Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği
Genç Akademisyenler Topluluğu
(Türkçe Ana Sayfa)
(GAT Makaleleri)
(English Main Page)
 (Elliniki Proti Selida)
GAT ÜYELERİ MAKALELERİ
    PANEL
    "Batı Trakya Türk Toplumunun Ekonomik Yapısı, Sorunları ve Yapabileceklerimiz."
    26 Ağustos 1995,
    GÜMÜLCİNE
    Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsililer Derneği Salonu



    MEHMET DÜKKANCI
    Değerli eski milletvekillerimiz, Gümülcine Müftümüz İbrahim Şerif, değerli basın mensupları, çok değerli yöneticilerimiz, değerli genç arkadaşlar, genç akademisyenler topluluğunun yöneticileri, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsisliler Derneği Genç Akademisyenler Topluluğu'nun bu ilk toplu konulu paneline "  Trakya Türk Toplumu'nun ekonomik sorunları ve yapabileceklerimiz" konulu paneline hoşgeldiniz

    Bizlerin bugün burada toplanmamızın amacı uzun zamandır toplumumuzda ihmal ettiğimiz bir boyutu irdelemektir. Batı Trakya toplumunda yaşanan dini sorunlar, eğitim sorunları, siyasi sorunlar tartışılmakta fakat "ekonomik sorunlar" tartışılmamaktadır. G.A.T. olarak, bu konuya bir eğilelim dedik, başlangıcı yapmış olalım dedik. Bir şekilde hem bizi hem de diğer toplumun gelmesini dileyerek böyle bir atılımda bulunmak istedik. Size konuk konuşmacılarımızı tanıtmadan ve programımıza geçmeden, çok yakın bir süre önce kaybetmiş olduğumuz, toplumumuzun liderlerinden Sadık Ahmet'in anısına 1 dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum

    SAYGI DURUŞU
    Teşekkür ederim !
    Bizler G.A.T. olarak, Azınlık Yüksek Tahsilliler Derneği'nin komisyonu olarak faaliyet göstermekteyiz. Ocak 1995 tarihinde, yine bu salonda yapılan Yüksek Tahsilliler Derneği'nin Genel Kurulu'na sunduğumuz teklif üzerine Genel Kurulu'nun prensip kararıyla Ocak 1995 tarihinde ilk toplantımızı burada yaparak kurulduk. Derneğinizden her türlü maddi ve manevi desteği aldık. Bundan dolayı ilk önce derneğimizin başkanı sayın Mustafa Mustafa'ya söz vermek istiyorum. Buyrun Başkanım

    MUSTAFA MUSTAFA
    Değerli Konuklar, Yüksek Tahsilliler Derneği adına hepinize hoşgeldiniz diyorum. Arkadaşımız Mehmet Dükkancı'nın da belirttiği gibi bu öneri bize G.A.T. tarafından geldi. Hakikatten, bilimsel nitelikte, yuvalarında aktif olarak var olan arkadaşlarımız çalışma düşünmüşler, bunu gerçekleştirmek istediklerini söylediler, biz de cani gönülden kendilerine destekçi olacağımızı belirttik, gereken bütün imkanları kendilerine sağladık. Zaman biraz kötü belki, tam tatil zamanı. Buna rağmen objektif olarak bazı zorluklar da vardı, ayrılması gereken gelemeyecek olan bazı insanlarımız da vardı. Bugün böyle denk geldi. Bu şekilde bir etkinliği ortaya koyuyoruz. Pek fazla bir şeyler beklenmese dahi en azından bir bilimsel ortam yaratması açısından ben bu girişimi gerek şahsım, gerekse Yönetim Kurulu adına hakkaten hayırlı görüyoruz. Yeni yeni gelişimlerin başlangıç olmasını diliyoruz. Gerek G.A.T.'dan gelecek öneriler doğrultusunda, gerekse bizim Yönetim Kurulu'muzun yapacağı çalışmalar doğrultusunda, derneğimizin ismine yakışır bir şekilde, toplumsal sorunların bir ölçüde bilimsel, politik, sosyal olarak tartışmak bunların değerlendirmesini yapmak boynumuzun borcudur. Panele katılan değerli topluluğumuza teşekkür eder, çalışmalarında başarılar dilerim.

    MEHMET DÜKKANCI
    G.A.T kendi içinde bağımsız, özgür bir şekilde çalışabilen bir topluluk. Biz de aynı bir teşkilat gibi kendi yapımıza sahibiz, kendi yürütme kuruluna, kendi vekil ve üniversite temsilcilerine sahibiz. Başkanımız İbrahim Kamil'de G.A.T.'ın ilk dönem kurucu başkanı. Sözü G.A.T.'ın başkanı İbrahim Kamil'e veriyorum.

    İBRAHİM KAMİL
    Bu bizim ilk panelimiz oluyor. Topluma her türlü yararı sağlamaya çalışacağız. Bu ilk panelimize katıldığınız için birçok teşekkür ediyorum. Biz G.A.T. kurulduktan beri daha çok  Yüksek Tahsilliler Derneği'nin fikirlerini alarak onların görüşlerine göre hareket etmeye ve toplumumuza yararlı olmaya çalıştık. Böyle bir panel bugüne kadar gerçekleşmediği için ilki biz yapmaya karar verdik, inşallah başarılı geçer, inşallah başarılı oluruz.
    Sağolun

    MEHMET DÜKKANCI
    Şimdi de panelimizin özüne geçiyoruz. Bugünkü panelimizin konusunu tekrar ederek başlamak istiyorum. "Batı Trakya Türk Toplumunun Ekonomik Yapısı, Sorunları ve Yapabileceklerimiz." Konuk konuşmacılarımızı tanıtmak istiyorum:  Ali Kamber (serbest muhasebeci; girişimci, Gümülcine) Nazif şakir (Rodop İli Tarım Koperatifleri Genel Yönetim Kurulu üyesi) Ali Kamber hizmet sektörü adına konuşacak. Nazif Şakir toplumumuzun en büyük ekonomik yapısını oluşturan tarım kesimi adına panelimize katılıyor.

