Fuar Organizatörü, Gezgin, Şiir, Yazı,
İskeçe, Boğaziçi, Antalya, İstanbul!
Önceki Ymaj
Sonraki Ymaj

SİTEDE ARA

 

 

 

 Agoras Fuarcylyk

 Agoras Fuarcylyk

 

SOSYAL MEDYA

Facebook'tan Takip EdinFollow us on TwitterBizi Linkedin'de takip edinBu siteyi favorilerinize ekleyin

UNUTULAN İSKEÇE

acı bir ifade değil mi unutulmuş olmak. Hatırlanmamak. Akıllardan silinmiş olmak. Planlarda bulunmamak. Kaderine terkedilmek. Kendi haline bırakılmak.

Bu Şubat tatilinde Ramazan Bayramını da birlikte kutladık. Ramazan Bayramı boyunca aile büyüklerini ziyaretler esnasına doğal olarak , üniversite son sınıfa gelen bir öğrenci olarak bütün aile büyüklerinin ortak sorusu vardı.

"Bitiyor hayırlısıyla. Askere de gideceksiniz hayırlısıyla. Eee… koca adamlar oldunuz. Senin bölümün İşletme idi değil mi? Evladım ne düşünüyorsun hayırlısıyla. Muhasebe bürosu mu açacaksın? Ne yapacaksın?"

Bu soruyla o kadar fazla karşılaştım ki, herkese de ayrı ayrı açıklama yapmak kolay olmuyordu. Bazısı İşletme mesleğini bilmiyordu. Bazısı İşletme mesleği ile ne yapıldığına dair bir fikir sahibi değildi. Bazıları parlak fikirlere şüphe ile bakıyordu. Bazıları da garip garip yüz ifadeleri kullanıyordu. Sanki İskece'de yaşamaktan bahsetmiyormuşum gibi.

Bu bağlamda ben de hem yaşlılar ne düşünuyorlar bağlamında, hem de İskeçe'de yaşamamla ilgili olarak ne tür tavsiyelerde bulunuyorlar gibilerinden hep onlara sormaya karar verdim. Sorum da şu oldu: "Siz bana İskece'de ne iş tavsiye edersiniz? İskeçe'de ne eksik ? İskeçe'de ne yapılır?" Hatta yeri geldiğinde Gümülcine'deki bazı ortamlarda da aynı soruya, bazen soruları sormadan cevaplar aldım.

Bu sözkonusu cevapları sıraya dökünce de güzel fikirlerin yanısıra İskeçe'de oturanlardan sitem, feryat kokan tavsiyeler aldım. Bu tavsiyelerden bahsetmek istiyorum. Fakat bahsederken de bu fikirleri ya da bu sözleri söyleyen insanları, kimlikleri ile açığa çıkarmamaya karar verdim. Bunun sebebi de, söz konusu tavsiyeler bana yönelikti. Bu soruları sorarken aklımda belirli bir anket yapma düşüncesi de yoktu. Böyle bir yazı yazma düşüncesi de... Bu yazı, gelen cevaplerın içeriğinden olustuğundan ve sözkonusu fikirlerden bahseden insanlardan da izin alma fırsatım olmadığından fikirlerinden bahsederken kendilerinden bahsedemiyorum. Bu şekilde kendi açımdan tutarlı davranmış olduğumu düşünüyorum.

Görüştüğüm insanların hepsi aile çevresinden değildi tabi ki, bunların bir kısmı da toplumumuzun önde gelenleri ya da toplumda tanınmış insanlardandı. Aralarında iki doktor, üç politikacı, iki yazar, üç ilkokul öğretmeni, iki usta işçi, üç esnaf, bir fen bilimleri mezunu, iki ingilizce öğretmeni vardı. (Kimliklerini koruma uğruna mesleklerini biraz yuvarladım. Tahminleriniz sizi pek bir yere götüremeyeceğinden üzgünüm.)
Biraz yukarıda da belirttiğim gibi bu insanlarla muhabbetimizde bu dostlar, büyükler kişisel anlamda bazı tavsiyelerde bulundular. Şunu yap ya da bunu yap diye. Bu tavsiyeleri doğal olarak onların da bir yerde bir özlemini yansıtıyordu. Ancak ben bu tavsiyelerinden değil de, bu tavsiyeleri vermelerine onları iten sitemlerinden, umutlarından, ve farkına vardıkları eksikliklerden bahsetmek istiyorum.
İskeçe'li ağabeylerin dostların en büyük sitemlerinden bir tanesi, azınlığımızı temsil eden kurumların çoğunluğunun Gümülcine de olması. İskeçe'de bulunan kurumların çok az olması. Bu sitemi hemen hemen herkes belirtiyordu.

