Fuar Organizatörü, Gezgin, Şiir, Yazı,
İskeçe, Boğaziçi, Antalya, İstanbul!
Önceki Ymaj
Sonraki Ymaj

SİTEDE ARA

 

 

 

 Agoras Fuarcylyk

 Agoras Fuarcylyk

 

SOSYAL MEDYA

Facebook'tan Takip EdinFollow us on TwitterBizi Linkedin'de takip edinBu siteyi favorilerinize ekleyin

memleket@internet.org : Memleketimizin Internet'teki Fakirliği

Çemberin Dışından

Mehmet DÜKKANCI
dukkanci@yahoo.com

memleket@internet.org : Memleketimizin Internet'teki Fakirliği

Bu gün memleketten uzaklarda yaşayan herhalde 70-80.000 üzerinde Batı Trakyalı Müslüman Türk Azınlık mensubu var. Kimisi vakti zamanında vatandaşlıktan atılıp Türkiye'ye yerleşmiş, kimisi de çalışmak için Türkiye, İngiltere, Almanya, Hollanda, Amerika, Avustralya gibi ülkelere yerleşmişlerdir. Son 10 yıl içinde üniversite hatta yüksek lisans eğitimi almak, bir konuda bilimsel bir yeterliliğe ulaşmak, ufkunu geliştirmek için Amerika'dan Rusya'ya bir çok şehirde, bir çok ana bilim dalında batı Trakyalıların varlığını gözlemliyorum.

Hasret Kavramının Değişimi
Eskiden memleket hasreti çok farklı bir kavramdı. Belki eski kuşaklar için hala aynı espri devam ediyor. Ancak bu gün yaşı 40'ın altında olan nesil için memleket hasreti kavramı tamamen değişiyor.

30 yıl önce köy kahvesinde bir telefon vardı. Almanya'dan köy kahvesine telefon edilir. Ahmet Amca'nın kahveye çağrılması istenirdi. 15 dak sonra'da Ahmet amca kahveye geldiğinde, Frankfurt'taki oğlu Mehmet ile bağıra çağıra konuşurdu. Kahve'de 10-15 kişilik bir kahve ahalisi önünde ne kadar konuşulabilinirse… Ahmet amca ile oğlu Mehmet muhabbetlerinde aile içi konuların dışına doğal olarak pek çıkamazlardı.

Oysa günümüzde internet, denen yepyeni bir mecra var. Uzakları yakın eden. İletişim içeriğini zenginleştiren. Hasretin içeriğini de değiştiren. Japonya ile sabah erken saatlerde ABD doğu eyaletleri ile de akşam saatlerinde iletişimi mümkün kılan. Bu mecra üstünden gönderdiğimiz mektup muhatabına en erken 30 saniye içinde ulaşıyor. En geç ise 24 saat içinde elinde oluyor.

Bu internet mecrası sayesinde, karşı tarafa, anında fotoğraf da gönderebiliyorsunuz, hatta bilgisayarınızda bir kamera varsa, Avustralya'daki veya Amerika'daki torununuzun büyümesini bile her gün görmek mümkün olabiliyor.

İsteyene, hali vakti yerinde olana, aile içi iletişimin kanalları o kadar çok çeşitlendi ki… Hasretin içeriği artık, dokunamamak, koklayamamak, orada bulunamamaktan ibaret oldu!

Memleket Hasreti Teknolojiyi keşfetmedi!
Peki ya memlekete hasret olanlar. Ailesinin, bir iki dostunun dışında köyünü, kasabasını, memleket meselelerini merak edenler… Peki ya gençliğinde futbol oynadığı İskeçe Türk Birliği davasını merak edenler? Peki ya gençliğinde İlhan Ahmet'in basgitar çaldığı günlerdeki vaktini Gümülcine Türk Gençler Birliği'nde geçirenler? Birol Akifoğlu, Mustafa Mustafa ve arkadaşlarının açlık grevi yaptığı Gümülcine Eski Camii avlusunda dolaşan liseliler? Yüksek Tahsilliler Derneğinin ilk kurulduğu günlerin gerginliğini hatırlayanlar? Dr. Sadık Ahmet'in bağımsız milletvekili olduğu seçimlerde oy vermek için memlekete gelenler?...