    Sağımda Ali Mümünoğlu Alsamar Mermer Sanayi ve Ticaret Anonim şirketi Yönetim Kurulu Başkanı, İskeçe'den katılıyor. Toplumumuzun ilk fabrikası, ilk sanayi yatırımı olan fabrika sahibi olarak bu panele katılıyor. Kendisi de sanayi sektörü adına, fabrikalar adına, ne tür alanlarda yatırım yapabileceğimiz konusunda bilgiler verecektir. En sağımda oturan Cemali Ahmet bir-bir buçuk yıl önce kurulan "Ekonomik Dayanışma Kurulu" Başkan Yardımcısı Almanya'dan toplantımıza katılmaktadır. Kendisi aslında tatil sırasında buradaydı.

    Panelimizi yeterince iyi duyuramadık, bazı insanlar alınmış olabilir, umarım alınmamışlardır. Sayın Cemali Ahmet de buradayken Almanya'da ekonomik anlamda bir gelişme yaşanırken onu da burada misafir etmek istedik. Ben, Mehmet Dükkancı, Boğaziçi Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Kulübü Başkanı, İşletme 3.sınıf öğrencisiyim. G.A.T. adına fikrimi açıklayacağım.

    İki tür konuşmalar olacaktır. İlk turda bütün konuşmacılar onar dakika konuşarak kendi görüşlerini açıklayacaklardır. Konuşmalarını tamamladıktan sonra ikinci tura geçilecektir ve bu ikinci turda beşer dakika yine konuşmacılar eksik bıraktıkları noktaları tamamlayacaklardır. Değindikleri konuları eleştirebilirler, görüşlerini bildirebilirler. Konuşmalarımız eğer 2.turda bittikten sonra siz dinleyicilerimizden sorular ve ya görüşlere de yer vereceğiz.

    ALİ KAMBER
    Ben, azınlığın yapısal olarak içinde bulunduğu durum ve bunun getirdiği ekonomik şartlar ve bunları aşabilmek için nasıl bir düşünce tarzıyla insanların hareket etmesi gerektiğinin bilimsel yönlerini açıklamak istiyorum. Durumumuz nedir? Azınlık olarak yaşadığımız bölge, merkezden uzak, iletişimleri çok yoğun olmayan bir bölge. Biz azınlık mensubu insanlarda, ikinci sınıf vatandaş olup, bir iletişimden ve bilgilenmeden uzak kalmış küçük şehirlerde ve köylerde yerleşmiş, tarımla ve küçük esnaf dediğimiz şeylerle uğraşan bir durumdayız.

    Ben uzun yıllardan beri toplumumuzda var olan "beyin göçü" dediğimiz, her yıl mezun olan onlarca insanın buraya dönmeyip başka ülkelerde kalması, toplumun fikirsel olarak gelişmesini engellemiştir. Ekonomik şartların zorlaşması, devlet politikalarının azınlık üzerinde belirgin hale gelmesinden sonra mal, mülk değişmiştir. Bundan elli yıl önce toprağa baktığımız zaman toprağın %80'i Türkler'in elindeyken, 50 yıl sonra baktığımızda sadece %25 oranında mal varlığına sahip olan bir toplum kalmış. Yerleşme imkanı sağlayan toprak insanların elinden kaçmış, bununla beraber imkansızlıklar, fakirleşme ve bunun sonucu bir göç ortaya çıkmış. İnsanların kimisi Türkiye'ye yerleşmeye gitmiş, orada bir yatırım yapma imkanı aramış, bunu yapamayanlar da Atina, Vapur sonra da gelişen ülke Almanya vagonuna binmişler. Almanya'da yaşayan Batı Trakyalılar'ın sayısı 25.000 civarında. Nüfusumuzu 125.000 kabul edersek %20 oranında bir fizik gücü, çalışacak insan göçü sağlanmış. Türkiye 60 milyon ve Almanya'daki Türklerin sayısını 3 milyon düşünürseniz sadece %5 oranında. Yunanistan'da Almanya'da yaşayanların sayısı 160.000. 10 milyon  hesap ederseniz %1.6 oranında göç var. İspanya'dan Almanya'da çalışanların sayısı aşağı yukarı 2.5 milyon ve %2  yapıyor.

    Yani; en büyük göç üçüncü olarak da zaten eldeki malvarlığı da el değişmiş ve ekonomik gelişme her yönden engellenmiştir. Azınlığımızın sosyo-ekonomik durumunu inceleyecek olursak, eğer Gümülcine ve İskeçe civarında yıllık ciro 1 trilyon dahmi ise 50 milyar-100 milyar drahmisi azınlık insanına ve esnafa aittir. Diğer kesim % 95 oranında ciroyu götürüyor ve buradan hem ülke içinden doğan safi hasılayı hem de milli hasılayı  böldüğünüz zaman, mesela milli gelir Yunanistan'da  6 bin dolar olarak hesaplanıyor. Bugün köyde bir aileyi alırsak, 6 kişi tütünde çalışıyor, 2 bin kilo tütün üretiyor, yılda 3.5 milyon drahmi. Altıya bölün. Sadece 600 dolar gelir düşer bizim aile fertlerinin başına. Bu da nedir? Sosyo-ekonomik durumun toplumun diğer katmanlarıyla  10 milyonluk insan katmanlarıyla yarışamaz duruma geldiğidir. Bunu yaratan nedenler var.

    Önce beyin gücü, sonra fizik gücü, eldeki mal varlığının değişime uğraması, fakat burada kalanlar da belli zaaflarıyla hareket etmiş. En ufak bir örgütlenmeye gitmemişiz. Yunanistan'ın vergi cenneti olduğu zamanda, herkes bireysel bir iş yapmaya gitmiş, hiçkimse en ufak dediğimiz olaya, adi komandi şirket veya limited şirket türünden ortaklıklara gitmemiş. O zaman bu tür ortaklıklar hiç vergi ödemezken herkes bireysel iş yapıp 550 bin "tekviryo" üzerinden vergi ödemiş. Şimdi bu şartlar da ortadan kalkmış, bakıyorum esnaf kulüplerinde adamımız yok, nüfusun yarısı Türklerden oluşuyor, küçük esnaf ve tüccarlar dediğimiz dükkanların yarısı gene Türklerden. Ticaret Odası'nda yönetim kurulundan bir arkadaşımız yok.  E ...nasıl olacak?  Burada hesap olmazsa bilgi de artmaz, bilgi artmayınca insanların girişimciliği de negatif etkilenir.