İskeçe'de kurumlarımızdan İskeçe'ye has tek bir İskeçe Türk Birliği var. İskeçe Türk Birliği yaptığı etkinliklerle dikiş nakış kursu, arada bir müzik dersi, lise öğrencilerine bedava dersler, folklor dersleri, kadınlar kolu, kütüphane, Gençlik Yürütme Kurulu gibi etkinliklerle İskeçe'deki sosyalleşme, toplumsal etkinliklerde bulunma ihtiyacını bir yere kadar karşılıyor.

Ancak bundan 7 yıl kadar önce İskeçe'deki Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği'nin binasının satılması ve Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği İskeçe Şubesinin çatısız kalmasıyla öğretmenler de İTB çatısı altına taşındılar. Bu taşınma süreci; halktan işçilerden bazıları için iyi olduğu belirtiliyor, "Halkla daha içiçe girdiler, kendi sırça köşklerinden çıkarak, kulübe halkına arasına kaynamak zorunda kaldılar" diyor konuştuğum halktan usta işçiler. Ancak kişisel olarak bu görüşe, haklılık payı olsa da fazla katılmıyorum. Çünkü sonuçta kaybolan yer, bir kurumun çatısıdır. Başka bir öğretmenin de söylediği gibi "Gidip muhabbet edecek farklı bir kapı, memleket haberleri dinleyebileceğimiz, bir kahve içip değerlendirmeler yapacağımız farklı bir çatı kaybedilmiştir." Bir de etkinlik düzenlenebilecek, faaliyet yapabilecek bir ofis kaybedilmiştir.
Dolayısıyla, bugün İskeçe'deki bütün sosyal etkinlik ihtiyacını tek bir kurum; İskeçe Türk Birliği karşılamaya çalışmaktadır.
Tabi, bunun yanısıra da İskeçe'deki dinsel hayatı koordine eden bir de vaizlerin buluşma yeri Vaaz ve İrşaat Heyeti'nin Ofisi bulunmaktadır. Halkın Seçtiği Müftü Mehmet Emin Ağa'nın kaldığı evin altında bulunan bu ofiste, her müslüman toplumda olduğu gibi; imamların, vaizlerin, müezinlerin, dini hayatla ilgili muhabbetlerinin yapıldığı, vaaz programlarının belirlendiği bir buluşma noktasıdır. Tabi, bunun yanısıra da, halkımızın dindar insanlarının uğradığı bir sohbet ortamıdır.

Bunun yanında, aralarında okumuş cahillerin yanısıra, iyi niyetli genç cevherlerin de bulunduğu SÖPA'lı öğretmenlerin derneği de bulunmaktadır. Ancak, onlar da; geçirdikleri eğitim süreci, toplumda yarattıkları sansasyon, bir kısmının da toplumumuzun milli kimliği üstünde oynanan oyunalara alet olduklarından dolayı, henüz toplum huzuruna çıkıp bir etkinlik düzenlememişlerdir. Belki de kendilerini henüz böyle bir etkinliğe hazır hissetmemişlerdir. Fakat toplumumuzun "ilkokuldaki eğitimini" onlara teslim etmeye hazırlandığımız bu günlerde, onların da kendi çizgilerini netleştirerek toplumun huzuruna, etkinliklerle çıkmalarının zamanı geldiğine inanıyorum. Bu düşüncelerim, aslında hem İskeçe'de hem de Gümülcine'de bulunan SÖPA mezunu öğretmenler için geçerlidir.

Gelelim Gümülcine'ye. Gümülcine'de ortam çok daha farklı. Batı Trakya'da 2 milletvekilimizin yanısıra, halkımızı temsil eden kurumların çoğunluğu buradadır.

Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği, 1987'deki "Batı Trakyada Türk olmadığını belirten" danıştay kararıyla resmen kapatıldı. Ancak Resmi açıdan kapalı olmasına rağmen; toplum önünde, toplum huzurunda meşrudur. Aradan 11 yıl geçmiş olmasına rağmen; etkinliklerini, en az düzeyde olsa da devam ettirmektedir. Bunun yanısıra, Gümülcine 'de bir binaları bulunmaktadır. Batı Trakya Azınlıği Yüksek Tahsilliler Derneğinin sahibi olduğu bir binayı kullanmaktadır. Bu bina içinde bir dikiş nakış kursu bile düzenlenmektedir. İskeçeli bir öğretmenin dediği gibi: "en azından Gümülcine'ye gittiğimizde ziyaret edecek bir çatımız bir ofisimiz var. Oturup, Batı Trakya'nın farklı köylerinde olup biteni öğrenebileceğimiz yerimiz var.

Bunun yanısıra, Gümülcine Türk Gençler Birliği; geniş salonuyla, bahçesiyle, basket sahasıyla, çalışma odalarıyla; gençlerin katıldığı takdirde, Gümülcine'deki gençlere yönelik bir ihtiyacın en azından önemli bir bölümünü karşılayabilecek bir büyüklüktedir. Zaten, Azınlık Danışma Kurulu'nun, DEB partisinin ya da diğer bazı kurumların sergileri, toplantıları Gümülcine Türk Gençler Birliği salonunda yapılmaktadır. Ancak benzeri büyüklükte bir salon, bir bahçe ve bir basket sahası İskeçe'de bulunmamaktadır.

Bunun yanısıra, Dostluk Eşitlik Birlik Partisi'nin ofisi, Gümülcine'de bulunmaktadır. Rahmetli Dr. Sadık Ahmet'in eski muayenehanesi, devamında da Siyasi Bürosu, en son hali ile de DEB Partisinin merkezi Gümülcine'de bulunmaktadır. Burası da başka bir kurumdur. Yerel haberlerin kesişme noktası, partinin haberleşme örgütü, yazdan itibaren kurulma aşamasında olan Gençlik Kolu'nun uğrak yeri ve çalışma ortamıdır. Ancak DEB Partisinin benzeri bir ofisi İskeçe'de bulunmamaktadır. Oysa İskeçe'de oturan yöneticileri, kayıtlı üyeleri vardır. Ancak ne rahmetli Dr. Sadık Ahmet zamanında ne de kendisinin ölümünden sonra böyle bir ofis yapılmamıştır.

Daha eskilerde bir dizi tartışmalara sahne olmuş ancak son yıllarda sessizce varlığını sürdüren Medrese Mezunu Muallimler Cemiyeti'nin de sadece Gümülcine'de bir ofisi bulunmaktadır. Onların'da İskeçe'de üyeleri bulunmasına rağmen hiçbir zaman İskeçe'de ofis açmamışlardır.
Azınlığımızın son yıllarda toplum önünde meşru ve resmen ayakta duran ve gitgide de büyüyen tek derneği olan Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği'nin de sadece Gümülcine'de Kesikbaş mahallesinde, Cami dibinde eski Kız Yurdunda kirada olduğu bir binası vardır. Bir salonu, üç çalışma odası şeklinde bulunan binada; derneğin etkinlikleri panelleri toplantıları yapılmaktadır. Son yıllarda da, dernek sürekli açık kalmaktadır. Gümülcine'ye uğrayan Yüksek tahsillilerin bir uğrak noktası, arada bir de olsa bir muhabbet yeri olan dernek, 1983'ten günümüze kadar faaliyet göstermesine rağmen henüz İskeçe'de bir şube kurmamıştır. Oysa derneğin kurucuları arasında, üyelerinin üçte biri oranında ve Yönetim Kurullarında da İskeçe'liler bulunmaktadır.

Bu günkü haliyle başarılı çalışmalarıyla son yıllarda dikkatleri kendilerine çeken, Gümülcine deki kadınlar kolunu da çatısı altında barındıran Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği tüm Batı Trakya'ya yönelik çalışmalar yaptığını söylese de, fiilen daha çok Gümülcine'ye hitap etmektedir.