Batı Trakya sınırları dışında yaşayan, memleket meselelerine biraz meraklı olan, bulaşmadan meraktan izlemek isteyen bu camia için internette kayda değer bir şey yok.

Kurumlarımızın büyük bir kısmının web sitesi yok! Var olanlar da bir görevi tamamlamış olmanın mutluluğu içinde web siteleri barındırıyorlar ama, 80 yıllık tarihi bir mahkeme kararını bile web sitelerine koyma acizliğindeler! Veya nedense kurumsal adreslerinin bedelini ödeyemediklerinden dolayı, .org ile biten adresleri simsarların eline düşer…
Gazetelerimize gelince de, basılı gazetemizi okumazlar düşüncesi ile internet sayfalarını bazen bir hafta, bazen iki hafta geç güncellerler. Bazıları da unuturlar, yetişemezler 1 ay sonra lütfedip güncellerler!

Durum böyle olunca, memleketten sağlıklı güncel haber almanız neredeyse hiç ama hiç mümkün olmaz. Siz istediğiniz kadar merak edin önemli değil! Çok merak ediyorsanız neden terk ettiniz ki?

Ha bu ara bir Yunanlı meslektaşınızda memleket hikayelerinizi anlattığınızda ona gösterebileceğiniz bir kurum sitesi yok. Haa bir de İngilizce dilinde, yabancı bir gazeteciye, "bir göz at, bak bütün meseleler İngilizce olarak da var” diyebileceğiniz pek bir şey yok neredeyse…

Bilgisizlik, İçe kapalılık, Ufuksuzluk!
Tablomuz bu! Her türlü yoruma açık! Nasıl bakarsanız öyle yorumlayabilirsiniz. Sebebi ile ilgili benim bir iki gözlememim var. Bilgisizlik, İçe kapalılık, Ufuksuzluk!

Bilgisizlik:
Web sitesi kurmak, güncel tutmak, bir yahoogrup yönetmek, facebook grubu yönetmek, internette bir topluluk yönetmek konusunda kurumlarımızın yöneticilerinde ciddi bir bilgisizlik olduğunu düşünüyorum. Mutlaka bu konuları bilenler vardır. Memlekette yaşayıp bu konulara ilgi duyan, çabalayan kişilerin olduğunun da farkındayım. Bu eleştirilerim onlara değil! Ancak kurumlarımızın yöneticilerinin bu konuda bir bilgisizliği, cehaleti var. Durum böyle olunca da bu tür konular gündeme gelince sağlıklı fikir beyan eden pek olmuyor.

İçe kapalılık:
Kanımızda var içimize kapalılık. En çok kızdığım, en çok bozulduğum özelliğimiz! Kendi "milli”,”dini”,”dil” kimliklerimizi koruyacağız bahanesine o kadar muhafazakar ve o kadar içe kapalı davranıyoruz ki… Azınlık psikolojisini, az olmayı, ezik taraf olmayı, baskı altında olmayı o kadar kabullenmişiz ki… Yeni gelen her bir fikir bizi kuşkulandırıyor. Yeni gelen her öneri bizi kıllandırıyor! Hele hele birileri inisiyatif kullanır da "böyle olması gerekir!” diye beyan ederse, fikri incelemeden önce, hemen kimin adamı, arkasında kim var gibi telaşlara kapılıyoruz. İşin özünü kaçırıyoruz! Bu konuda ayna tutmaktan başka yapabileceğim bir şey yok!

Ufuksuzluk:
İçe kapalılığın bir uzantısı da ufuksuzluk! O kadar dar bir çerçeveden, o kadar çok içe dönük bir açıdan dışarıya bakıyoruz ki! Hatta dışarıya çıkmaktan da korkuyoruz! Bu sebeple bir çok kurum yöneticimizin, yönettikleri kurumların seslerini dışarıya duyurmak için ne yapmaları gerektiğini bile bilmiyorlar! Zannediliyor ki, yerel üç-beş gazetede kınama mesajı yayınladın mı oldu! Oldu! Oldu!

