Mehmet DÜKKANCI
Boğaziçi Üniversitesi İşletme 98 Mezunu
Growtech Eurasia 2006 Tarım Fuarı Genel Koordinatörü
mehmet@dukkanci.org
http://www.dukkanci.org/
I. Özet
Batı Trakya'da yaşanan Tütün parası sıkıntısı sadece protestolarla çözülecek bir siyasi sorun-oyun değildir. Sorun tamamen ekonomiktir. Çözüm yolu, Tütün üreticilerinin sayısını azaltmaktır. Tütün üretiminden çıkacak insanları da farklı ürün üretimine yönlendirmek gerekir. Bu değişim başta Yunan Tarım Bakanlığının çalışması, Türk Tarım Bakanlığının da çabası doğrultusunda olacaktır. Makalenin içeriği bu politikanın nasıl geliştirilebileceği ile ilgilidir.
II. Giriş
Herkes tarından bilindiği gibi Batı Trakya Türk toplumunda Tütün her yıl çok ciddi bir sorun olarak gündeme gelmektedir. Daha doğrusu Tütün'ün hasadından sonra tütün firmalarına, simsarlar aracılığı ile satılması, satış esnasında fiyatların düşük çıkması, Avrupa Birliğinin tütüne verilen primin kademeli olarak düşmesi, tütün koçanlarının kısıtlı dağıtılması, üreticinin kayda geçirilmesi gibi konular tarım sektöründe her yıl gündeme gelen önemli sorunlardan biridir.
Ancak bu sorunla mücadele şekli, tepkiler, protestolarla kısıtlı kalmakta sorunun aşılması için radikal çözüm için önlemler alınmamakta ve alternatif stratejiler geliştirilmemektedir.
Son üç yıl boyunca, Türkiye'de Uluslar arası düzeyde düzenlenen bir Tarım Fuarının organizasyonunu yönetmekteyim. Bu vesile ile Türk Tarım camiasını özel sektör ve üreticinin sivil örgütlenmesi bakış açısıyla tanımaktayım. Sektörü tanıdıkça Batı Trakya'da Tütün sorunu ve Batı Trakya Türk toplumunun tarımsal üretimini zaman zaman irdeleme fırsatım olmuştur. Makalem de kişisel olarak bende oluşan düşüncelerden ibarettir.
III. Problem: Tütün Ucuza Satılmaktadır.
Temelde Batı Trakya Türk Üreticisinin sorunu tütünün ucuza satılmasıdır. Tütünün ucuza satılması bazen azınlığa karşı yapılan bir politik oyun olarak değerlendirilmekte, bazen de tütün firmalarının temsilcisi olan tütün simsarların 3 kuruş gelir elde etme oyunu olarak algılanmaktadır. Ancak temelde sorun tamamen ekonomik bir sorundur.
Ekonominin temel kurallarında arz ve talep vardır. Arz ve talebin çeşitli şeklerde değişmesi sonucunda bir ürünün fiyatı piyasada değişmektedir. Bu konu bir çok üniversite ders kitabında birinci sınıfta öğretilen temel konulardan biridir.
Batı Trakyada üretilen kaliteli tütünü, mikro veya makro siyasi tezgahlardan uzak tutarak tamamen ekonomik çerçevede baktığımzda şöyle bir tablo ile karşılaşmaktayız.
1. Talep: Avrupa Birliği genel sağlık politikaları çerçevesinde tütünün tüketilmesinin azaltılmasını arzu etmektedir. Bir çoğumuzun bildiği gibi kapalı mekanlarda, hastanelerde, kamu binalarında, okullarda, lokantalarda tütün ve sigara tüketimi yasaklanmaktadır. Sigaranın zararlarını anlatan kampanyalar da maddi ve manevi olarak desteklenmektedir. Doğal olarak bu kampanyalar sigara tüketimini azaltacağı gibi sigaranın ham malzemesinin temeli olan tütüne de talebi azaltmaktadır. Bu talebin azalması da zaman içinde devam edecektir.
2. Arz: Tütün pazarına arzı sağlayan tütün üreticisidir. Çiftçi bakış açısından baktığımızda bir çok üretici, çiftçi için tütün üretimi bir yaşam biçimi, bir gelenek, adeta bir genetik kod olarak nesilden nesile devam etmektedir. Bir çok bölgede tütün bir çok çiftçi için tek gelir kaynağıdır. Çiftçi arabasını tütün parasıyla alır, kızını, oğlunu tütün parası ile evlendirir. Evini tütün parası ile onarır. Çocuklarını tütün parasıyla okutur. Oğlunun asker iznini tütün hasadına denk getirmesini ister. Tütünün geliri, bir çok çiftçi için yaşamın sürdürülmesi için tek geçim kaynağıdır. Bu durum sadece Batı Trakya Türk Toplumunda değil, tüm Yunanistan'da geçerlidir.