Son yıllarda, Genç Akademisyenler Topluluğu'nun kurulmasıyla, Batı Trakya çapında etkinlik yaparken, İskeçe'den de aktif gençlerin çıkmasıyla, bu ihtiyaç daha da beliriginleşmiştir. Ancak bu ihtiyaç, Genç Akademisyenler Topluluğu üyeleri tarafından, dernek yönetim Kuruluna yazılı ve sözlü olarak defalarca dile getirilmiş olmasına rağmen bu konuda bu güne kadar ciddi bir hareket yapılmamıştır. Dolayısıyla, halen İskeçe'de bir ofisi olamayan Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği, İskeçeli yeni üniversite mezunları tarafından eleştirilmektedir. Bunun yanısıra da derneğe katılmayan, üye olmayan üniversite mezunları sayısı da gitgide çoğalmaktadır.

Batı Trakya Basınına baktığımızda da, Batı Trakya'nın tüm Türkçe basını Gümülcine'dedir. GÜNDEM Gazetesi, İLERİ Gazetesi, Yeni Balkan Gazetesi, artık yayınlanmayan GERÇEK gazetesi, arada bir yayınlanan AİLE BİRLİK Gazetesinin hepsinin Gümülcine'de bir ofisi bulunmaktadır. Bu ofiste çalışan gazetecilerde Batı Trakya ile ilgili haberlerini derlerken, doğal olarak daha fazla Gümülcine bölgesine ulaşmaktadırlar. İskeçe'de önemli bir olay olduğunda mutlaka gelirler, izlerler haber olarak geçerler; ancak bu hep olağan dışı durumlardadır.

Bunun yanısıra, İskeçe'li bir iki esnafın ve eski politikacıların dediği gibi gazeteler de toplumsal örgünün birer düğümleri, ve toplumsal yapımızın birer sütunudur. Gazete okuyucuları, gazeteleri okumanın yanısıra, gazete bürolarına uğrayıp bir iki çift laf etmenin de ihtiyacını hissederler. Hatta bu durum, Gerçek gazetesinde o kadar belirgindir ki, gazete yayınlanmamasına rağmen, gazetenin ofisi eski milletvekilimiz Sn İsmail Rodoplu'nun bürosu her zaman hereketli, her zaman kasabaya uğrayanların bir uğrak noktası, eski bir politikacının değimi ile: "kendi başına bir kültür kurumudur".

Yerel Basınımızın dergilerine baktığımızda onlar da kendi başlarına farkında olmadan bir kültür kurumları olmaktadır. Bunun en belirgin örneği de, belki ŞAFAK Dergisidir. 9 yıldır ayakta kalmayı becererek Türkiye'deki bazı dergilerin de ötesine geçmeyi beceren ŞAFAK dergisi bunca yıldır, İskeçe'den Gümülcineden ve cıvar köylerden yazar ve çizerlerin bir buluşma noktasıdır. Gümülcine'ye her gidişte; yazar, şair, çizer ve sanatsever okur kesiminin bir uğrak noktasıdır. Yazarların biribirinin yazıları hakkında yorumlarının yaptığı, belki de Batı Trakya'da sanat adına bir kıpırdamanın, bir hareketin olmadığının en yoğun tartışıldığı, bunun sebeplerinin irdelendiği ve bu doğrultuda yazılar için bir kaynak olabilecek bir kültür kurumudur. Öyle ki, toplumumuzun önde gelenlerinin küçümsemesinden dolayı kapatılan ŞAFAK OKUMA TİYATROSU'nun oluşma, kurulma fikri de bu ortamda atılmıştır. Kullanılacak olan malzeme de ŞAFAK Dergisinden alındığından, adı Şafak Okuma Tiyatrosu olmuştu. Resmi açıdan herhangi bir bağ olmamasına rağmen Şafak Okuma Tiyatrosu hep Şafak Dergisi ile birlikte anılmıştır.
HAKKA Davet Dergisi de, ofisi ve bürosu ile dini içerikli yayını ile Batı Trakya'daki bir eksiği gideren bir uzman kültür kurumdur. Uzman kelimesini kullanırken de amacım, daha fazla dini çerikli bir dergi olduğunu belirtmektir.