    Şu anda içinde bulunduğumuz en önemli konu, en bilgisiz olduğumuz konu ve bizim en çok işimize yarayacak konu da Yunanistan'ın Avrupa üyesi ülkeler arasında olması. Buradan sızan paraların hiçbir toplum ferdinin eline geçmeyişi, toplum örgütünün eline geçmeyişi, bu konuda bizim de hiçbirşey yapmamamız, elimiz kolumuzun bağlı kalması toplumsal bir cinayettir. Bunun nedeni de bilgisizlik çünkü ne yapıpta oraya, nasıl, kime ve ne şekilde müracat edeceğimizi bilmiyoruz ki! Sosyal fon mu kuracağız,ticari fon mu kuracağız  ne yapacağız? Ne yazık ki bu konuda bilgisizlik içerisindeyiz.

    MEHMET DÜKKANCI
    Nazif Şakir, Rodop ili Tarım Kooperatifleri Genel Yönetim Kurulu üyesidir Kendisi bize toplumumuzun tarım kesimi ve tarım sektörüyle ilgili bilgiler verecektir.

    NAZİF ŞAKİR
    Günümüzde Batı Trakya'da bulunan Türkler'den kooperatife yeni Türk üye alınmamaktadır. Bu konuyu araştırdım, ikinci bir şirket kurabilmek için bir vilayette iki belediye olması lazım. Bizim vilayette de iki belediye bulıunmaktadır; biri

    Gümülcine diğeri de Şapçı. Benim girişimlerimden önce de ikinci bir kooperatif kurulması yasaklanmış. Fakat zamanında demek ki ikinci bir örgütlenmeye gidilmemiş. Gidildiği zaman ikinci bir kooperatif kurulabilir. Ya da bu kooperatife bizler üye olduğumuz zaman yönetim kuruluna daha fazla Türk seçilip idareyi ele alabiliriz. Ben bu konuyu Bakana bildirdim, bana şöyle dedi: "Meclisten sonra sıra kooperatiflere mi geldi ? Bu konuya da mı el atacaksınız" dedi.

    Ben, seçilmiş olduğum ilk dönemde tarım işleriyle uğraşmadım, bilhassa anayasal ve yasal hakları: traktör diploması, tarla senedi gibi konularla ilgilendim. Fakat bu son yıllarda tütün bölgesinde, yalnız Rodopbölgesinde var. 8.5 bin ton tütün üretiliyor. Bunların 200-300 kilolukları 15.000 kg.'ya yeniden fazla  çıkarlarsa, bunları da primli satmaya, bilhassa Yunanistan'a Ortak Pazar'dan gelen primi üretici Türklerin eline vermek istiyor. Şimdi bamyaya, salataya, güç kuvvetine olan şeyleri yetiştirmek serbest. Bu sene ekilenlerin hepsi primli satılacak. Bu seneki tütünlerde ortalama fiyat 1935 drh. civarında işleyebilecek, 2 milyarlık bir yatırım tütüne verildi. Fakat bunlardan yararlanacaklar tütün üreticileri değil şirketler. Mesela Balkan Koluna "Malra" peynir fabrikası "İkdoyia" olarak bu da Periferiya'dan geçti. Fakat, bu bir yılda yetişemeyeceğine göre, 50 milyon drahmi ayırıp bu sene orada bulunan bir askeriye binasına geçici olarak kurulacak. Sonra yenisi yapılacak. Pamukta kooperatife girdiğimde, en iyi kesime bakardı, ondan sonra kalite fiyatı yükseltirdi   Üç-beş kişi toplanıp şirket olup; çırçır fabrikası, pamuk fabrikası taramak için. Ya da, daha geniş bir çapta ip fabrikası kurulabilir Böyle bir fabrikanın inşası 12 milyar olacaktır, fakat 2.5 milyon kişiye çalışma imkanı sağlayacaktır. Bizim zenginler buraya hiçbir şekilde yatırım yapmamıştır. Ekonomik kalkınmamız ancak şirketleşmeyle mümkün olabilir

    MEHMET DÜKKANCI
    Sırada  Batı Trakyanın ilk Mermer fabrikasının kurucusu ALSAMAR Mermer Fabrikası AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Sn Ali Mümünoğlu var. Kendisi bize Batı Trakya da endüstri alanında yapılabilecekler hakkında bilgiler vercektir. Fabrikası  5 dönüm arazi üzerine kurulmuş ve 20 dönümde_ _dışarıda kullanılıyor.

    ALİ MÜMİNOĞLU
    Sözüme başlamadan evvel; herşey ekonomiden geçer. Evvela evimizde de, ailemizde de, toplumda da herşey ekonomiden geçer. Nasreddin Hoca'nın bir lafı vardır, bilirsiniz: "Parayı veren düdüğü çalar". Herşeyi oluşturabilecek güçte insanlarız fakat yapmıyoruz, yapamadık. çok şeyler yapabiliriz. Benim ufak bir tecrübem var. On beş seneden beri ben 2-3 sanayide çalıştım. Sonra da bir mermer fabrikası monte ettim.

    En nihayet '93 Kasım'ında bu şirketi faaliyeti başladı. Faaliyet mermer sektöründeydi.  Bu fabrikada mermer kestik ve üretimin % 80 'i ihracata yönelik. İki yılran beri şirketin bilançoları resmi gazetede yayınlanmaktadır. Ben, İskeçe Sanayi Odası'nın üyesiyim. İşadamları ve sanayicilerle görüştüğümde, hakikaten bizim 2-3 avantajımız var Bunlardan biri Trakya'da oluşumuz. 1892 Kanuna göre burada yatırım yapmak için bankalar tarafından krediler veriliyor Geçen yıl, bu yıl yeni teknolojiye sahip bir fabrika kurmak için bir  "Fizibilite Raporu" yaptım. Onaylandı. Başka bir fabrika için 300 milyon drh. kredi için yaptık. Bunun Trakya'da oluşunun % 45 maliyeti var. 130-140 milyon drh. bağışlanıyor. % 20'ni sizin şirket sahibinin yatırması lazım Yani 60 milyon drh. paranız olması lazım. şirkette istenen belgeler gösterilirse, müşteri görünürse, maliye ve sosyal sigortalar borcu yoksa iyi bir yatırım olduğunu tespit ederse, banka kredi veriyor. Bu kredinin de faizi % 7.5.