Gazeteci dövülüyor! Uluslar arası bir gazetecilik, kurumunda azınlık gazetecisi dövüldüğüne dair haber çıkmıyor! 25 yıllık dava kazanılıyor, uluslar arası mecrada bir açıklama bile okuyamıyorsunuz! Güzel, enteresan, ilerici bir etkinlik yapılıyor, Yunancasını bulmadığınız için Yunanlı bir arkadaşınızla paylaşamıyorsunuz! Temelinde hep kurumların başındaki yöneticilerin ufuksuzluğu olduğunu düşünüyorum!

Kişisel bakış mı, önemli bir sorun mu?
Eleştiriye tabii tuttuğum tüm kurum yöneticilerinin çok kolay bir savunmaları var. Tahmin edebiliyorum "Biz, M. Dükkancı'nın ve onun gibi memleketten uzakta yaşıyanların canı istiyor diye web sitesi mi yapacağız?”. Ben istiyorum diye tabi ki yapmasınlar. Onlara sipariş vermek benim ne haddime? Ben kim oluyorum ki? Ne bu cüret?

Ancak sorun şurada ki, bu beni çoook aşıyor. Benim gibi konulara dışardan bakan çok taraf var. Çoğunluk basını, Yunanistan ve Türkiye Ulusal basını, Uluslar arası azınlık örgütleri, ulusal ve uluslar arası insan hakları örgütleri, Uluslar arası ifade özgürlüğü kuruluşları, yabancı basın, Avrupa, Amerika, Yunanistan ve Türkiye üniversitelerinde Batı Trakya ile ilgili doktora tezi yazanlar, yabancı diplomatlar, Birleşmiş Milletler kurum ve temsilcileri…

Haa diyorsanız ki: "Biz Türküz, derdimizi anlamak istiyorlarsa Türkçe öğrensinler de gelsinler!” o zaman ayrı! Ya da diyorsanız ki! "Bizim ne olduğumuzu merak edenler, gelsin bizi yerimizde görsün!” o zaman siz başka bir yazı okuyun! Vakit kaybı, zül size bu yazı! Yazık!

Dışardan bakanlar ne arar ?
Batı Trakya dışında yaşayan, memleket meselelerinin meraklıları güncel bilgi arar. "Geçen hafta kulübümde ne olmuş? Son şampiyona da kim kazanmış? Son kınama hangi konuyla ilgili? En son hangi ünlü ziyaret etmiş. Hangi kolun ne aktivitesi var?”

Yaşı biraz geçkinler, bellek arar: "Birliğimin 70'li yıllarındaki konserlerinden fotoğraflar olsa bu sitede. Ben de vardım o koroda! Acaba ben de var mıyım resimler arasında?”. "Eskiden İskeçe'nin Gümülcine Caddesi daha dardı! O resimler olsa da eskileri yad etsek!”

Münih'te, İstanbul'da, Londra'da, Atina'da doğmuş yeni yetme delikanlılar sözlü tarih arar! Memleket efsanesi arar. Görev veya akademik çalışma icabı bizi tanımak isteyen memleketimize yabancılar da bizim doğal halimizden kesitler arar. Problemlerimizin anlatımlarını arar. Rapor arar. İstatistik arar. Benzer yapılan çalışmaların arşivini arar. Bibliyografya arar.