17 yıldır yayınlanan, kendi ilkokul yıllarımda alıp okuduğum, arkadaşlarla beraber boyamalarını yaptığım, ARKADAŞ ÇOCUK Dergisi'de, son yıllarda yayınlanmaya başlayan PINAR ÇOCUK Dergisi'de kendi başına Uzman Çocuk dergileri, yıllardır: "kitapsızlık, kitapsızlık!" diye yanıp tutuştuğumuz bir ortamda kitapsızlığımızı dolduracak bir kültür kurumudur. "Kızım Okuyordu. 17 yıldır destek olmak, örnek olmak için aboneliğimi kesmedim" diyor eski bir politikacı, ve bir esnaf.

Dergilerimizin de malesef İskeçe'de bir ofisi yoktur. Olmadı, olmasını beklemek te imakansızı aramak gibi geliyor. Zor şartlar arasında çalışan; herşeyi bildiği için destek vermeye yanaşmayan, hatta bazen eleştirildikleri için; eleştiriyi, karalamaktan ayırt edemiyen toplumuzun önde gelenleri tarafından bazen kösteklenen dergilerimizin İskeçede bir ofis açmalarını beklemek de boşa umut etmek gibi görünüyor.

Neden bütün kurumlarımızı böyle sıralayarak, Hepsine değindiğim; paragrafların sonunda da İskeçe'de bulunmadıklarımı vurguladım ? Çünkü bu yapıyla, herşey Gümülcine'ye sığdırılmış. Herşey Gümülcine' için hazırlanmış. İskeçe yıllardır hep unutulmuş. Unutuldukça da kendi kaderine terk edilmiş. Tabi ki, İskeçe bölgesinden 60'lı yıllarda göç eden ağaları beyleri de kaale almak lazım. Toplumun aydın, okumuş kesimi yıllar önce göç etmiş. Geri kalan bir iki aydın insan da yaşlılığında hep İskeçe'nin boşaldığından sitem etmiş durmuş. Aynen şimdiki gibi.
Gümülcine kültürel ve toplumsal anlamda gelişirken, İskeçe de kendi kaderine terkedilmiştir. Bundan dolayı da; İskeçe bölgesi daha fazla bir asimilasyon alanı olarak görülmektedir. Bir dizi oyunlar, ilk öne İskeçe'de denenmektedir.

Özetle bugün, İskeçe'de bir gazete bile yoktur. Bu gün İskeçe'de İskeçe Türk Birliği'nin binası dışında, toplumsal hizmet sunan herhangi başka bir kurumun mekanı yoktur. Yüksek Tahsillilerin bir mekanı yoktur. Hatta ve hatta bir "Çukur Kahve"miz bile yoktur.
Eski poltikacının deyimi ile: "Orası da bir Kültür Kurumu'dur. Orası da bir haberleşme merkezidir. Orası da kendi çapında farklı bir elit kesimin buluşma noktasıdır. Adı "Kahve" diye küçümsememek gerekir." Haklı buluyorum bu sözleri. Fazla yaşamasam bile kahve ortamları da kendi çapında bir haberleşme mekanlarıdır. İskeçe'de bir Çukur Kahvemiz bile yok.

İskeçe deki bu boşalmışlığı son yıllarda İstanbul'da İskeçe Azınlık Lisesi mezunlarının düzenlediği, katıldığım iki yemekte daha iyi görebildim. İlk 15 yılın mezunlarına bakıyorsunuz. Üniversite bittirenlerin çok büyük bir kısmı Türkiye'de İstanbul'da kalmışlar. Bir çoğu hayat düzenini kurmuş, evlenmiş, çoluk çocuk sahibi olmuş. Uzun bir haymatlosluk sürecinden sonra, Türk vatandaşlığına geçmiş. Artık İskeçe ile bağlantıları kesilmiş. Bu insanlar ki herhalde İskeçe Azınlık Lisesi Muzaffer Bey tarafından kurulurken, "okusunlar da memlekete aydın insanlar olarak geri dönsünler" niyetiyle kurulduğunu tahmin ediyorum.