    Biz Ortak Pazar üyesiyiz. Bundan bir yıl önce sayın Yonnis Cen geldi Gümülcine'ye. Gümülcine'de "Final edilecek malların reklamını yapan bir kuruluş oldu." Bunun  Gümülcine'de şubesi var. Ortak Pazar'ın bize sunduğu pek çok programlar var, mesela "İnternet" programı. İnternet programının sınır bölgelerde olan ülkelerle işbirliği yapma programı. Bunu Ortak Pazar ödüyor. Bulgaristan, Türkiye, Arnavutluk gibi sınır bölgelerde olan ülkelerde ticaret yapınca, İnternet programına giriyorsunuz. Bu program aracılığı ile sermaye (capital), şirket bilgilerini kolayca öğrenebiliyorsunuz.  Kollektif bir şirkette, ortaklar birbirlerine güvenmeli, işçiler de uyum ve sadakat içinde çalışmalıdırlar. Bu şekilde ilerleyen bir iş mutlaka başarılı olacaktır

    MEHMET DÜKKANCI
    Sırada Panele Almanya’dan katılan Sn Cemali Ahmet Ekonomik Dayanışma kurulu adına görüşlerini aktaracak.

    CEMALİ AHMET
    2 Ocak 1994 tarihinde "Ekonomik Dayanışma Kurulu" adı altında bir kurul oluşturduk. Şu anda elimizde 550.000DM bulunmaktadır. Bu paranın 1.000.000 DM.'yi aşacağından eminiz. En basit düşüncemiz şudur; diyoruz ki 10 dönüm tarla alalım, bu tarlanın üzerine süpermarketini, yanına benzin istasyonunu kuralım. Yanına kafeteryasını, düğün salonunu, yanına toplantı salonunu, şöyle 25-30 odalık bir motel inşa edelim. Bütün Batı Trakyalı hemşerilerimizi bu kurulu desteklemeye davet ediyorum. Öncelikle insanımız bu kurulu desteklemekte tereddüt ediyor, paralarının ne olacağını, ne şekilde, hangi yatırımlar için kullanılacağını ve kar edip edemeyeceklerini sorguluyor. şu anda bölgede örgütlenmiş durumdayız ve bu işi sonuna kadar götürmekte kararlıyız Amacımız, sizin desteğinizle daha sağlam bir örgüt kurup, daha bilgili ve deneyimli insanlarla çalışıp, toplumumuz adına dev ekonomik adımlar atmaktır. Mehmet Dükkancı  İstanbul'da görüştüğümüzde bir sürü projeler hazırlandı. Gençler tarafından, 5 yıllık üç aşamalı toplam 15 yıllık kalkınma modeli önerilmiştir. Birinci aşamada, küçük firmalar kurulup, ithalat-ihracat pazarına girilmesi ve şehirlerde imalat sektörü kurulması, Batı Trakya'da istihkam imkanının çoğalması; ikinci aşamada Ticaret İstihdam'ın ilerlemesı; üçüncü aşamada ağır sanayiye geçilmesi

    MEHMET DÜKKANCI
    Toplumumuzun öğrencileri Türkiye'nin en iyi üniversitelerinde öğrenim görmekte. YÖK'ün verdiği rakamlara göre, şu ana kadar dörtbinin üzerinde üniversite mezunu Batı Trakya'lı var. Şu ana kadar Yüksek Tahsilliler Derneği'ne üye olan mezunların sayısı ise sadece 228. Demek ki ortada büyük bir problem var. Hakikaten toplumumuzda bir beyin göçü yaşanmaktadır, ama neden? Şimdi bunun biraz içine eğilmek istiyorum. Üniversiteden mezun olan kişi, memlekete geliyor, iş arıyor, fakat bulamıyor. Neden? Çünkü, şu ana kadar memlekette yatırım yoktu. Bu kimselerin çalışabileceği alanlar yaratılmamıştı.  İş arayan arkadaşladımız, toplumun liderlerine de başvurarak yatırım yapmak istediklerini belirtiyorlar, fakat toplumda herkesin düşündüğü ve söylediği gibi: "Yunanlılar izin vermez, yapamazsın,edemezsin" mantığıyla bizi yıldırıyorlar. Batı Trakya'ya bir girişimcilik eksikliği var. Esnafımız her zaman küçük esnaf olarak kalmış, hiçbir zaman birleşip büyük şirketler kurulamamış. Bu konuda ilk örnek Ali Mümünoğlu'nun " Mermer Fabrikası" olmuş. Toplum liderlerimiz, milliyetçilik yapmaya çalışarak Türkiye'den mezun olmuş arkadaşlarımızı geri çağırıyorlar, fakat iş mücadeleye gelince pes ediveriyorlar. Mezun olan bütün gençler, Batı Trakya'ya gelip gelmeme bunalımını yaşıyorlar. Gündemde yeni gelişmeler var.

    Sayın Ali Mümünoğlu yeni yatırımlar yapabileceğinden söz ediyor. Almanya'da da birtakım yatırım fikirleri var. Ortaya bir sorun çıkıyor: "Bu yatırımları kimler yönlendirecek?" Her işin bir uzmanlığı vardır, bu işin uzmanlığı da profesyonel yöneticiliktir, işletmecilik, ekonomi, pazarlama, finans uzmanlığı, mühendisliklerdir. Bu bölümlerde okuyan insanların gelecekte buraya gelmeleri gerekiyor, tabii kendilerine güvenerek her kesimden destek görmeleri gerekiyor; şu andaki yöneticiler gençleri dürüstçe desteklemeli ve yetişmelidirler. üniversite eğitiminin yanısıra sosyal aktivitelerde bulunmak, öğrendiklerini kısmen de olsa gerçek hayatta eyleme dönüştürebilmelidirler.

    Sonra bizler Yunanistan vatandaşları yani Avrupa vatandaşlarıyız. Ulusal derneklerde faaliyetler göstermeliyiz. A.E.G.E.E. (Avrupa Öğrenci Forumu) ile irtibata geçtik. AIESEC (İşletme, Ekonomi; Bilgisayar Mühendisliği) öğrencilerine hitab eden dünya çapında kuruluşlar var. ELSA Avrupa Hukuk Öğrencileri Birliği, hatta ILSA (Uluslararası Hukuk Öğrecileri Teşkilatı) Avrupa Birliği'nin bize sağladığı imkanları, bu çeşit kuruluşlara giderek, görerek öğrenmeliyiz. Toplumun ilerlemesi için gençlerin, genç fikirlilerin desteklenmesi gerekir. Düzenli olarak ekonomik haberleşme sistemi kurmalı, Ekonomi Panelleri düzenlemeliyiz, gazetelerde daha fazla ekonomiyle ilgili haberlerin çıkması gerekiyor. Muhasebecilerimiz, ekonomiyle ilgilenen arkadaşlarımız teşvik edilmeli

