Çınaraltı sohbetlerine özlem
kahvelerde akşam güneşinin pişirdiği
demli çaylar,
Türk mü , Yunan mı Osmanlı mı belli olmayan
bir kahvenin kırk yıl hatırlık muhabbeti
Daracık sokak aralarında koşturmacalar,
uzun yakalı genç abilerin fiyakalı yürüyüşleri,
arada bir "vınnnn”layan motorlu abiler,
deri ceketli,
mahalle kaldırımındaki
büyük ve genç ablaların gülüşmeleri
yukarki mahallenin yakışıklısına övgüler,
şu üniversiteli hani,
mavi plakalı
Bir düğün olur da yavuklusunu görür,
kendi düğününe gün sayar
Bizim teyzlerin ve halaların,
gülüşlü kahkahalı "vay canına”lı dedikoduları
arada sırada yan evin mutfak penceresinden
havalanan yanık tavuk kokusu
yetmişlerin sonlarındaki
buğulu ufuksuzluğun sakinliğinde,
"andartlık zamanında” muharebe anıları
dolu dolu gözler
anlatan amcaların koltuk sefaları
Bursadaki, Zeytin burnu'ndaki, Küçükçekmecedeki
akraba haberlerini
taa Almanya'lardan gelenlerin
gıcır gıcır arabalarının korna sesleri böler
Komşunun bahçeye top kaçar,
topu kim isteyecek kavgası,
nerden bilebilirdik ki bizim top
komşunun bahçeye aşık
13 Temmuz 1996
Ah ulan ah
Boğaziçi