Sonuç ortada; Okuyan, Türkiye'de kalmış! Bu sözüm bir eleştiri değil, aslında sadece bir sitem. Fakat sonuç olarak Gümülcine'ye bakıyorsunuz, Gümülcine'den Grup Değişim diye bir Grup çıkıp da Gayfilias diye Yunanlı bir sanatçı ile CD hazırlayıp profesyönel Konserler vermeye başlarken, İskeçe de hala doğru düzgün bir Müzik Grubu kurulamamıştır.

Özetle; arada dağlar kadar farklar, kültürel ve toplumsal yapı açısından dengesizlikler bulunmaktadır. İSKEÇE ACİL ! ACİL !

İskeçe'nin bugün gelişen toplumunun acil bir dizi toplumsal yapı ve kültürel anlamda ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçları ben söylemiyorum. Buraya kadar, yazımda sıraladığım sitemleri anlatan büyüklerim anlatıyor. Ama doğrusu bende uzun zamandır benzeri fikirleri taşıyordum.
Acilen, imkanı ve olanağı olan bazı kurumlarımızın, İskeçe'de bir şube ve ya ofis açmasına İskeçenin ihtiyacı vardır. İskeçe'ye bu kurumlar gerekmektedir.

Bunun yanısıra eski politikacılarımızın ve birkaç öğretmenin de dediği doğrultuda, İskeçe'ye bu gün yeni bir gazete gerekmekte, ya da var olan gazete ve dergilerin İskeçe'de ofis açmaya ihtiyacı vardır. Bu kurumların; İskeçe'de bir kapı, bir masa, iki iskemleden de olsa bir çatıya bir irtibat bürosuna ihtiyacı vardır.

Başka bir politikacı'nın da dediği doğrultuda, bugün Batı Trakya'da, Avrupa Birliği ile ilgili büyük bir cahillik var. Bu cahilliği kaldırmak, insanımızı Avrupa Birliği ile ilgili olarak da bilgilendirmek için, Avrupa'dan gelen Azınlık Dil ve Kültürünü destekleme, az gelişmiş bölgeleri kalkındırma fonlarından yararlanmayı öğrenmek için bir Avrupa Birliği Danışmanlık Şirketine ihtiyaç vardır. Neden olmasın, neden böyle bir danışmanlık şirketi İskeçe'de kurulmasın ?

Bunun yanısıra; şaka gibi gelebilir İskeçe'nin en azından Çukur Kahve gibi bir kültür kurumuna ihtiyacı vardır.
Bazı ağabeylerimizin itirazlarını duyar gibiyim: "Bizi zaten kapatmaya çalıştıkları bir ortamda yeni kurum mu açacağız." Bu tür düşünceleri tembellik olarak algılıyorum.

Bazı büyüklerim de şöyle bir itirazda bulunacak. "Başımızda bu kadar çok memeleket derdi varken bu konuyla da mı uğraşacağız?" Bu abilerimi de bu konunun İskeçe'deki azınlık insanımız için ne kadar önemli olduğunu anlamaya davet ediyorum.
Bazı büyüklerim de "…ama yer bulmak adam bulmak sorun" diyecek. Önerim yine İskeçe'deki insanları küçümsememeleridir. Niyet olduktan sonra birileri mutlaka bulunur. Yer de mutlaka bulunur, yeter ki niyet edilsin.

İskeçe Türk Birliği Yöneticileri belki alınabilir bu talepten; "İskeçe'deki Birliğimiz yetmiyor bize alternatif mi arıyorsunuz?" diye. Cevabım yine farklı olacak! "İskeçedeki Birliği güçlendirmek için yeni kurumlara ihtiyacımız var."

Şu anda tahmin etmediğim binlerce eleştiri daha gelebilir. Eminim gelecek tüm eleştirilerin cevabı da hazırdır. Çünkü iki işçi ustanın dediği gibi, İskeçe de azınlık toplumu, bir değişimin beklentisindedir, bir göçün eşiğinde değildir artık.

Herşeyin temelinde de İskeçe bu gün sosyal etkinlikler için açtır, bir açlık yaşamaktadır. İskeçe ile Gümülcine arasında yaşanan bu kültürel ve toplum yapısal dengesizilik İskeçe azınlık toplumuna, gençlerine ve yeni nesile zarar vermektedir.

© 2011 Mehmet Dükkancy. Tüm haklary saklydyr. | Yasal Uyary | Yleti?im