Tütünün geliri bu kadar önemli bir ekonomik ve sosyal konu olduğundan dolayı, Avrupa Birliği ve her devlette olduğu gibi Yunanistan devleti de Tütün üretiminin denetimini yaparken bu sosyal ekonomik konuya da dikkatle yaklaşmakta, toplum düzeninin bozulmamasına özen göstermektedir.
3. Arz Talebin yarattığı fiyat dengesi:
Uluslar arası Tütün pazarında talep azalırken, arz sabit kaldığı takdirde tütünün alım fiyatı da düşmektedir. Bu durumdan olan fiyat farkını Avrupa Birliği çeşitli tarımsal fonlardan elde edilen primlerle desteklemekteydi. Ancak Avrupa Ortak Tarım Politikasındaki değişiklikler sonucunda bu primlerin kaynağı olan fonların dağıtımında da bir dizi değişiklikler düşünülmektedir. Kısacası Avrupa Birliği bir taraftan tütün tüketimini yasaklarken diğer taraftan da tütün üreticisini, işe yaramayan bir ürünü üretmeye devam etsin diye desteklemeyi arzu etmemektedir. Bu vesile ile Avrupa Birliği ve Yunanistan devleti uzun vadede, tütünün satınalma fiyatının düşeceğini söylemektedir.
IV. Çözüm olmayan Çözümler, Yetersiz Çözümler
Fiyatın düşmesini engellemenin tek yolu, talep düşerken, arzın da düşmesini sağlamaktır. Bu da tütün üretiminin azaltılmasını sağlamaktır.
Tütünün arzının azaltılması için birkaç yöntem olabilir:
1. Her üreticinin daha az üretmesini saplamak.
Bu durum, üreticinin üreteceği ürünün karşısında gelirinin yetersiz olmasına sebep olacaktır. Bu durum üreticiyi memnun etmeyeceği gibi sosyal ve ekonomik sebepli farklı problemlere yol açacaktır.
2. Bazı üreticilerin sektörden çıkmasını sağlamak.
En doğru yöntem bu yöntem gibi görünse de insanlara farklı bir alternatif sunmadan hadi tüün üretmekten vazgeçin demekte bir çözüm değildir. Bu durum işsizliğe yol açacağı gibi, yanında başka ekonomik ve sosyal dalgalanmalara da yol açacaktır.
V. Çözüm Yolları: Alternatif ürün üretimi
Kişisel kanaatimce, Tütün üreten üreticilerin azalmasını sağlamak sırf ekonomik bakış açısıyla en doğru görüştür. Ancak bu durumun gerçekleşmesi bir cümle ile ifade edildiği kadar kolay olmadığının da net bir şekilde farkındayım.
İnsanlara sadece ve sadece tütün üretiminden vazgeç demek çözüm değildir. İnsanlara alternatif bir ürün üretimine geçmelerini tavsiye etmek gerekir.
Bu çözüm önerisi sadece birkaç iyi niyetli aydın, birkaç iyi niyetli kişinin naif çabaları ile hele hele Batı Trakya Türk Azınlık toplumunun sadece kendi inisyatifi ile gerçekleşecek bir çözüm değildir. Böyle bir çözümün parçası için Yunan Tarım Bakanlığının ciddi girişimlerde bulunmasına, Türk Tarım Bakanlığının da gerektiği takdirde, moral, bilgi paylaşımı ve eğitim destekleriyle Türk Azınlık çiftçisine destek vermesi gerekmektedir.
VI. Planlı Çalışma
1. Strateji ve Politikaların belirlenmesi
Bu çözüm önerisi için, Başta Yunan Tarım Bakanlığının, toplumumuzun önde gelenleri ile bir araya gelerek samimi bir devlet- vatandaş ilişkisini kurmaya gerek vardır. Bu diyalog talebinin azınlığın önde gelenleri tarafından samimi bir şekilde yapılmasında fayda vardır. Yıllardan beri Azınlık toplumu olarak bir çok konuda şüpheci bir psikolojide olduğumuz için, bu politika geliştirilmesinde gerekirse Türk Tarım Bakanılığı'nın da moral, deneyim ve bilgi desteğinden faydalanılabilinir.
2. Bölgenin iklim ve toprak analizinin Yapılması.
Bölgede hangi alternatif ürünlerin ideal olacağını tespit etmek için bölgenin iklim ve toprak analizinin farklı bölgelerde detaylı bir şekilde, bilimsel yöntemlerle yapılmasında fayda vardır.