    2. TUR
    ALİ KAMBER
    Nazif Arkadaş, tütün işletme depolarından, "metapilitis", iki milyar drahmilik fon ayrılacağını söyledi. Bu fon, nereden geliyor, biliyor musunuz? "İkologia Madra" dedikleri bu şey,  Ortak Pazar'dan bizim için, biz gösterilerek geliyor.
    Biz neden kendi ürünlerimizi kendi kurduğumuz örgütler sayesinde satamıyoruz? Bunun yolları yok mu? Ortak Pazar'la böyle dialoglar kuramaz mıyız? Bunu araştırmak kimin görevi? Bunu araştırmak toplumdaki her insanın, her örgütün görevi, ama asıl görev de Almanya da örgütlenmiş Federasyon bünyesinde yapılanmış onyedi tane derneğin görevi. Rahmetli Dr.Sadık Ahmet toplumun kendi haklarını savunabilmesi için ekonomik gelişmenin şart olduğuna inanmıştı. İlk adımını da "kefaleo" dediğimiz sermaye toplayabilmek için kendisi bankada bir hesap açmıştı. Şu anda bu iş yatmış durumda. İlerki aşamalarda nasıl gelişir bilemiyorum.

    Bütün bunlar şuradan geçiyor: "Biz Trakya'da yaşayan insanlarız ve 280 köyde yaşayan bir topluluğuz. Ortalama 100 aileden 28.000 aile yapar. Her aile 1000$ verse, 250.000 drh. Bu rakamda hisse payıyla insanlara paylaştırıp sonucu kar veya zarar olacak bir iş başlatabilirsiniz. Ama önce azınlığımız bu 250.000drh. kaybetmeyi göze almalı. Bu düşünceyi  aşılayabildiğimiz taktirde yatırımlar başlar. Yatırım yapmak isteyen bir kimse, önce yapacağı işin planını, projesini ortaya çıkarır ve bedelini ortaya koyar. "Fisibilite Raporu"  dediğimiz bu rapor, 1.000.000drh. ise, bunun % 20'sini nakit olarak göstermek zorunda. % 20'de 200 milyon drh yapıyor: Yunanistan bugün için orta çaplı herhangi bir yatırımı da artık 1milyardan aşağı düşürmemek bizim çünkü 10 kişinin çalıştığı küçük bir üretim işletmesi 450-500 milyon drh.'e maloluyor. Bunun % 20'sini elinde bulunduran arkadaş % 45 oranında bir rakamı "Oramak" dediğimiz "Küçük İşletmeleri Destekleme Fonu"ndan alıyor.

    Diğer "kinisi kefaleu" yani hareket parası içinde bankadan düşük faizli sanayi yatırım fonundan yardım alabiliyor. Sınır bölgelerinde her yeni açılan işe İş ve İşçi Bulma Kurumu, 2500drh. ile 3500drh arasında işletme sahibine yardımda bulunuyor. İlk defa piyasaya çıkan bir kimse, dükkanını açtıktan bir süre sonra G.A.T.'ye müracat ediyor ve 1milyon-1milyon 200drh. Arasında geri verilmemek şartıyla, yapmış olduğu yatırımı göstererek yardım alıyorlar. Almanya'da kurulmuş olan "Ekonomik Dayanışma Kurulu", güzel fikirler üzerine oluşmuş, fakat ayakları henüz yere basmayan, uydudan dolaşan bir düşünce gibi. Ve bu arkadaşlar Türkiye'deki Batı Trakyalılar'la "Batı Trakya ekonomisi nasıl kalkınır?" diye görüşmüşler. Yani buradaki insanlar ne güne duruyor? Bu 550 bin drh.'nin iki yıldır elde bulunması enflasyon sonucu değer yitirmiştir Bunu % 40 kara dönüştürdüğünü, buraya yatırdığını düşünsen ne yapar? İki senede 400 milyon yapar, neredeyse kendi kendini katlar. Yatırım düşünüp düşünüp 20 yıl sonra yapılmamalı. Önce bu arkadaşlarım azınlık insanıyla görüşüp başa kimingeçeceğini belirlemeli

    NAZİF ŞAKİR
    Batı Trakyalı zenginler hep Türkiye'ye yatırım yaptılar. İnsan yapacağım dediği işi bütün engellemelere rağmen yapar. İster Trohia Yunan Hükümeti, ister Yunanlılar, ister Türkler olsun sonuçta yapacaktır. % 55'i mesela bizim insanımız  bunlar

    Trakya Türk azınlığına uygulanan hükümet politikasından en çok zarar gören kesim "rençper" kesimidir. Bize ehliyet vermediler. Trohia bizi yazdı. Rahmetli Dr.Sadık'ın bağımsız liste kurmak için gösterdiği çaba olmasaydı bir açık arkalı araba almaya bile izin verilmezdi.

    Ne yapabiliriz? Asıl mesele bu. Bizim elimizde ürettiğimiz ne mal var? Batı Trakya Türkü genelde çiftçi. Onun ürettiği buğday var, mısır var, pamuk var. İzni az verilmiş olan bir de domates var. Satılabilecek olan malları da düşünelim. Mesela ne satılır? Tütünü hiç düşünmüyorum, çünkü tütün 5, 10 ya da 20 yıl sonra belki hiç satılmayacak. Ancak Afrika ve Orta Asya ülkeleri satın alacak. Avrupa yavaş yavaş tütün alımını, sigara üretimini azaltıyor. Satılacak olan başka bir mal da undur. Herkes ekmek yiyor. Bunun içinde buğday. Domates bana broşürlerde İslam ülkelerinde salça var. O ülkelere salça satılabilir, tabii satışı yapabilecek kimselerin Arapça, İngilizce bilmeleri gerekmektedir. Avrupa'ya da salça satılabilir. Bir de mısır; hayvan yemi de oluyor, çocuk maması da. Önce küçük çapta bir işten başlamalı, örneğin küçük bir  domates fabrikası gibi, 800 milyon ila drh.'lık bir domates fabrikası yapılabilir. Arkadaşımız, düğün salonu, benzin istasyonundan söz etti. O benzin istasyonunda 1-2 kişi çalışır, o düğün salonunda 5 garson çalışır. Alt yapı yapmak, insanımıza, gençlerimize iş olanakları sağlamak gerekir. Bende çalışan işçiler işlerinden de kazançlarından da çok memnun.