Yaşasın Internetin Fırlamalar Demokrasisi!
Demokraside çareler tükenmez! Internet demokrasisinde ise hiç tükenmiyor… Doğal olarak kurumlarımızın hiç birinde doğru dürüst, bilgi kaynağı, veri kaynağı olabilecek türde web siteler olmadığından dolayı bu açlığı "internet fırlamaları” kendilerince gidermeye gayret etmektedir. "İnternet fırlamaları” derken kimleri kastediyorum. Yaşı 25'lerin altında, biraz web sitesi yapma bilgisi olan, bilgisayar ve internet meraklısı liseliler, üniversiteliler, meraklılar. Internette "Batı Trakya” diye aradığınızda karşınıza binlerce site çıkmaktadır. Çoğunlukla, iyi niyetle, güzel bir hevesle yola çıkıp ben daha fiyakalı bir Batı Trakya sitesi yapacağım diyen bir sürü genç var. Bunların bir kısmı Yunanistan'da memleketinde evinden bu siteleri inşa ediyor. Bir kısmı da okuduğu şehirdeki veya ailesinin veya kendisinin çalıştığı şehirdeki evinden bu siteleri hazırlamış ve yayına sokmuşlar.

O kadar çok site var ki…. Bir kısmı çok geniş bir konuyu seçmiş.. "Batı Trakya” Bir kısmı, şehrini, kasabasını, bir kısmı da köyünü hatta mahallesini anlatmak amacıyla yola çıkanlar da var. Bir bakıma çok güzel bir zenginlik var.

Internet Fırlamalarının Sıkıntılı Halleri
Ancak bu sitelerde de bir dizi sorunlar var: Bir kısmında grafik tasarımlar çok amatörce, bir kısmında işlevsel tasarım çok karışık veya çok zayıf. Büyük bir kısmında gençlik forumları, tartışma meydanları, müzik, video paylaşım alanları var. Memleket ile ilgili temel bilgi vermeye çalışanların büyük bir kısmı da içeriği bir dizi kitaplardan aşırmış ve genellikle içerikler birbirine benzer. Bir kısmı haberleri, geç te olsa yerel basından alıntılıyor. Çok büyük bir kısmı da web sitelerini güncel tutamıyorlar. Bu anlamda düzenli takip edebileceğiniz bir site yok…

Her şeye rağmen emeklerini verdikleri için, web sitesi yapacağım diye yola çıktıkları için, amatörce de olsa site yapmayı becerip yayına başlattıkları için, hatta bunun için muhtemelen 300 Euro gibi bir harçlıklarını ayırdıkları için kendilerini takdir ediyorum. Varlıkları ile interntte memleket semalarına bir renk kattıkları için teşekkür ediyorum

Web'de Memleketin Don Kişotları
Web sitelerini canlı tutabilmeleri bakımından bir iki takdir ettiğim site var. Kim olduklarını yazmayacağım. İpuçlarını vereceğim sadece… İçeriğinde, Türkçe bilginin yanı sıra, Yunanca, İngilizce ve başka dillerde içeriği olanlar… Haberleri taze taze yayınlayanlar… Aktivitelerini, kınamalarını olduğu gibi 1-2 gün sonra duyuranlar… Bu siteleri yukarıda belirttiğim sebeplerden dolayı takdir ettiğimi belirtmek istiyorum.

Dostun Acı Eleştirisi:
Birkaç istisna hariç, Batı Trakya ile ilgili doğru düzgün, gerçek anlamda güncel sitelerin olmadığını düşünüyorum. Web sitesi barındıran kurumların, eğer kendilerine, memlekete bir faydaları olmasını istiyorlarsa, web sitelerini ciddi ciddi masaya yatırıp gözden geçirmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Kurumlarımızın, hele hele bir şeylerin mücadelesini yaptıklarını düşünen kurumlarımızın, yerel, ulusal ve uluslar arası kamuoyuna seslerini duyurmak istiyorlarsa, hakikaten de "mücadeleye” bir katkı yapmak istiyorlarsa, görüşlerini, yerel gazetelere vermenin yanı sıra, kendi web sitelerine de günü gününe koymaları gerektiğini düşünüyorum. Kurumlarımızın başındaki çok değerli yöneticilerimizin, olaylar, aktiviteler konusunda yorumları, tepkileri, görüşleri, söyleyecek sözleri varsa bunun en etkili, en hızlı yapmanın yönteminin de internet olduğunu keşfetmeye davet ediyorum.

© 2011 Mehmet Dükkancy. Tüm haklary saklydyr. | Yasal Uyary | Yleti?im