3. Farklı ürün önerileri
Toprak ve İklim şartlarına uyacak çeşitli ürünlerin, üretilip üretilmeyeceğ üzerinde çalışmalarının yapılması gerekir. Belgi bölgede bir araştırma ensititüsü kurarak bölgede farklı ürünlerin üretilip üretilemeyeceği üzerine de deneysel üretimlerin yapılmasında fayda olacaktır.
4. Pazarın taleplerinin değerlendirilmesi.
Çiftçilere teklif edileck yeni ürünlerin aynı zamanda pazarda müşteri bulabilecek ürünler olması gerekir. Bu durum planın bir parçası olmak zorundadır.
5. Çiftçinin eğitilmesi
Tütün üretimini genlerine kadar işlemiş, bir yaşam biçimi halini almış tütün üretiminden insanları vazgeçirmek doğal olarak kolay olmayacaktır. Türkçe ve Yunanca eğitim programları ile çiftçinin teorik ve pratik anlamda eğitilmesi gerekecektir. Bu vesile ile Avrupa Birliğinin çeşitli fonlarından yararlanmak mümkün olacaktır. Bu eğitim programlarında Başta Yunan Tarım Bakanlığına önemli görevler düşmektedir. Akabinde de deneyim paylaşma açısından Türk Tarım Bakanlığının desteğine ihtiyaç duyulabilir.
6. Çiftçinin örgütlenmesi
Avrupa Birliğindeki Üretici Birliği modellerinde olduğu gibi çiftçilerin örgütlenmesine kesinlikle ihtiyaç vardır. Bu örgütlenme biçimleri siyasi veya toplumsal örgütlenmeden ziyade, tamamen ekonomik örgütlenmelerdir. Bu örgütlenmelere, partizanlık veya azınlık çoğunluk ilişkisinden ziyade tamamen ekonomik ve tamamen toplum faydası düşünülerek yapılmasında fayda vardır. Azınlık - çoğunluk ilişkisindeki şüpheci yaklaşımlardan çıkarak Yunan Vatandaşları olarak bölge ekonomisine, bölge insanına zenginlik getirebilecek modeller üzerinde çalışılmakta fayda vardır.
7. Siyasi Bataklıklara dikkat
Tüm bu çözüm önerilerinin tamamen, iyi niyetle ve tamamen toplum faydası düşünülerek yapılmış önerilerdir. Bazı çevreler için çözümsüzlüğün sürdürülmesi henüz dillendirilmemiş bir toplumsal işkence biçimi şeklinde de değerlendiriliyor olabilir. Ancak bu durumun süresi Yunanistan'da toplumsal dalgalanmalara yol açtığı için hiçbir Yunan Yöneticinin işine yaramamaktadır.
Bu işin içinde mutlaka tartışılacak farklı öneriler olacaktır. Ancak toplumsal çözümleri önerirken, bayat Türk ve bayat Yunan politikaları içinde olunmamalı. Hele hele aşırı milliyetçilik kalıpları içine girildiğinde, çözüm önerisinin her aşaması sonuçsuz kalır.
İnsanların ekmeği ile ilgili bir değişim süreci olduğundan, cesur, bilgili, deneyimli, vizyonu açık ve tarım deneyimli yöneticilere ihtiyaç duyulabilir. Azınlık toplumu için yapılan bir projede Yunancası, İngilizcesi ve Türkçesi iyi düzeyde insanların Yunan Tarım Bakanlığına bağlı olarak çalışması toplum vicdanını rahatlatacaktır.
Aynı şekilde oluşacak sivil veya ekonomik çiftçi örgütlenmelerin azınlık - çoğunluk psikozunu, Türk veya Yunan aşırı partizanlığını sokmamakta fayda vardır. Oluşacak örgütlenmelerde Bölgenin Yunan ve Türk uzmanları ile birlikte çalışarak bilgi paylaşmak çözümün gelmesini çabuklaştıracaktır.
VI. Sonuç: Cesur Politikacılar koltuk peşinde değil çözüm peşindedir
Bir toplumun ekmeği, bir toplumun ekonomik geliri, bir toplumun sosyal ve ekonomik yapısı ile ilgili bir problemi çözüme kavuşturmaktan söz ediyoruz. Bunun kolay bir süreç olmadığını belki 3-4 yıllık bir çaba sonucunda gerçekleşebileceğinin de farkındayım.
Hem Yunan hem Türk kökenli Yunan Vatandaşlarında refahın artmasını amaçlayan bu projede, çözüm için çalışacakların koltuk sevdasında olmayan, paylaşmayı bilen, bölgesel huzuru arayan, kişiler tarafından gerçekleştirilebileceği de önemli bir gerçektir.
Tarımsal üretimin değişmesi yaşam biçimini kısmi olarak değiştirebileceği gibi, bölgeye huzurun ve daha iyi komşuluğun gelişmesine de önemli katkılarda bulunacaktır.