    Bir de Avrupa Ortak Pazar Programlarına bu yapılacak olanların, yapılması düşünülen şirketlerin girmesi lazım. Atılgan insanların lisan bilmesi şarttır. Parasını yatırmış olan insan sene sonunda bilanço çıktıktan sonra adam bu işten bir drahmi kazanmalı. Kaybetse bile o insanlara bunun nedenlerini açıklansın o insanlara. Bir de, pamuk ki Gümülcine bölgesinde ekilen en yaygın ürünlerden biri. Biz ancak bunu paketleme işine girebiliriz, çünkü bundan iplik üretmek için kurulması düşünülen fabrikaya çok büyük sermaye gerekmektedir. Bu arada "konfeksiyon"u da unutmamak gerek. Yiyecek, çocuk, kadınla ilgili bir mal üretelim. Biz erkekler pek fazla elbise almıyoruz, fakat çocuklarımız ve kadınlarımız için oldukça fazla tüketiyoruz. Daha ağır sanayiye gidemeyiz; mesela  demir-çelik yahutta alüminyum, bunlar çok ilerde belki olur. Şimdi burada önemli olan bizim ürettiğimiz malı tüketebilecek şekle getirebilmemiz. Batı Trakya Türkleri'nin büyük bir kısmı esnaflıktan almak-satmak işlerinden anlıyor.

    Bu gençlere, tahsil yapmış kişilere ekonomistlere, iktisatçılara, işletmecilere, mühendislere işler, işyerleri açılır. Bu benim söylediklerime medyanın da büyük katkısı olacak. Basın burada bu sanayi veyahutta ekonomi meselelerinde aktif rolü olabilir. Dr.Sadık  büyük bir şirket kurmayı düşünüyorduk, fakat o aramızda artık yok. Yalnız basın deyince ben, basından bazı küpürler vardı. Bundan şunları gördüm, bunları okumak istiyorum: "Tutanaklardan anladığımıza göre görüşler, Batı Trakya'da bir fabrika kurulması üzerinde toplanmaktadır. Fikir güzel, ancak Batı Trakya Türkü'nde, yani bizlerde, fabrika kurma işletme deneyimi, bilgisi ve cesareti yoktur." şimdi eğer basın böyle yazarsa, hakikaten cesareti olan bir insanında cesareti kırılır. Basına bu konuda çok büyük iş düşer. Bir yatırım yaparken riske girmeyi göze almalısınız. Örneğin, bir dükkan açarken bile onun rafına, kapısına cebinizden bir sürü para harcıyorsunuz. Bu işlerde böyle şirketler kuruldu mu, bence herşey yoluna girer, çünkü biz herşeyi yapabilecek kapasitede insanlarız

    CEMALİ AHMET
    Ali Kamber arkadaşımızın demin bahsettiği, geçen yıl Türkiye'de düzenlenmiş olan paneldeki insanlarımız, oraya yerleşmiş, yatırımlarını yapmış kimseler değil, halen orada tahsillerini devam ettirmekte olan gençlerimizdir. Mehmet Dükkancı arkadaşımız aramızdaydı, kendisi biliyor. Biz toplamış olduğumuz parayla henüz ne tür bir yatırım yapacağımız konusunda bir karara varmadık. Söylediğim düğün salonu, benzin istasyonu sadece birer fikir. Bunlar insanlarımızdan gelen istekler doğrultusunda da değişebilir.

    ALİ KAMBER söze giriyor
    Elinizdeki kapital kuracağınız şirketin sermayesinin % 20'si olmalı. Kanun böyle, 1892 Kanunu bunu der

    CEMALİ AHMET
    Biz zaten bunu 1milyon drh.'ye çıkarmayı düşünüyoruz. Akademisyenler, buyursunlar ön plana geçip faaliyete başlasınlar ve biz de onları destekleyelim.

    NAZİF ŞAKİR söz alıyor.
    Domates Fabrikası Ortak Pazar'dan gelen 1milyon 20 bin ton Yunanistan'a veriliyor. Bu fabrikalara göre dağılıyor, yeni yapılacak olan fabrika bu kategorinin içine giremiyor, giremediği zaman, bu sefer andayonizma yapamaz, zaten 18 drh. pahalı ödeniyor. Onun için bu imkansız birşey

    MEHMET  DüKKANCI
    Gelin hep birlikte, topluma, gençlere hitaben şöyle bir proje hazırlayalım. Her yıl, Haziran veya Temmuz ayı içinde jüri toplansın. Jüride bir şekilde toplumun önde gelenlerinden olsun. Ekonomiden anlayan insanlar olsun. Hangi alanda, Batı Trakya'da ekonomik anlamda yatırım yapılabilir diye ciddi ciddi visibilite raporları hazırlansın. Deyin ki siz üniversite gençlerine domates fabrikası mı, domates fabrikası için bize proje hazırlayın. Bu bizim için bir teşvik olmuş olacak, çünkü işin içine daha fazla girmiş olacağız. Ya da deyin ki bize, Avrupa Birliği konusunda Avrupa Birliği'nin programlarından nasıl yararlanabiliriz diye araştırma projeleri hazırlayın. Bunun da ödülü olsun. Ödül olarak da deyin ki, ilk üç proje sahibi şu tura gönderiyoruz. Örneğin; Avrupa'ya Strasburg'a 1 hafta 5 günlük tatil. Belki masrafı olacak ama karşılığında şu da olacak: üniversitede okuyan insanlar projeler getirecekler, çünkü ödülü cazip bir ödül olacak. Bundan şu kazanılacak: para sahibi, kapitali biriktirmiş olan bir ekonomik dayanışma kurulu olsun ya da bir şekilde yatırım yapmak isteyen insanlarımız olsun. Belki de bundan sonra kurulacak şirketler olsun bu fikirlerden yararlanabilecekler. Ve belki de sonra kurulacak şirketler olsun, biz sahipleri olan genç insanlar ilerde kendileri içinde bir fırsat yaratmış olacaklar. Biz, G.A.T. olarak bunun organizasyonunu

