da önemli bir boyutu aynı mektup, Başbakan Simitis'e, Dış İlşleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları, İfade Özgürlüğü , Gazetecilik camiası ve de Avrupa Birliği parlamentosu ile Avrupa Konseyinin çeşitli kuruluşlarına da gönderildi
Uzun zamandır yasak bölge konusu gündemde değildi
Ancak anlaşılan bu gelişmeler sonunda yine gündeme geldi
AGİT Raporuna yine geri dönelim. Azınlık hakları kıstlamaları ile ilgili raporda da azlında şu sıralar göncel olan olaylardan bahsedilmiş.
İskeçe Türk Birliği'nin "Türk" Kelimesi ile ilgili davanın İstinafı'nın 6 Kasım'da dinleneceği, Mehmet Emin Aga'nın Seçilmiş Müftü olarak imzaladığı duyurulara açılan davalar, öğretmen Rasim Hint hoca'nın öğretmenlik yaptığı okula "Türk Oklulu" dediği için aldığı görevden uzaklaştırma davası, Türk kimliği'nin ısrarla tanınmaması, Türk dernekleri'nin mahkemeler tarafından kapatılması, raprolarda belirtilen sorunlarımız arasındadır.
Önemli olduğunu düşündüğümden dolayı rapordaki metnin bir bölümünü sizlerle paylaşmayı uygun gördüm.
"...Azınlığın kendini türk olarak tanımlaması yasadışı sayılmakta ve cezai işlemlere yol açabilmektedir. "Türk" dernekleri dağıtılmıştır. 1987 yılında Yunanistan Danıştay Mahkemesi "Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği" ve de "Gümülcine (Komotini) Türk Gençler Birliğini" geri dönülmez bir şekilde kapatmıştır. 6 Kasım 1998 tarihinde Komotini İstinaf mahkemesi İskeçe Türk Birliğinin kapatılması ile ilgili İstinaf'ı dinleyecektir. 1996 yılında öğretmenlik yaptığı okula "Azınlık Okulu" yerine "Türk Okulu" diyen Rasim Hint Temmuz 1998 de 1 yıllık uzaklaştırma cezasına tabi tutulmuştur. Aynı sebepten dolayı Rasim Hint 1996-1998 akademik yıllar boyunca görevde bulunduğu okuldan uzaklaştırılıp İskeçe (Xanthi) nin dışında dağlık bölgelerde öğretmenlik yapmaya göderilmiştir.
Uzun yıllardır Yunanistan dışında yaşayan Yunan Etnik kökenine ait olmayanların keyfi olarak vatandaşlıktan çıkarıldığı Vatandaşlık Yasasının 19. Maddesi Haziran 1998 te iptal edilmiştir. 1955 yılındaki uygulamaya sokulmasından iptal edilişine kadar büyük bir kısmı Türk kökenli, 60.000'e yakın Yunan Vatandaşı vatandaşlığı kaybetmiştir. Bu vatansızlardan 1000 cıvarında insan halen yunanistanda yaşamaktadır. (Yunanistan Dış İşleri Bakan Yardımcısı Yannos Kranidiotis 27 Ekim 1998 tarihinde kurumumuza yaptığı açıklamada bu rakamı 500 cıvarında tahmin etiklerini belirtmiştir.) Söz konusu 1000 kişi, Yunanistan'ın 1954'te imzaladığı ve de 1974 te onayarak, iç hukuka geçirdiği, Birleşmiş Milletler Vatansızların Statusu ile İlgili sözleşmeden doğan haklarını kullanamamıştır. Nihayet Ocak 1998 de Helsinki Yunanistan Gözlemciliğinin ve diğer bazı Sivil Toplum Kuruluşlarının ve de Türk Azınlığının temsilcilerinin süre gelen baskıları sonucunda 150'ye yakın vatansızlara bir dizi güncel haklardan yararlanmalarını sağlayan kimlik ve yolculuk belgesi (pasaport) vermiştir. Fakat Ağustos ve de Eylül 1998 tarihlerinde devlet benzeri kimlikleri almak için yapılan dilekçeleri almayı dahi redederek kanunun uygulamamıştır. Bunun yanısıra da 19. Maddenin iptali geri dönüşlü olmadığından dolayı sözkonusu vatansızlar vatandaşlıkların geri alamamıştırlar. Vatansızlar belki de geleneksel demokrasilerle yönetilen bir ülkede yaşayıp da kendi ülkeleri tarafından vatansız bırakılan tek insan topluluğudur.
1990'da geçen bir yasa azınlığın iradesine rağmen devlete müftüleri tayin etme yetkisini vermiştir. Bu gün İskeçe (Xanthi) ve Gümülcine'de (Komotini) de ikişer müftü bulunmaktadır, bir seçilmiş bir de tayin edilmiştir. Seçilmiş müftüler yayınladıkları duyurularda Müftü sıfatını kullanadıklarından dolayı, makamı hakksız kullanmadan dolayı defalarca mahkemelere sürülmüşlerdir. İskeçe (Xanthi) deki Mehmet Emin Aga bu güne kadar çeşitli mahkemelerde79 aya varan süre ile cezalandırılmıştır. 1998 tarihinde de aleyhine 2 mahkeme daha gündemdedir. Bu güne kadar M.E. Aga 6 ay hapis yatıp cezalarının diğer kısmını ödemiştir. Bu mahkemeler dini özgürlüklerin ve de ifade özgürlükleri'nin kısıtlandığı anlamındadır."