Neden bir kişisel web sitesi?
1980'lerin ortasında İskeçe'deki Fex Sinemasında "Electric Dreams” filmini seyretmiştim. Teknoloji, bilgisayarlar dünyası ile ilk tanışmam oldu. "Günün birinde bilgisayar denen bir şey çıkacak insanla tavla satranç oynayacak hatta yenecek” dediğimde sınıf arkadaşlarım arasında dalga konusu olmuştum.
1990'ların ortasında Boğaziçi Üniversitesinde okurken internet ile tanıştım. Mail gönderdim, aldım. Chat yaptım. Derken web sitesi ile tanıştım. Hoby olarak da 1997'den beri kendi kişisel web sitemi oluşturmuştum. www.geocities.com/Paris/Cafe/1972 adresinde uzun bir süre yayına devam etti.
İlk başta web sitesi yazmak bir hobi ile başladı. Sonraları web sitesi ve internet üstünden bilgi, fikir ve ürün pazarlamanın önemini kavradım. Görev aldığım, üye olduğum çeşitli sivil toplum örgütlerinde, çalıştığım şirketlerde bu vesile ile kurumun veya şirketin vitrini olarak gördüm hep websitelerini.
Facebook, twitter, linkedin gibi çeşitli sosyal medya araçları çıkmadan önce, internette kişileri bulmak zordu. Hatta mümkün değildi. Artık birçoğu kişiyi bulmak mümkün. Ancak yine de Internet 2.0'da sosyal mecralarda kişileri bulsanız da bazen paylaşımlar, günlük veya geyik tadını geçemiyor.
Daha masraflı ve daha gelişmiş araçlarla interneti kullanamayan yerel basınımız ve kurumlarımız ise, yeni yeni, son birkaç yılda, sitelerini güncelliyor, facebook ve yahoogroupslarla kendilerini duyurmaya gayret ediyorlar.
Tüm bu mecralarda mümkün mertebe ben de bulunmaya gayret ediyorum. Bazen birşeyler paylaşarak bazen de eleştirel yaklaşımlarla tepkiler vererek, bazen de sadece takip ederek.
Oysa 1980'lerin ortasından beri, yani 16 yaşımdan itibaren, hep bir aktivist, fikir sahibi biri oldum. Olmayı istedim tercih ettim. İç güdüsel olarak hep önde gidenlerden oldum.
Bu vesile hayatlarımızın kesiştiği bir çok kişi ile, birçok arkadaşla hayatın farklı cephelerinde paylaşımlarım oldu. Kimisine göre bir şair, kimisine göre yazar, kimisine göre "bizim başkan”, kimisine göre gençlik önderlerinden biri, kimisine göre geleceğin toplum liderlerinden biri, kimisine göre fikri danışılması gereken oldum. İş hayatımda da bir çalışan olarak, "bizim Mehmet”, "bizim Proje Müdürü”, "bizim koordinatör”, ve en son olarak da "Patron” oldum.
Fakat asıl beni şaşırtan da memelektim "Batı Trakya” ile ilgili yazdıklarımın, yaptıklarımın arada sırada da olsa gündeme gelip hatırlanmam oluyor.
İşte bu vesile ile yazdıklarıma, yaptıklarıma, birlikte birşeyler paylaştığım dostlarıma saygı niteliğinde, sahip çıkma tadında bu web sitesini oluşturdum, güncelledim. Bu sitenin çok amatör hali yıllarca var oldu. Az güncellendi. İçeriğinde hep bir şeyler oldu. 2011 sonunda uzun süredir birlikte çalıştığım Performans ekibinin desteği ile sitenin tasarımını baştan sona değiştirdik.
Web Sitemde, sivil toplum kuruluşlarında geçirdiğim 20'li yıllarımdan kesitler, kariyerime başladığım 30'lu yıllarımdan iş hayatımdan kesitler bulabilirsiniz. Ara ara ziyaret ederseniz de belki bir iki fikir yazısı, belki bir iki haber okursunuz iş veya sosyal hayatımdan...
Ne yazmış, ne anlatmış Mehmet DÜKKANCI diye merak ederseniz eğer, Sosyal Hayat Bölümünden, Yazılar ve Şiirler bölümüne bir gözatmaya davet ediyorum sizi...
Ha bu ara bu yazdıklarımı bir yerlerde yayınlayacaksanız, kaynak belirtir, benimle de paylaşırsanız sevinirim...
Keyifli keşifler...