    HALİL HAKİ
    1923'te Yunanistan idaresi girdiğimizde, Batı Trakya'daki tüm un fabrikaları bizimdi. 5-10 sene içinde bu fabrikaları, değirmenlerin hepsi tozu dumana karıştı. Neden? Başımızda Osmanlı  bayrağı değil, Yunan bayrağı dalgalandığı için Ecdadımız bazı şeyleri biliyordu, bazı şeyleri yapmak istiyordu, fakat yapamıyordu. Traktör gece dışarı çıkınca yazılıyordu. Bu arada basın da üzerine düşen cezaları aldım. 1975'te ileri çıkardığım. 1980'e kadar ki süre zarfında 160 kez dava edildik, birçok kez hapise girdik. 1986-87'de de Maliye'ye 600-700 bin drh. ceza ödedik. Yazıları yazıldığı zamanlarda değerlendirilir. Ali Mümünoğlu bahsettiği yazı yazıldığında, toplum 1991'den sonra Mitçotakis'in açıkladığı yumuşatıcı havalardan sonra yazılmıştır ve yeni yeni ısınıyordu. şimdi biraz cesare bulmaya başladık, şimdi biraz dükkan alıyoruz, ortaklık kuruyoruz, şirketleşme düşünüyoruz. Batı Trakya Türkü, tembelliğinden, akılsızlığından fakir kalmadı; idarenin politikasından geri kaldı; o beyin göçü de bu sebeple aktı Türkiye'ye

    ALİ MüMüNOĞLU'NA  (soruyor)
    Sanıyorum her iş sahibi yıl sonu bütçelerini basında_ _yayınlıyor. Sizin de bir bütçenizi basında yayınlamış olarak gördüm. Bundan sonra böyle bir yıllık gelirlerinizi Azınlık basınında da yayınlamayı düşünüyor musunuz?

    ALİ MÜMİNOĞLU
    Tabii

    EKREM HASAN
    Gümülcine Belediye azası olarak müdahale etmek istiyorum Toplumumuzun büyük bir çoğunluğu tarımla uğraşıyor, bilindiği gibi. Ve daha ziyade, somut olarak, tarım ekonomisine yönelik bazı görüşlerim var. Bu konuda, Avrupa Birliği'nin tarımsal alana teşvikleri olsun, bu konuda, gerek kuruluşlar gerek toplum fertleri olarak eksikliklerimiz var. Almanya'daki arkadaşlara sesleniyorum. Almanya'da bir sürü tarımsal programlar oluyor, biz bunlardan haberder değiliz. Hangi programda, hangi kanalda teşvik var bir de bunun şekli, yari şirketleşme mi olacak, kooperatifleşme mi teşvik edilecek 3-4yıl önce ürünün cinsine göre kooperatifleşmeyi teşvik ettirir ve bu konuda da kurulmuş olan kooperatifin "veryalarını" tüzük örneğini elde ettik. İlk aklımızı gelen, "Rodop ili  üreticileri Birliği" şeklinde bir kooperatifleşmeye gitme düşüncesiydi. Böyle bir örgütlenmeye Avrupa Topluluğu'nun bir sürü yardımlarının olduğunu tespit ettik. Yıllar sonra bu kooperatiflere dönüştü. Mesela; Kiraz üreticileri Birliği. Pamuk Üreticileri Birliği Böylece, köylümüz ürettiği ürüne daha fazla prim alacak. Alabildiğimiz kredilerle daha büyük yatırımlara girişilebilecek; reposundan, ihracatından tutunda bir sürüşey

    ALİ MERTOĞLU
     (Gümülcine Belediye Başkan Yardımcısı, Girişimci)
     Şu anda, beklediklerimizin, umduklarımızın gerçekleşmemesinin tek nedeni ise politikacıların karışması. Burada çok defa paralar toplandı. Batı Trakya'nın en büyük sorunun "ekonomik sorun" olduğunu ilk defa anlayan politikacımız Sayın Dr. Sadık'tı. Bu iş politikacılarla olmaz ve nitekim ekonomik paneller olurken; ekonomi ile uğraşan kişilerle devam etmek lazım, bu doğrultuda birşeyler olacağına inanıyorum. Ben, Ege üniversitesi İşletme-3'ten ekonomik zorluklardan ötürü ayrıldım. Batı Trakya'da  ilk limited şirketi kuranlardanım. Gümülcine'de ve Rodop ilinde fırın kuranladanım. Son zamanlarda, bugünlerde ithalat ihracat şirketi kurmaktayız. Bütün işlerde iki şeye dikkat ederim: 1) Mümkün olduğu kadar fazla kişiyle çalışmak, gençlerle çalışmak. Yeni kurduğum şirkette; bir Boğaziçi bir İ.Ü. iki tane de tıp mezunu ortağım var. Şu anda Batı Trakya'ya, hükümet tarafından teşvik edilen tek bir alan var; sanayicilik ama küçük ölçekli olur ama büyük olur. Biz ticaret için % 24-25'lik kredi alırken, sanayici % 10-50'de alıyor. % 7.5'da döner sermaye kredisi alıyor. Bankalar, sanayicilerin kredilerini ödememeleri affedebiliyor, fakat bizim için geçerli değil bu Bir üçüncü olay Ali Kamber arkadaş olsun, diğerleri olsun, hiçbiri şu ana kadar bir visibilite raporu hazırlamadı; bunu hazırlatmak için Yunanlı arkadaşa gitmemiz lazım. Burada bu işi yapan arkadaşlar yok. Pamuk sektörüne geliyoruz. (Burada bazı şeyler bilinmiyor veya yanlış biliniyor.) Örneğin, bir iplik fabrikası. Bir iplik fabrikası için geçen sene "Periferya"'ye öneri geldi. Alman şirketinden. Fakat prim almadı. Geçen yıl Periferya prim vermedi. Belki domates ve pamuk için de aynı şeyi söyleyecek fakat farklı bir alternatif bulunursa, o zaman sana "Periferya" hayır diyemecek. Nitekim bundan birkaç ay önce 33 milyar drh. dağıtıldı, ama dağıtılması gereken toplam para 268 milyar. Bunlar 5 yıl içinde dağıtılacak. Almanya'daki arkadaşlarımıza da bu konuda eksikliği geçmişle gelecek arasında. Projeleri uzmanlar tarafından yapılmalıdır. Örneğin bir makine mühendisi gerekiyorsa bir iş için, iki işi o yapacak eğer bir muhasebesi gerekiyorsa o yapacak, eğer bir muhasebesi gerekiyorsa o yapacak. Aksi takdirde, kahve döşemesinde yapılan toplantılar, benim 5-10 bilgimle onun bilgisiyle olmaz arkadaşlar. Burada düşünülen şeyler bilimsel, bunları da bilim  ve ekonomiyle ilgilenenler yapabilir, bir politika yapamaz. Bu sizin bahsettiğiniz her ailenin katılımıyla olacak proje utopiktir. Ayrıca kimse parasını riske atmak istemeyecektir. Öyleyse herkes elindeki sermayene göre hareket etmelidir. Artık yaşadığımız çağ bilim çağıdır ve bu çağda en pahalı olan şey bilgidir. Ben birşey biliyorsam gelip de burada bu bilgiyi satmam. Satarsam  karşılığı ile satarım. Gümülcine Belediyesi Avrupa Birliği İle ilgili memur tutmayı düşünmektedir.; Kalamaria Belediyesi’nin memuru var. Senede 5-10 milyon alıyor pakat o herif sayesinde Ortak Pazar'dan aldıkları paralar milyarları buluyor. Bugün için eksik olan iki şey: bilgi ve kapitaldir

    ABDÜRRAHİM DEDE
    Laf üretiyoruz, iş üretemiyor hiç kimse. Sorunlarımızın pek çoğunu kahvehane köşelerinde tartışıyoruz. Politika ile iş alanını karıştırdığımız takdirde hiçbir şey elde edemeyiz.  Nazif Arkadaş 4-5 yıldan beri yönetim kurulu üyesi.  Kamber bir soru sordu: Neden Gümülcine'deki, İskeçe'deki kuruluşlarda yönetim kurulunda Türkler yok? Nasıl olsun ki? Hangi cesaretle? Girdiği takdirde hain gavurlarla işbirliği yapıyor. Babamın 30 yıl önce bana söylediği:"Topla evladım pılın pırtını. Burada işin yok." lafını biz şimdi Türkiye'den mezun olmuş genç kardeşlerimize söylüyoruz. Bunun sonu nereye gidecek? Neden? Politikacılar bulundukları mertebeyi korumak için. Danışma Kurulu üyelerinin toplanıp düğüne gitmesi neden? Burada bize satamadıkları havayı  orada halka satacaklar. Unutun liderleri, onlara ihtiyacımız yok aslında; insanlara ihtiyacımız var. Bizim bu memlekette iş üretecek insan yok. Hangi yatırımın nasıl yapılacağını araştıracak bize ekip kurulması lazım.

    Sene 1995. Gümülcine Müftülüğü'nce yapılan geçen Azınlık Kurulu toplandısında; "Azınlık Sekreterası" kurulsun denildi ve kuruldu sekreterya Sekreterya'nın amacı neydi? Azınlığın her türlü sorunlarının bir ekip tarafından araştırılması yapılıp raporlar sunulacak. İlk dayanışmayı Ali Mümünoğlu, Ali Kamber gibi kendi alanlarında eksper olmuş kişilerden bekliyoruz. Sen olarak  Almanya Ekonomik Kurulu Dayanışmasına gelince. Eğir gerçekten iş yapmak istiyorsanız, gidin bir araştırma şirketine, verin bir Alman ekspere 100.000 DM. gelsin, araştırsın burada ne tür iş yapabilir. Bir rapor hasırlansın. "Ben buraya bir uçak fabrikası yapacağım." Ha, o zaman gelsinler azınlıktaki insanlar, ben de ortak olayım, herkes de ortak olsun

    HALİM  NURİ
    Çok uğraştık, çok uğraştık, çok haberler getirdik azınlık liderlerine. Yıllardan beri Avrupa ile ilgili türlü programlar düzenlendi, bunlar basına radyo ile duyuruldu, ama salonlarda sadece bendim ve birkaç arkadaş, azınlığın aydınları hiç böyle meselelerle ilgilenmedi. İki defa Y.T.Derneği toplandılarda oradaki kişilere hatırlattım, çünkü azınlıktan ilk defa bir haftalığına Selanik'e Ortak Pazar'dan gelen profesörlerin himayesinde yapılan bir kongrede ilk defa buraya giden kişi bendim. Azınlık adına, Brüksel'de takipçi bir kişimiz olsun, ordaki plan, projeleri izlesin. Yabancı dil bilen bir kişimizin oradaolması şarttır.  liderlerimizin bu konuya pek sıcak bakmaması çok feci: Önümüzde, büyük bir işsizlik var. Çoğu kimse Almanya'ya göçe devam ediyor

    Rodop illeri hükümetinin bir hayvancılık ve süt politikası yok. Genel veteriner hekim olduıum için valiye bir önerimi kabul ettirebildim: şu anda malı, mülkü olmayan azınlıktan kişiler hayvancılık yapıyor. 97'den sonra bu isanlar  imkanlarla sütünü satamayacak. Ortak Pazar yıllardan beri prim veriyor. Bu primi bazıları açık arkalı araba alsın, bazıları sağa-sola harcansın diye değil, ahırları, ağılları düzeltsin, ıslah etsin diyeveriyor. 97'den sonra standartlara uygun olarak üretilmeyen süt satılamayacaktır.

    Bugün bir hayvan üreticisi arazisine bir ağıl yapmaya kalksa bedeli 1.5 milyon, yani hayvancılık hakkaten kötü durumda, ziraat de aynı durumda. 12 yıldan beri duyduğum şarkı şuydu, artık buna inanmaz olduk. Yeni barajlar yapılmalıdır. Rodop ilinin tarım alanında zenginleşmesi ancak bu yolla olur. Trakya çapında  limanların ve havaalanlarının geliştirilmesi çok önemli. Ucuz mal üretebilirsek, bunu birçok ülkelere ihraç edebiliriz. Rodop ilinin dağlık kesiminin kalkınması içinde şunu önerdik: dağ turizmini özendirmek istedik, yerli ve yabancı turistleri ve dedik ki Musacık altından Bulgaristan ve Sovyetler Birliği ülkeleriyle bilgi alışverişinde bulunalım isterseniz yumurta satalım isterseniz tavuk alalım oradan. Buraya her dalda ihtisas yapmış insanlarımız gelmeli. Bugün mesela, peynir satamıyoruz. Bu konuda bir uzman olsa, ürünlerimizi daha   çok iyi fiyatlarla da satabiliriz Gençlerimizi bilhassa yabancı dil eğitimine özendirmeliyiz Çünkü Avrupa Birliği üyesiyiz

(Türkçe Ana Sayfa)
(GAT Makaleleri)
(English Main Page)
 (Elliniki Proti Selida)